ANKARA (AA) - Kamuoyunda "amirallerin Montrö bildirisi" olarak bilinen açıklamada imzası bulunan 103 emekli amiral hakkında açılan davanın görülmesine devam edildi.
Ankara 20. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya, sanıklardan bazılarıyla avukatları katıldı.
Davanın ikinci celsesinde savunma yapan sanıklardan Engin Heper, ilk görevinin, boğazlardan geçen yabancı gemilerin Montrö'nün şartlarına uyup uymadığını kontrol etmek olduğunu söyledi.
Daha sonra 3 yıl NATO karargahında görev aldığını belirten emekli amiral Heper, "Burada da bana hep 'Bizim gemilerimizi neden Karadeniz'e sokmuyorsunuz' sorusu yöneltiliyordu. İşte ben bu görevlerde bulundum. Montrö Boğazlar Sözleşmesi'nin önemini, Montrö'nün feshi veya tadilinin Türkiye'nin aleyhinde olacağını bilen biri olarak, bu açıklamayı kamuoyunu bilgilendirmek amacıyla imzalama ihtiyacı hissettim." dedi.
Montrö'nün feshi yoluna girildiği an Türkiye'ye Birleşmiş Milletler (BM) deniz hukukunun dayatılacağını aktaran Heper, bu nedenle Montrö konusunda her türlü söylem ve eylemde dikkatli olunması gerektiğini ifade etti.
Sanıklardan Erdem Caner Bener de daha önce Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) kumpas davalarından olan Balyoz davasında yargılandığını, 15 Temmuz darbe girişimi sırasında sokağa çıkıp darbecilere karşı halkın yanında yer aldığını bildirdi.
Montrö Boğazlar Sözleşmesi'nin, Lozan ile birlikte ülkenin temel kurucu anlaşmalarından biri olduğunu belirten Bener, son dönemde bu sözleşmeye yönelik küçümseyici açıklamalara karşı, sözleşmenin önemini bilen biri olarak duyuruyu imzalama ihtiyacı hissettiğini anlattı.
Rusya-Ukrayna savaşının, Montrö Sözleşmesi'nin Türkiye'nin güvenliği açısından ne kadar önemli olduğunu bir kez daha ortaya koyduğunu söyleyen Bener, "Ülkemizin hak ve çıkarlarına katkı sunmak amacıyla iyi niyetli bir duyuru olan suça konu metni, Balyoz davasından sonra katıldığım WhatsApp grubunda görünce fikir özgürlüğü kapsamında imzaladım. Kamu yararına bulduğum söz konusu metinde devletimize, Cumhuriyetimize, birlik ve beraberliğimize zarar verecek en küçük bir ifade görmedim." diye konuştu.
Haklarındaki iddianamenin hiçbir somut delile dayanmadığını, subjektif yorum ve değerlendirmeler üzerine kurulduğunu savunan Bener, duyuruda devletin güvenliği ve anayasal düzene karşı herhangi bir tehdit bulunmadığını öne sürdü.
- "Hazırlık amacıyla özel bir toplantı ve planlama yapılmamıştır"
Sanıklardan Ergun Mengi de duyurunun amacının, Montrö Boğazlar Sözleşmesi'nin, Türkiye'nin güvenliği açısından önemini vurgulamak olduğunu savundu.
"Bu duyuru, düşünceyi açıklama ve yayma hürriyetinin kullanıldığı ortak bir metindir. Duyuru WhatsApp grubu üzerinden hazırlanmış, hazırlık amacıyla özel bir toplantı ve planlama yapılmamıştır." diyen Mengi, Türkiye ve yabancı ülkelerde farklı meslek grubundan uzmanların da benzeri açıklamalar yaparak kamuoyunu bilgilendirdiğini, bunun suç olarak görülemeyeceğini ifade etti.
Montrö tartışmasının Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a da sorulduğunu ifade eden Mengi, "Sayın Cumhurbaşkanımız tam olarak amirallerin basın duyurusundaki endişelerini kamuoyuyla paylaşmış, Montrö'nün korunması gerektiğini vurgulamıştır." savunmasını yaptı.
Duyuruyu, TBMM Başkanının Montrö Sözleşmesi'ne ilişkin açıklaması üzerine hazırlama ihtiyacı hissettiklerini ve emekli büyükelçilerin daha önce yaptığı duyuruyu taslak metin olarak kullandıklarını bildiren Ergun Mengi, duyurudaki, "Yüce Türk milleti" ve "aksi halde" ifadelerinin bağlamından kopartılarak suç oluşturulmaya çalışıldığını öne sürdü. Mengi, "Yüce Türk milleti ifadesi ilk taslakta bulunmamaktaydı. Bu ifade en son bir öneri olarak metne dahil edilmiş, herhangi bir itiraz gelmemesi üzerine yayınlanan metinde yer bulmuştur. Zaten Türk milletine yüce denmemesi uygun düşmezdi." dedi.
Montrö'nün ülke açısından önemini anlatan Mengi, bu kadar hayati öneme sahip bir konuda emekli amirallerin endişelerini dile getirmesinin hayatın olağan akışına uygun olduğunu belirtti.
Mengi, duyurunun yayınlanma saatine ilişkin bazı basın organlarında "gece yarısı" olarak yapılan değerlendirmelerin de gerçeği yansıtmadığını, 5-6 günde bitirileceği düşünülerek yayınlama tarihi 6 Nisan olarak taslaklara yazılan duyurunun, 3 Nisan'da yeterli sayı sağlanınca yayınlandığını ve saat 19.14'te dağıtıldığını bildirdi.
Ergun Mengi, duyurunun saat 20.17'de televizyon kanalında yer bulduğunu, ilk olarak bir internet sitesinde 22.54'te tam halinin yayımlandığını anlattı.
- "Haddini aşan bir ifade, bir seyahat öncesi hızlıca yazdım"
Avukatların sorularını da yanıtlayan Mengi, duyurunun gizli toplantılarla hazırlanmış, örgütlü, planlı ve programlı bir çalışmanın ürünü olmadığını söyledi.
Emekli amiraller arasında görevlendirme yapabilecek bir konumda bulunmadığını kaydeden Mengi, her değişiklikten sonra taslak metni WhatsApp grubunda paylaştığını belirtti.
Ergun Mengi, WhatsApp grubundaki "Montrö'yü araç olarak kullandık" paylaşımının sorulması üzerine, "Bu haddini aşan bir ifade, bir seyahat öncesi hızlıca yazdım. Burada kastım, sarıklı amiral ve harp okullarına giriş koşullarının değiştirilmesine ilişkin endişemizin açıklamaya eklenmesiyle ilgilidir." dedi.
- "Son yaşananlar haklılığımızı ortaya koymuştur"
Sanık Osman Nadir Kınay da duyuruyu 3 Nisan günü sabah saatlerinde WhatsApp grubunda gördüğünü, özel olarak kimsenin kendisini bilgilendirmediğini belirtti.
Diğer emekli amirallerin onayladığını görünce kendisinin de metni onayladığını bildiren Kınay, amacının Montrö'nün tartışmaya açılmasının önüne geçmek olduğunu söyledi.
Kınay, "Zaten o günlerde Cumhurbaşkanımız da bizim gibi değerlendirme yapmış ve daha iyisi yapılıncaya kadar Montrö'ye sahip çıkılacağını bildirmiştir. Son yaşananlar da haklılığımızı ortaya koymuştur." diye konuştu.
Sanık avukatlarının beyanının ardından mahkeme, yarın devam etmek üzere duruşmayı tamamladı.