ANMEG Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Özer, KONTV Ana Haber bülteninde Dezenformasyonla Mücadele Yasası’nı anlattı.
ANMEG Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Özer, KONTV Ana Haber bültenine konuk oldu. Canlı yayında Meclis’te görüşmeleri devam eden Dezenformasyonla Mücadele Yasası’na ilişkin bilgi veren Ahmet Özer, Ceren Uysal'ın sorularını yanıtlayarak önemli açıklamalarda bulundu.
“Bu yasa çok şey getiriyor, geç kalınmış bir adım.” Diyen Başkan Özer, “Aslında bu yasal düzenleme yapılırken Meclis’te de çok geç kalındı. Sanıyorum ki 5. ay Meclis’e kanun teklifi verildi, 6. ay görüşmelere başlandı. Ancak, muhalefetin bu kanunun çıkmaması için yaptığı birtakım çabalardan dolayı gecikti. Şuanda görüşmeler başladı. Meclis’te yine kanunun çıkmaması için bir muhalefet var. Bu kanun geciktirilmeden biran önce çıkmalı. Basın kartı sadece konvansiyonel medya dediğimiz, televizyon, gazete ve radyolara veriliyordu. Ülkemizde bir internet medyası var. İnsanlar, haberleri buradan takip ediyor anlık olarak. Dolayısıyla bir bilgi üretildiği zaman bir haber üretildiği zaman; İnsanlar gazete, radyo ve televizyondan yani geleneksel medyadan önce internet medyası yoluyla derhal haber alıyorlar. Bugün siz yasal olarak, internet medyasını hala basın olarak kabul etmiyorsanız burada bir eksiklik vardır. Bu kanunun en büyük getirisi, internet medyasını basın kabul etmesidir. Dolayısıyla basın kartı, internet medyası çalışanlarına veriliyor hale geliyor. Yani, geleneksel medyanın yanında internet medyası da basın olarak resmen tanınmış oluyor. Bizim 5187 sayılı Basın Kanunumuzda internet medyası hala basın olarak kabul edilmiyor. Bu kanun yürürlüğe girdikten sonra kabul edilecek.” diye konuştu.
Başkan Özer, “İkinci değişiklik olarak; Çocukları, gençleri ve aileyi internet medyasındaki kötü içerikten koruyacak birtakım düzenlemeler getiriyor. Ayrıştırılmış hizmet başlığı altında, çocukların sosyal medyadaki ahlaki değerlere ters içeriklere maruz kalmalarının önüne geçilmiş olunacak. Bir başka değişiklik de tüm haber siteleri yaptıkları haberleri saklayacaklar. Bugün internet medyasına baktığımız zaman haberi yapıyorlar 1 saat sonra bakıyorsun haber yok. Bir haber yapılmışsa bir bilgi varsa ortada, bu bilginin saklanma mecburiyeti getiriliyor. Bu haberi yapanlar hatta üzerinde değişiklik yapılmışsa onları da saklayacaklar. Çünkü bu bilgiden dolayı rahatsız olan varsa, soruşturulması-kovuşturulması gereken bir husus var ise o haberi o bilgiyi saklamak mecburiyetinde. 2 yıl saklayacak hatta soruşturma varsa onun sonuna kadar saklamak mecburiyetinde. Bir başka önemli yenilik ise; İstenen içerikler anında yayından kaldırılacak. Bugün herhangi bir kişinin internet medyası yoluyla kişilik haklarına saldırı olduğu zaman sulh ceza hakimliklerine başvuruyor ve o içeriğin kaldırılması yönünde talepte bulunuyor. Bu sadece o sitede kaldırılıyordu, şimdi genişliyor. Burada tüm sitelerden ve yan kurumlardan ayrı ayrı talep etmeksizin anında kaldırılma yolu getiriliyor. Bu çok büyük bir gelişme.” dedi.
İlan ve reklam değişikliğine değinen Başkan Ahmet Özer, “Bir diğer gelişme; İnternet haber siteleri de basın kapsamına alındığından dolayı ilan ve reklam alabilecekler. Gazeteler, bugüne kadar alabiliyordu televizyonlar yoktu. Burada bir eksikliğe dikkat çekmeliyiz. Televizyonların da buna dahil edilmesi gerektiği kanaatindeyiz ama gazetelerin aldıkları ilanlar bölüşülmeyecek şekilde. Ayrıca bu internet sitesinin kime ait olduğuyla ilgili bir takım resmi bilgilerin yer aldığı bir köşe olmak mecburiyetinde. Bu da kanunen zorunlu hale getiriliyor. Bir de sosyal medya platformları denetim altına alınıyor. BTK tarafından denetlenecek.
En önemli değişiklik ise sosyal ağ şirketlerine Türkiye’de ofis açma, temsilcilik açma mecburiyeti getiriliyor. Bir kişilik ihlali ya da suç olduğu zaman mahkemeler, savcılıklar muhatap bulamıyordu. Adalette bir zafiyet söz konusu gibi hâlbuki muhatap yok. Dolayısıyla onlar da artık Türkiye’de bir temsilcilik bulunduracaklar.” ifadelerini kullandı.
Basın özgürlüğünün kısıtlanması yönündeki iddialara ilişkin konuşan Ahmet Özer, “Kısıtlama değil, özgürlüklerin genişlemesine ve özgürlüklerin rahat kullanılmasına zemin hazırlayacak bir düzenleme. Bir hukukçu olarak anlayabilmiş değilim. Yapılan yasal düzenlemeye baktığımız zaman, 29. Maddedeki düzenleme söz konusuna baktığımız zaman burada gerek düşünce ve kanaat hürriyetini, basın özgürlüğünü veya kişisel özgürlükleri kısıtlayan hiçbir hüküm yok. Böyle bir şey söz konusu değil. Nedir orada getirilen? Yeni bir suç getiriliyor. Türk Ceza Kanunun 125. Maddesinde hakaretle ilgili bir suç var. Birisi birisine hakaret ettiği zaman hakkında dava açılır. Savcılık neyle dava açacak? Kanunsuz suç olur mu? Kanuna baktı orada hakaret suçu tanımlanmış dolayısıyla hakaretten davayı açtı. Şimdi internet medyasında devletin güvenliğiyle, kişilik haklarıyla ve kamu düzeniyle ilgili suçlar işleniyor. Yalan haberler yayılıyor ancak bunlarla ilgili bir yasal düzenleme yok. Soruşturulamıyor, yapanın yanına kâr kalıyor. İşte burada Türk Ceza Kanununa yeni bir madde getiriliyor. Yeni bir suç tipi burada düzenleniyor; Halkı yanıltıcı bilgiyi yayma suçu. Bunun 5 tane şartı var ve bunlar oluşunca bu suç gerçekleşmiş sayılıyor. Düşünce hürriyeti, kanaat hürriyeti, bilgi toplama ve yayma hürriyeti, ifade hürriyetini koruyor bu madde. Bu 5 şart şöyle; 1. Yapılan haber-yayın yalan olacak, doğruysa suç oluşmuyor. 2. Ülkenin güvenliğini ve kamu sağlığını ilgilendiriyor olacak. 3. Halk arasında korku, panik ve endişe oluşma kastı olacak. 4. Kamu barışını bozma amacı taşıyacak. 5. Ülkenin iç ve dış güvenliği kamu düzenine karşı bir suç olacak. Dolayısıyla gerçek şekilde bilgiyi üreten o bilgiyi yayan insanlar bu maddeyle korunmuş oluyor. Ülkemiz korunuyor, sağlık korunuyor, devletimiz korunuyor ve en önemlisi de vatandaş korunuyor.” şeklinde konuştu.
“Bu kanunun biran önce çıkması gerekiyor. Görüşmeler devam ediyor umuyorum ki bu kanun bu gece yasalaşmış olur.” diyerek sözlerini tamamladı.