ÜSKÜP (AA) -BESAR ADEMİ- Kosova 14 Şubat'ta düzenlenmesi planlanan yeni bir erken genel seçime gidiyor. Erken seçim kararı, geçtiğimiz yıl Haziran ayında kurulan hükümetin Anayasa Mahkemesi tarafından anayasaya aykırı olduğu gerekçesiyle alınmış ve 2020 yılı içerisinde ülkede iki hükümetin "düşmesine" neden olmuştu.
Kosova'da 1999 savaşının ardından 2001, 2004, 2007, 2010, 2014, 2017 ve 2019'da olmak üzere 7 genel seçim yapıldı; 2010 yılından bu yana ise tüm seçimler erken genel seçim olarak kayıtlara geçti.
Bu durum, büyük ölçüde zorluklarla ve mecliste salt çoğunluğu elde ederek hükümete gelen, ardından iç ve dış politikada farklı konulardaki karşıt görüşler nedeniyle başarısız olan iktidar koalisyonlarının ülkede ciddi siyasi istikrarsızlığa yol açmasına neden oluyor.
Kosova Meclisi, 10'u Sırp toplumunun temsilcileri ve 10'u ülkedeki diğer azınlık toplumlarının temsilcilerinden olmak üzere 120 sandalyeden oluşuyor. Çok partili, nispi temsil sistemiyle azınlıkların meclisteki yerlerinin garanti altına alındığı bir ülke olması nedeniyle Kosova'da günümüze kadar hiçbir parti mecliste tek başına iktidar elde edecek çoğunluğu sağlayamadı, koalisyonlar arasındaki anlaşmazlıklar ise ülkeyi erken seçimlere götürdü.
Ülkedeki son erken genel seçim 6 Ekim 2019 tarihinde, dönemin Başbakanı ve Kosova'nın Geleceği için İttifak (AAK) partisinin Genel Başkanı Ramush Haradinaj'ın, Lahey'deki Savaş Suçları Özel Mahkemesi tarafından şüpheli sıfatıyla ifade vermeye çağrılmasının ardından istifa etmesiyle düzenlenmişti. Haradinaj, mahkemede Kosova başbakanı olarak değil de bir vatandaş olarak yer almak istediğini söylemişti.
2004 yılında kuruluşundan beri ilk defa 6 Ekim seçimlerinde Kendin Karar Al Hareketi (VV), başbakan adayı olan partinin Genel Başkanı Albin Kurti ile en çok oyu almayı başarmış, eski başbakanlardan İsa Mustafa'nın genel başkanlığını yaptığı Kosova Demokratik Birliği (LDK) ve bazı azınlık oluşumlarıyla meclis çoğunluğunu elde etmeye başarmıştı. LDK'nin o seçimdeki başbakan adayı ise Vyosa Osmani'ydi.
VV ile LDK arasındaki koalisyon görüşmelerinde en başından beri görevlerin bölünmesi konusunda anlaşmazlıklar mevcuttu. Taraflar anlaşmazlıkların çözümü için çalışma grupları kurmuş, Şubat 2020'de anlaşma sağlayarak yeni hükümet mecliste oylanmıştı.
- Bir yılda iki hükümet düştü
Hükümet koalisyonunu oluşturan partiler arasındaki anlaşmazlıklar hükümetin kurulmasından sonra da devam etti. Kurti önderliğindeki hükümet, kurulduktan kısa bir süre sonra 25 Mart 2020'de hükümet ortağı LDK tarafından meclise sunulan önerinin ardından güven oylamasında gerekli oyu alamadığı için düşmüştü. LDK kendi saflarından olan İçişleri Bakanı Agim Veliu'nun başbakan tarafından görevden alınmasına karşı çıkıyordu.
Eski Başbakan Kurti ise kararı, Veliu'nun hükümetin olağanüstü hâl ilanıyla ilgili tutumuna karşı olması ve yeni tip koronavirüsle (Kovid-19) ilgili paniğe sebep olduğu iddiasını dillendirdiği gerekçesiyle aldığını söylemişti.
Ardından hükümet bir süre geçici hükümet tarafından yönetilse de aynı yılın Haziran ayında 61 milletvekilinin oyuyla, yani salt çoğunlukla, LDK tarafından önerilen Avdullah Hoti başbakanlığında yeni hükümet kuruldu. LDK bu sefer AAK, Sosyal-Demokrat Girişimi, Sırp Listesi ve diğer azınlıkların partileriyle koalisyona girdi.
Yeni hükümete VV karşı çıkarken, hükümetin sadece erken genel seçimle seçilebileceğini, Hoti yönetimindeki hükümetin anayasaya aykırı olduğunu ve “hiçbir seçim kazanmadan göreve” geldiğini savunmuştu. Yeni hükümetin 11 Haziran'da oylanmasının hemen ardından VV, "Milletvekili Etem Arifi'nin meclise katılımı ve oy kullanmasının anayasaya aykırılığı" gerekçesiyle Anayasa Mahkemesine başvuruda bulundu. Ülke anayasasına göre son 3 yılda herhangi bir şahıs mahkeme kararıyla ceza alırsa bu durum “milletvekili yetkisini kaybetmesine veya geçersiz hale gelmesine” neden oluyor.
Aşkalilerin Entegrasyonu Partisi (PAİ) Milletvekili Arifi'nin, Hoti'nin başbakanlığını üstlendiği hükümetine oyunu kullandığı sırada, hakkında işlediği bir suçtan (sübvansiyonlarda dolandırıcılık) dolayı bir yıl üç ay cezası bulunuyordu. Ancak Arifi'nin cezası o dönem birkaç aylığına ertelenmişti.
Anayasa Mahkemesi 22 Aralık 2020'de VV'nin talebini inceledikten sonra, 61 milletvekilinin oyuyla seçilen Hoti hükümetinin salt çoğunluğunda belirleyici rol oynayan Arifi'nin oyunu reddetti ve cumhurbaşkanından 40 gün içerisinde erken genel seçim tarihi ilan etmesini talep etti.
Kosova'daki savaşta işlendiği öne sürülen savaş suçları sebebiyle yargılanan ve bu yüzden görevinden istifa eden eski Kosova Cumhurbaşkanı Haşim Thaçi'nin yerine görevini vekaleten alan Osmani'nin ise, saflarından geldiği LDK'nin politikalarıyla aynı çizgide olmaması ve VV liderinin politikalarına destek vermesi ilgi çekici bir unsurdu. Osmani 7 Ocak'ta Kosova meclisini feshederek erken genel seçim tarihini 14 Şubat olarak belirledi. Osmani, ayrıca Kosova Merkez Seçim Komisyonu'na (KQZ) seçimlerin organize edilmesi ve düzenlenmesi için gerekli sorumlulukları üstlenmesi konusunda talimat verdiğini ifade etti.
- Engeller 14 Şubat erken genel seçimi öncesinde de mevcut
14 Şubat seçimleri öncesinde siyasi parti ve milletvekili adaylarının onaylandığı süreçte KQZ, aralarında Albin Kurti olmak üzere bazı isimlerin milletvekili adaylıklarını onaylamayarak dikkatleri üzerine çekti. KQZ bu kararı, PAİ Milletvekili Arifi'nin aldığı cezadan dolayı Anayasa Mahkemesi tarafından oyunun geçersiz kılınarak Hoti hükümetinin anayasa dışı ilan edilmesine dayanarak verdi.
Anayasa Mahkemesine göre, Kurti Eylül 2021'e kadar milletvekili adayı olamaz. Hatırlanacağı üzere Priştine Temel Mahkemesi 2015 yılında Kosova Meclisinde atılan göz yaşartıcı bomba nedeniyle “Silah veya tehlikeli araçların kullanılması ile resmi görevlerin yerine getirilmesi sırasında yetkili bir kişinin engellenmesi” suçlarından Kurti'yi suçlu bulmuştu.
Mahkeme Kurti'yi Ocak 2018'de suçlu ilan etti ve ceza 18 Eylül 2018'de Temyiz Mahkemesi'nde onandı. Kurti bahsi geçen suçtan dolayı 1 buçuk yıl şartlı hapis cezası aldı.
Kosova Şikayet ve İtiraz Seçim Paneli (PZAP) ve Yüksek Mahkemeye, Kosova Seçim Komisyonu'nun aldığı kararla ilgili şikayette bulunan VV'nin lideri Kurti, devlet kurumlarına "bilinçlenmiş Kosova halkının iradesini daha önce hiç olmadığı gibi izleme ve karşı çıkmama" çağrısında bulundu. Kurti, 3 Şubat'ta başlayan ve 12 Şubat'ta sona erecek seçim kampanyası döneminde de bu duruşu sergileyerek, partisinin listesinin başında olacağını kaydetti.
Cumhurbaşkanı Vekili Osmani ise KQZ'nin kararını “her ne pahasına olursa olsun tekrar edilmemesi gereken benzersiz bir siyasi gündem” olarak nitelendirdi. Osmani ayrıca ülkenin cumhurbaşkanı olarak "Kosova kurumlarının anayasal işleyişini" sağlamakla yükümlü olduğunu ifade ederken, cumhurbaşkanlığından konuyla ilgili yapılan açıklamada “şartlı cezanın yasal sonuçlar doğurmadığı” kaydedildi.
Son olarak 14 Ocak'ta LDK içerisindeki anlaşmazlık Osmani ile parti arasında yolların ayrılmasına neden oldu. Osmani ile Kurti birlikte aday olma konusunda anlaşma imzalarken, imza töreninin ardından düzenlenen basın toplantısında Kurti'nin başbakan, Osmani'nin ise cumhurbaşkanı adayı olacakları bildirildi.
KQZ tarafından onaylanan oy pusulasında VV'nin listesinde 110 aday olmasına karşın, Kurti ve onay almayan iki adayın yerleri boş kalacak.
Anayasa konusunda bilgi sahibi çevrelerin ülke medyasında yer alan tartışmalarına göre Kurti ve beraberinde milletvekili adayı olan kişiler mecliste yasama organının bir parçası olamayacak ancak ülke yönetiminde her türlü resmi görevi üstlenebilecekler.
Öyle ki VV'nin kazanması durumunda Kurti başbakan, milletvekili listesi dışında kalan milletvekili adayları da üst düzey hükümet pozisyonlarına atanabilecek. Ancak daha sonra bu kişiler herhangi bir siyasi parti veya diğer şahıslar tarafından Anayasa Mahkemesi'ne götürülerek görevlerinin anayasaya uygunluğu tartışılabilecek. Mahkemenin bu durumda nasıl bir karar alacağı ise henüz belirsizliğini koruyor.
- Eski siyasilere Lahey'de yönetilen iddialar bir dönemin sonunu mu işaret ediyor?
Kamuoyunda 14 Şubat seçimleri öncesinde Kurti liderliğindeki VV ile Osmani'ye büyük bir destek görülüyor. Bu durumun ülkeyi yönetmesi beklenen hükümete “yeni dönemin” yolunu açması bekleniyor.
Öte yandan, Lahey'deki Savaş Suçları Özel Mahkemesinde Kosova savaşından bu yana Kosova devletini yöneten sanıklar da dahil olmak üzere savaş suçu işlediklerinden şüphelenilen şahısların davası da devam ediyor. Savaş suçuyla itham edilenler arasında 2016 yılına kadar Kosova Demokratik Partisi'nin (PDK) genel başkanlığını yürüten ancak cumhurbaşkanı olduktan sonra anayasal yükümlülük gereği bu görevi Kadri Veseli'ye devreden Haşim Thaçi de bulunuyor. PDK, 2019 yılındaki seçime kadar ülkede 12 yıldır hüküm sürmüştü.
Uluslararası hâkim ve savcılardan oluşan, Kosova Özel Savcılığı ve Odaları olarak da bilinen mahkemenin görevi 1998-2000 yıllarında bölgede işlendiği öne sürülen savaş suçlarını araştırmak ve yargılamak.
Kosovalı yetkililer ve UÇK'de farklı görevleri bulunan şahıslara yönelik suçlamalar, mahkemenin ilk olarak eski Başbakan Haradinaj'ı tanıklık etmek üzere mahkemeye çağırmasıyla başlamıştı.
Lahey'de gözetim evinde tutuklu bulunan Thaçi ve Veseli, UÇK'nin kurucuları arasında yer alıyor. Bu isimler Kosova'nın bağımsızlığında önemli rol oynamış, bağımsızlığın elde edilmesinden sonra da ülkenin üst kademelerinde görev almıştı.
Lahey'deki iddialar, ülkenin eski komutanlarının başını çektiği siyaseti de sarsarak "askeri-siyasi bir dönemin" sona erdiğinin sinyallerini de vermiş oldu. Ülkenin bağımsızlığında kilit rol oynayan ve bağımsızlığın ardından ülkeyi yöneten Thaçi ve Veseli 14 Şubat erken genel seçiminde tutuklu oldukları için aday olamayacak. Böylece seçim yarışında en çok tercih edilecek adayların Kurti ile Osmani olacağı öngörülüyor. Ancak seçim komisyonun verdiği kararla Kurti'nin durumu belirsizliğini koruyor.
Her iki favori aday da 2019 yılındaki erken genel seçimde farklı partilerin başbakan adayları olarak yarışmıştı. En çok oyu Kurti liderliğindeki VV; peşi sıra Osmani'nin başbakan adayı olduğu LDK almıştı.
25 Mart 1975'te Priştine'de doğan Kurti, savaş öncesi çok sayıda öğrenci protestosuna katılan, özellikle lideri olduğu 1 Ekim 1997 tarihindeki öğrenci protestosundan beri faal bir siyasi aktivist olarak tanınıyor. Savaştan sonra, 2004'te VV Hareketi'ni kuran Kurti, o zamandan beri ülke siyasetinde aktif rol aldı. Ancak 2019'a kadar hiçbir zaman merkezi hükümette yer almadı. Kurti'nin partisi, hükümete karşı isyanlarını sokak protestolarıyla ifade eden genç Kosovalı kesimler ile en büyük yükselişi yaşadı.
17 Mayıs 1982'de Mitrovica'da dünyaya gelen ve hukuk mezunu olan Osmani ise LDK aktivisti olarak gençlik döneminden beri siyasetle uğraşıyor. 2019 yılındaki son seçimlerine kadar, Kosova Meclisi'nde üç dönem boyunca LDK milletvekili olarak görev yapmış, son iki dönemde ise Kosova'da en çok oy alan kadın aday olarak tarihe geçmişti.
14 Şubat erken genel seçimde yarışacak diğer büyük partilerin başbakan adayları ise şöyle: LDK'dan mevcut Başbakan Avdullah Hoti, PDK'dan ise Enver Hoxhaj. AAK partisinde liste başı olarak eski Başbakan Haradinaj varken, kendisinin başbakan değil cumhurbaşkanı adayı olacağı kaydedildi.
- Son on yılda seçimler “parlamento krizinin” çözüm yolu olmadı
14 Şubat erken genel seçimi Kosova'yı derinleşen siyasi ve ekonomik krizden "kurtarma hükümeti" için bir umut olarak görülse de geçtiğimiz on yılda erken seçimler parlamento krizini daha da derinleştirerek, sadece ekonomiyi değil, aynı zamanda ülkenin uluslararası gündemini de olumsuz etkiledi.
Her ne kadar Kurti meselesinde, VV liste başı olup olmayacağı veya bu yılın Eylül ayına kadar milletvekili adaylığının men edilip edilmeyeceği konusunda çelişkili bir durum bulunsa da yapılan hesaplamalar ve medyadaki analistlere göre Kendin Karar Al hareketi meclisten en az 40 sandalye elde edecek. VV'ye, mecliste 61 sandalyeli çoğunluğu elde etmesi için, diğer partilerden en az 20 oy gerekecek.
Geçmişteki uygulamalara dayanarak, Kosova Meclisi'nin ülkeyi krizden çıkarmak ve ülkenin uluslararası gündemini uygulamak için daha fazla milletvekilinin desteğiyle daha güçlü bir parlamento çoğunluğuna ihtiyacı var.
Kosova savaşında büyük zorluklar ve sıkıntılar yaşayan Kosova halkı, son on yılda yapılan olağanüstü seçimlerle ve özellikle devlet kurma sürecinde karşılaştığı “ambargolar” nedeniyle 2008 yılındaki bağımsızlığının keyfini gerektiği gibi süremedi. Ülke tüm gerekli şartları yerine getirmesine rağmen halen Avrupa Birliğinin (AB) vize serbestisi için uğraşıyor.
Mütercim: Cihad Aliju