ANKARA (AA) - Princeton Üniversitesi Uluslararası Hukuk Fahri Profesörü Richard Falk, Keşmir'de uzun süredir mağduriyetin yaşandığını belirterek, "Bu işgal, hem hukuka aykırı hem de meşrulaştırılamayan bir işgal. Tarihteki en uzun süren işgallerden bir tanesi." dedi.
Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezince (ESAM) "Uluslararası Hukuk Çerçevesinde İşgal Altındaki Keşmir'e Bakış" başlığıyla Ankara'da bir otelde düzenlenen "Uluslararası Keşmir Kongresi" başladı.
İki gün sürecek kongrenin ilk günündeki oturumlarına İngiltere, ABD, Pakistan ve Filistin'den uzmanlarla çok sayıda yerli ve yabancı katılımcı iştirak etti.
Princeton Üniversitesi Uluslararası Hukuk Fahri Profesörü Falk, "İşgal Altındaki Topraklar ve Uluslararası Hukukun Kapsamı" başlıklı oturumda konuştu.
Keşmir'de uzun süredir mağduriyetin yaşandığına dikkati çeken Falk, "Bu işgal, hem hukuka aykırı hem de meşrulaştırılamayan bir işgal. Tarihteki en uzun süren işgallerden bir tanesi." dedi.
Falk, İngiltere'nin Hint kıtasındaki işgal ettiği döneme atıfta bulunarak, şöyle devam etti:
"Çok kaotik ve çatışmasal bir dönem ortaya çıktı ve Pakistan ile Hindistan'ın bölünmesine yol açtı. Dünyanın geri kalanlarına baktığımızda; Kıbrıs, Filistin, İrlanda, Afrika'nın bazı kısımlarına baktığımızda topraklarının bölündüğünü ve çatışmaların yaşandığını görüyoruz.
Britanya, İngiltere'nin oradaki sömürgesel, kolonisel idarelerini çektikten sonra bunlar meydana geldi. Bunu yaparken de güvenliği sağlayarak yapmadılar, orada yaşayan insanların güvenliğini sağlayarak yapmadılar bu geri çekmeyi. Keşmir de bu yerlerden bir tanesi."
Hindistan'ın ilk dönemde Keşmir'in kendi bağımsızlığına saygı duyacağını beyan ettiğini aktaran Falk, Birleşmiş Milletler'in (BM) de Keşmir halkının "kendi kendine yönetebilme hakkını" desteklediğini vurguladı.
Falk, Keşmir'de yaşanan trajedinin jeopolitik çatışmasal gerilimin ortasında yer almaktan kaynaklandığının altını çizerek, bu gerilimlerin Keşmir'in özgürleşmesini zorlaştırdığını kaydetti.
Uluslararası hukukun, Keşmir meselesinde yetersiz kaldığını ve jeopolitik unsurun uluslararası hukukun zayıf kalmasına neden olduğunu, BM sisteminin zayıf kaldığını belirten Falk, "(BM) Vetonun uygulanması şu anlama geliyor; güçlü ülkeler, uluslararası hukuka uymak durumunda değil eğer uymak istemiyorlarsa uymazlar çünkü BM Güvenlik Konseyi, BM'nin karar almakla yetkili tek organı." diye konuştu.
Falk, uluslararası hukukun özgürleştirme eylemini tek başına icra edemeyeceğine işaret ederek, uluslararası hukukun icra edilmesi için politik destek üretilmesi gerektiğini dile getirdi.
- "Müslüman ülkelerin bir problemi olarak algılanması gereken bir konu"
Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu da İslam aleminin birçok problemi olduğunu belirterek, Keşmir ve Filistin sorununun 75 yılı aştığını ve bir türlü çözülemediğini vurguladı.
Cammu Keşmir'deki baskıların çok arttığına dikkati çeken Karamollaoğlu, buradaki insan hakları ihlallerini vurguladı.
Karamollaoğlu, Keşmir meselesinin önemine işaret ederek, 75 yıldır bu konuda mesafe alınamamasının sebebinin "dünyayı yöneten etkili güçlerin zulmü umursamadıklarından" kaynaklandığını dile getirdi.
Karamollaoğlu, şu ifadeleri kullandı:
"Bir defa İslam ülkeleri olarak bile henüz bu konuyu tam olarak benimsediğimizi söylememiz mümkün değil. Halbuki, her şeyden önce bu Müslüman ülkelerin bir problemi olarak algılanması gereken bir konu. Mutlaka bu konuda netice alınmasına ihtiyaç var. Eminim İslam ülkeleri, bu konuyu ajandalarının başına koymuş olsalardı, bu problem çözülürdü."
İran'ın Ankara Büyükelçisi Muhammed Ferazmend de Keşmir halkının kendi kaderini tayin etme hakkının olduğunu söyledi.
Ferazmend, İslam İşbirliği Teşkilatının (İİT) Keşmir meselesine ilişkin sorumluluklarını yerine getirmediğini savundu.
- "Keşmir bölgesi, uluslararası arenada konuşmalarımızın gündemine gelmedi"
Resnick Gıda Hukuk ve Politikaları Merkezi Araştırmacısı Hilal Elver, kongrenin "Yerleşimci Sömürgeciliği Keşmir'e Uygulanabilir mi: Filistin'den Öğrenmek" başlıklı ilk oturumunda konuştu.
Elver, farklı çatışma bölgelerindeki gıda güvenliği durumuna değinerek, her yıl BM'ye çatışma bölgeleriyle ve gıda güvenliğinin farklı boyutlarıyla ilgili 4 rapor yazdığını aktardı.
"Keşmir bölgesi, hiçbir zaman uluslararası arenada konuşmalarımızın gündemine gelmedi. Bence bu çok önemli bir konu." diyen Elver, Keşmir'in Filistin'le beraber uluslararası arenada gündeme gelen bir konu olmaya başladığını vurguladı.
Elver, Keşmir'in nüfusunun neredeyse yüzde 80'inin geçimini tarımdan sağladığını anlatarak, nüfusun arttığını ve tarım arazilerinin ise daraldığını ifade etti.
Filistinli Araştırmacı Yazar Abdullah Moaswes ise "yerleşimci sömürgecilik" kavramının ilk başta ana akım tarihte ele alınan bir teori olduğunu dile getirdi.
Bu kavramın son 15-20 yıldır akademide kullanıldığını ancak yeni bir kavram olmadığını kaydeden Moaswes, yerleşimci sömürgeciliğin bir uygulama olarak modern kapitalizmin temeli olduğunu söyledi.
"Uluslararası Keşmir Kongresi", yarın da devam edecek.