İSTANBUL (AA) - MUHAMMED FERİD MAHMUD ABDULLAH - Arap ülkelerinin, Rusya'nın Ukrayna'ya saldırısı karşısında keskin bir tavır almadıkları ve Moskova ile dengeli ilişkiler yürütmeye çalıştıkları görülüyor.
Rusya ve Çin'in yanında yer almayan Arap dünyası özellikle de petrol üreten ülkeler ve Mısır; Rusya-Ukrayna savaşı konusunda ABD ve müttefiklerine de destek vermiyor.
Son yıllardaki krizlerde önemli sıkıntılar yaşayan Arap ülkeleri, Rusya'nın Ukrayna'ya saldırısı konusunda tavır takınmakta temkinli hareket ediyor.
- Irak Merkez Bankası, hükümetten Rusya ile mali anlaşmaların durdurulmasını istedi
Irak Merkez Bankası, Rusya'nın saldırısı sonrası ABD'nin aldığı kararlar doğrultusunda bir tavır takınılmasını talep etti. Merkez Bankası, hükümete yaptığı çağrıda şu ifadeleri kullandı:
"Rusya ile Ukrayna arasında süren savaş nedeniyle ABD Hazine Bakanlığı, Rus mali ve ekonomik kurumlarına yaptırımlar uyguladı. Irak'ın mali sistemini korumak için Rus tarafıyla herhangi bir mali anlaşma yapılmasının askıya alınmasını talep ediyoruz."
Ancak Irak hükümeti bu çağrıya ilişkin somut bir adım atmazken, diğer Arap ülkeleri de henüz Rusya'ya karşı somut bir yaptırım kararı almadı.
- Körfez ülkelerinin petrolün etkisiyle Rusya ile yakınlaşması
Petrol üreten Arap ülkeleri, 2014 yılından 2021 yılının ilk yarısına kadar süren petrol fiyatlarındaki büyük gerileme karşısında kendi sorunlarını kendileri halletmeyi başardı.
Rusya ve Suudi Arabistan'ın başını çektiği Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü (OPEC) ve OPEC dışı bazı üretici ülkelerden oluşan OPEC + grubu, fiyatları üreticiler açısından uygun seviyelere getirmek için petrol arzını azaltma konusunda anlaştı. ABD ise bu gruba katılmayı reddetti.
OPEC + grubu, Şubat 2016'da 26 dolar olan petrolün varil fiyatını 2017 yılı başında 40 dolara, 2022 itibarıyla da 80 dolara çıkarmayı başardı.
ABD başkanlarının petrol arzını artırma yönündeki taleplerine kayıtsız kalan ve 23 üyesinin ortak kararıyla hareket eden OPEC + grubu, son 5 yıldır petrol piyasasını etkin bir şekilde yönlendiriyor.
- ABD, Arap ülkelerini Rusya'ya karşı harekete geçirmeye çalışıyor
The Guardian'da 14 Mart Pazartesi günü yayınlanan haberde, Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) Abu Dabi Veliaht Prensi Muhammed bin Zayid Al Nahyan'ın ABD Başkanı Joe Biden ile telefon görüşmesi gerçekleştirmeleri talebine yanıt vermeyi reddettikleri belirtildi.
Washington yönetimi; Suudi Arabistan, BAE, Cezayir, Katar, Irak ve Kuveyt gibi enerji üreticisi olan Arap müttefikleri aracılığıyla Rusya'ya baskı yapmayı ve bu ülkelerin daha fazla ham petrol pompalamaları karşılığında Rus petrolünü piyasadan çekmeyi arzuluyor.
Rus petrolü ve gazı, Avrupa kıtasının bu hayati emtiadan vazgeçememesi nedeniyle fiyatlardaki rekor seviyelerle birlikle Moskova için hala önemli bir güç kaynağı.
Rusya günde 10,4 milyon varil petrol üretiyor ve bunun 5-5,5 milyon varilini ihraç ediyor.
Suudi Arabistan ise günlük ortalama 10,3 milyon varil ile OPEC içerisindeki en büyük petrol üreticisi ve üretimini günde 12 milyon varile hemen çıkarma imkanına sahip.
Washington, Arap ülkelerinin petrol üretimini artırmasını ve bu şekilde ABD kararıyla Rus petrolüne dünya çapında uygulanabilecek yaptırımların telafi edilmesini istiyor.
- BAE, BMGK'daki oylamada "çekimser" kaldı
Çin, Hindistan ve BAE, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinde (BMGK) geçen ay ABD ile Arnavutluk tarafından sunulan Rusya'nın Ukrayna'ya yönelik saldırılarını kınayan karar tasarısının oylamasında "çekimser" kaldı.
BAE'nin oylamada çekimser kalmak için birtakım nedenleri vardı. Öyle ki Biden yönetimi Yemen'deki İran destekli Husileri uluslararası terör listesinden çıkararak Suudi Arabistan'ı BAE'yi hayal kırıklığına uğrattı.
Bu iki Arap ülkesi de zaman zaman Husilerin insansız hava araçlarıyla topraklarına düzenlediği saldırılara maruz kalıyor.
Petrol üreticisi olmayan Arap ülkeleri ise ABD'nin kendilerine destek vermesine ve yakın ittifak kurmasına rağmen bugüne kadar Ukrayna krizinde bir taraf tutmaya zorunlu hale gelmedi.
Ancak bu durum ABD'yi Rusya'nın Ukrayna'ya saldırısını kınayan bir tutum benimsemeleri için söz konusu ülkelere daha fazla baskı yapmaya itebilir.