ANKARA (AA) - Keşmir ve Filistin sorunları üzerine çalışan uzman ve akademisyenler, Keşmir konusunun Filistin meselesi kadar uluslararası gündeme gelmediğini ve yaşanan ihlallerin aynı hassasiyetle ele alınmadığını söyledi.
Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezinin (ESAM) "Uluslararası Hukuk Çerçevesinde İşgal Altındaki Keşmir'e Bakış" başlığıyla düzenlediği "Uluslararası Keşmir Kongresi"nin ikinci gün oturumları, Ankara'da gerçekleştirildi.
Pakistan'ın Wah Üniversitesinden Prof. Dr. Nazir Hussain, "Jeopolitik Dinamikler: Keşmir ve Uluslararası Aktörler" başlığıyla düzenlenen ilk oturumda konuştu.
Hussain, diğer ülkelerin Hindistan ve Pakistan ile ekonomik ilişkilerinin politik durumu etkilediğini ifade etti.
Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi üyelerinin Keşmir konusuna yaklaşımına değinen Hussain, Hindistan ile belirli sorunlar yaşayan Çin'in Keşmir halkının kendi geleceğini tayin etme hakkına nüfuz etmeye çalıştığını kaydetti.
Hussain, "Büyük Britanya'nın Hindistan ve Pakistan'dan çekilmesiyle Keşmir sorunu miras kaldı." dedi.
Türkiye, İran ve Suudi Arabistan'ın Keşmirlilerin yaşadığı sıkıntıları dünyaya duyurmaya çalışan Müslüman ülkelerden olduğuna işaret eden Hussain, "Keşmir meselesi giderek teknik hale getirilerek azınlığa indirgenmeye çalışılıyor. Hindistan'ın diğer bölgelerinden Hindular, bu bölgeye geliyor ve Keşmirlilerin nüfus hakları, toprak hakları engellenmeye çalışılıyor. BM kararlarına göre bu topraklarda ve nüfusta oynama yapamazsınız." değerlendirmesinde bulundu.
- "Keşmir gündeme geldiğinde su konusu konuşulmuyor"
Mantaq Araştırma Merkezi Üst Yöneticisi ve eski Azad Cammu Keşmir Kalkınma ve Kadınların Gelişimi Bakanı Farzana Yaqoob, Keşmir'in Alt Kıta'nın su havzası olduğunu belirterek "Su, Hindistan ve Pakistan arasında bir anlaşmazlık konusu oldu. Birtakım sorunlara yol açıyor çünkü Güney Asya su açısından sıkıntılar yaşıyor. Keşmir, gündeme geldiğinde su konusu konuşulmuyor." ifadelerini kullandı.
İki ülke arasındaki gerginliğin hiçbir zaman azalmadığını belirten Yaqoob, "BM kararları sonucunda birçok hak verilmiş durumda ancak uluslararası toplum, kendisine verilen rolü oynamıyor. Daha çok çalışmamız gerekiyor." diye konuştu.
Yaqoob, Pakistan'ın Keşmir'in uluslararası alandaki temsilcisi olduğunu anlatarak Keşmir konusunda farkındalığın Filistin konusunda olduğu kadar artırılması gerektiğinin altını çizdi.
İslamabad Çatışma Çözümleme Enstitüsü Direktörü Sabah Aslam da sunumunda, Güney Asya'nın bir kesişim noktasında yer alırken Keşmir'in de bu bölgenin kesişim noktası olduğunu söyledi.
Keşmir konusunun tüm bölgeyi ve dünyayı etkilediğini kaydeden Aslam, "Keşmir'deki son gelişmelere baktığımızda demografinin 21. yüzyılda olmayacak biçimde kanun dışı olarak değiştiğini görüyoruz. Yasa dışı yerleşimler oldu. BM sözleşmelerinin belirttiği suçların hepsi Keşmir'de işleniyor." dedi.
Aslam, Batı'nın da Çin'in etkisi karşısında Hindistan'ı desteklediğini vurgulayarak "Çin de çıkarına olduğu sürece Pakistan'ı destekleyecektir. Avrupa ise Keşmir konusunda kendi sorumluluklarını yerine getirmedi. ABD'nin bu kriz çerçevesinde etkisinin olmadığını ve çözüm için bir şey yapmadığını görüyoruz." diye konuştu.
- "Süreç Hindistan lehine gelişti"
Konferansın, "Ulusötesi Aktivizm, Dayanışma, Hukuk" başlıklı oturumunda konuşan Filistinli Avukat Zaid Shuaibi, "Keşmir'de Filistin'le ilgili eylemler düzenleniyor. Filistin, mücadelesini uluslararası alana taşırken diğer mücadeleler bunu neden yapamadı?" sorusunu yöneltti.
Keşmir ve Filistin sorunu arasındaki benzerliklere işaret eden Shuaibi, "Mücadelenizi benzer mücadelelerle uyumlu hale getirmek ve destek oluşturmak. Biz bunu başardık ve uluslararası etki yaratabildik." dedi.
Araştırmacı ve gazeteci Mehmet Öztürk de konuşmasında, Keşmir sorununun nükleer savaşa gitme ihtimali bulunan bir gerginlik olduğuna dikkati çekerek Hindistan ve Pakistan'ın nükleer saldırıya maruz kaldıktan sonra nükleer karşılık verme becerisine sahip ülkeler olduğunu kaydetti.
Sorunla ilgili süreçlere işaret eden Öztürk, "Keşmir'de çözüm için neredeyse denenmedik yöntem kalmadı. 1947'den beri sürece baktığımızda BM, bir plebisit kararı aldı, ülkeler savaştı, Hindistan Cammu Keşmir'de silahlı mücadele yürüttü ama tüm bunlara rağmen ne statüko değişti ne de Hindistan geri adım attı. Süreç, Hindistan lehine gelişmiştir." ifadelerini kullandı.
Öztürk, sınır aşan aktivizmin Keşmir konusunda az da olsa bulunduğunu ancak uluslararası etki için süreklilik olması gerektiğini belirterek, "Dayanışmaya gelirsek maalesef İslam dünyasının Gordion düğümleri var. Bunlar çözülmüyor, birinin gelip kesmesi gerek. Bunlar arasında Doğu Türkistan var, Keşmir var, Rohingya var. Bunlar Filistin gibi ilgi görmüyor." değerlendirmesinde bulundu.
- Keşmirli Müslümanların sorununu dile getirince tepki çekiyoruz"
California Üniversitesinden araştırmacılar Shaista Patel ve Wendy Matsumura da "Beyaz ve Brahmanik Bir Koloni Olarak Üniversite" başlıklı sunumu yaptı.
"Üniversite çeşitliliğin olduğu bir yerken, Keşmir'deki Müslümanlara yönelik suçlar karşısında sesimizi çıkardığımızda tepki çekiyoruz." diyen Patel, üniversitelerin güvenli yerler olması ve benzeri konularda açıklamalar yaparken bir tehdit veya saldırıyla karşılaşılmaması gerektiğine işaret etti.
Oturumların sonunda Türkiye, Bangladeş, Hindistan kontrolündeki Keşmir ve Pakistan'dan katılımcıların görüşlerini ifade ettiği "Uluslararası Hukuk Önizlemesinde Sömürgecilikten Yerleşimci Sömürgeciliğe" başlıklı münazara düzenlendi.
Münazaranın jüriliğini Hull Üniversitesinden Prof. Dr. Niaz Shah, Uluslararası İslam Üniversitesinden Prof. Dr. Muhammed Mushtaq ve Princeton Üniversitesinden Prof. Dr. Richard Falk yaptı.
Konferans, ikinci günde yapılan oturumlar ve münazarayla sona erdi.