TBMM (AA) - İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, "Maliyetler artmaya, raflar, tezgahlar, yanmaya devam ediyor. Çiftçilerimiz yalnız kalmaya, üretimimiz yok olmaya, devam ediyor." dedi.
Akşener, partisinin TBMM Grup Toplantısı'ndaki konuşmasında, Diyanet İşleri Başkanlığının fıtır sadakasını 40 lira olarak belirlediğini, bu rakamın 4 kişilik bir aile için aylık 4 bin 800 liraya denk geldiğini belirtti.
Fitre üzerinden hesap yapıldığında açlık sınırının asgari ücretin 550 lira üzerinde olduğunun görüldüğüne işaret eden Akşener, "Yani bugün asgari ücretle geçinmeye çalışan milyonlarca insanımız açlık sınırının altında yaşam mücadelesi veriyor. Üstelik daha bunun içinde elektrik, su, doğal gaz, kira, giyecek, ulaşım, çocukların okul masrafları yok. Bir yandan danışmanlara, saray eşrafına 5-10 maaş vereceksiniz, bakan yardımcınıza 314 bin lira maaş vereceksiniz, diğer yandan çalışanları, emeklileri, açlığa mahkum edeceksiniz. Böyle vicdansızlık olur mu? Böyle devlet yönetilir mi? Yazıklar olsun." diye konuştu.
- "Son 20 yılın en yüksek enflasyonunu yaşıyoruz"
TÜİK'in, yıllık enflasyonu yüzde 61,1 olarak açıkladığını anımsatan Akşener, bu rakamın son 20 yılın en yüksek enflasyon oranı olduğunu belirtti.
Türkiye'nin Afrika ülkelerinden bile daha yüksek bir enflasyon oranıyla karşı karşıya olduğunu dile getiren Akşener, "39 Afrika ülkesinde yıllık enflasyon yüzde 10'un altında. 53 Afrika ülkesinde ise sadece Sudan ve Zimbabve'nin enflasyonu bizden yüksek. Şu tabloya bakar mısınız? İşin kötüsü, gün geçtikçe her şey daha da kötüye gidiyor. Marketlerdeki fiyatlar durdurulamıyor. Maliyetler artmaya, raflar, tezgahlar, yanmaya devam ediyor. Çiftçilerimiz yalnız kalmaya, üretimimiz yok olmaya, devam ediyor. Milletimizin cebindeki para her gün erimeye devam ediyor. Ama tüm bunlara rağmen iktidar tarafında her şey tıkırında. Sayın Erdoğan'ın keyfi Nebati Bakan'ın neşesi asla bozulmuyor. Saray sefası, memleket yansa bile hız kesmiyor." şeklinde konuştu.
- "Türkiye'de son bir yılda enerji fiyatları yüzde 97,2 arttı"
Akşener, 2020 yılı Aralık ayından bugüne kadar doğal gaz fiyatlarının evlerde yüzde 101, sanayide yüzde 710, doğal gaz santrallerinde ise yüzde 668 arttığını belirtti.
Meral Akşener, Türkiye'nin sadece gıdada değil, artık enerjide de en yüksek enflasyona sahip ülke olduğunu, son bir yılda Türkiye'de enerji fiyatlarının yüzde 97,2 arttığını, Avrupa Birliği ülkelerinde ise bu artışın yüzde 28,7 olduğunu kaydetti.
Geçtiğimiz hafta şekere de yüzde 31 oranında zam yapıldığını belirten Akşener, bu konuda daha önce yaptıkları uyarıların dikkate alınmadığını ileri sürdü.
Akşener, "Biz bu arkadaşa boşuna bay kriz demiyoruz. Neye dokunsa, neyi konuşsa, neden bahsetse hemen bir krizle karşılaşıyoruz. 'Maşallah' dediği üç gün yaşamıyor. 'Bizden önce elektrik yoktu' dedi. Elektrik zamlandı. Doğal gaz müjdesi verdi, doğal gaz zamlandı. 'Ramazan'da et ucuzlayacak' dedi, et zamlandı. Şimdi de 'şeker ucuz' dedi, şeker zamlandı. Gelen zamlar için erken uyarı sistemi sanki mübarek. Ama tersten." görüşünü savundu.
Kamunun hakem rolünün piyasanın insafına terk edilmemesi gerektiğini dile getiren Akşener, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Açıkça ifade etmek isterim ki bay kriz ve arkadaşlarının uydurduğu Türkiye ekonomi modeli an itibariyle çökmüş, çöp olmuştur. Bay krizin 'Faiz sebep, enflasyon sonuçtur' fantezisi doğrultusunda anlatılan 'rekabetçi kur, uçan ihracat, döviz bolluğu ve düşen enflasyon' masalı, Türkiye'nin gerçekleri karşısında yenilmiştir. Daha önce nicesinin başına geldiği gibi arkadaşların bu son, sözde ekonomi modeli de gelen son veriler itibariyle iflas etmiş, ortada enflasyonla mücadeleyi amaçlayan bir program artık kalmamıştır. Ve aynı iflas eden önceki ekonomi programlarında olduğu gibi bu defa da Nebati Bakan'ın affını isteme vakti gelip çatmıştır. Bu vesileyle siyasi tarihimize, bu ucube sistemin öğüttüğü nice bakandan biri olarak ışıltılı gözleri ve sebep olduğu utanç tablosuyla geçecek bu arkadaşımıza yeni hayatında şimdiden başarılar diliyorum."
- "Er ya da geç o sandık milletin önüne gelecek"
Yurt gezilerindeki gözlemlerini anlatan Akşener, vatandaşların çok büyük bir yoksullukla mücadele ettiğini, insanların artık kasaba girip et alacak durumunun bile kalmadığını söyledi.
Milletin her şeyin farkında olduğunu, er ya da geç sandığın milletin önüne geleceğini dile getiren Akşener, "Az kaldı. Emeklilik planlarınızı yapmaya şimdiden başlayın. Çünkü o gün geldiğinde umursamazlığınızın hesabını milletimize vereceksiniz." ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın gençlerin yurt dışını gezmeleri, kağıda basılı kitap okumaları ve spor yapmaları yönünde açıklamalar yaptığını aktaran Akşener, "Sayın Erdoğan, senin bu söylediklerini ancak ve ancak etrafındaki ihaleci gençler yapabilir. Eşinin, dostunun, yandaşının çocukları yapabilir. Doymak bilmeyen rantçılarının çocukları yapabilir. Bol maaşlı danışmanlarının, müdürlerinin çocukları yapabilir. Ama bu memleketin çocukları, gençlerimiz, maalesef yapamıyor. Üstelik senin yüzünden yapamıyor. Gençlerimiz bu dediklerini hayata geçirmeyi hayal bile edemiyor. Masraflı tavsiyelerini, lüks zevklerini kendine sakla. Gençlerimizin hayatını da hayallerini de enerjisini de çaldınız. Eğer ülkemizdeki gençlere illa bir tavsiye vermek istiyorsan 'benim gibi olmayın' demen yeter. Başka söze gerek yok." diye konuştu.
Akşener, geçen hafta bir grup gençle bir araya geldiğini belirterek gençlerin kendisine aktardığı sorunları anlattı.
Meral Akşener, iktidarın; gençlerin eğitimini, birikimini ve enerjisini yok saymayı seçtiğini, vasatlaştırmayı bir politika olarak benimsediğini öne sürdü.
Modern devlet anlayışında güvenilirliği sağlayan esas unsurun kurumsallığa duyulan inanç olduğuna dikkati çeken Akşener, devletin her vatandaşının hakkını ve çıkarını eşit olarak koruması gerektiğini ancak bu korumanın sadece kanunlarla değil, aynı zamanda doğru bilginin ve düşüncenin yayılmasıyla sağlanabileceğini kaydetti.
Vatandaşların, kendilerini güvende hissetmeleri için devletin nasıl yönetildiğini, haklarının ne derece korunduğunu, hayatını etkileyen kararların nasıl verildiğini bilmesi gerektiğine dikkati çeken Akşener, basın özgürlüğünün öneminin bu noktada ortaya çıktığını belirtti.
Bugün Anadolu Ajansının 102'nci kuruluş yıl dönümü olduğunu da anımsatan Akşener, Başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere Anadolu Ajansının kurucuları Halide Edip ve Yunus Nadi ile ajansta emeği geçen ve kalemleri satılık olmayan tüm gazetecileri rahmet ve saygıyla selamladığını belirtti.
Meral Akşener, Anadolu Ajansının sadece milli mücadelenin sesi olmakla kalmadığını aynı zamanda Cumhuriyetin de kalesi olduğunu vurguladı.
Akşener, konuşmasına şöyle devam etti:
"Atatürk'ümüzün vizyonuyla, milletin müşterek sesi olarak Cumhuriyet döneminde Türk basını milletimizin iradesiyle kazandığımız cumhuriyetimizin fikri ve anlayışı için çelikten bir kaleydi. Yeni yönetimden yeni haklardan ve yeni özgürlüklerden vatandaşların haberdar olmasını sağlayan, onlara gerçekleri anlatan bir kaleydi. Bunu, Atatürk'ümüzün şu sözleri çok güzel açıklar; 'Bugün milletin, içtenlikle birleşmiş ve dayanışmış bulunması zorunludur. Kamunun esenliği ve mutluluğu bundadır. Mücadele bitmemiştir. Bu gerçeği milletin kulağına, milletin vicdanına gereği gibi ulaştırmada basının görevi çok ve önemlidir.'
Ancak ne yazık ki yayın hayatına işgal kuvvetleri ve iş birlikçilerine karşı Anadolu'da yaşanan işgali ve katliamları duyurarak başlayan Cumhuriyetimizin fikirlerinin ve anlayışının kalesi olan Ajans; bugün saray iktidarının propaganda makinelerinden birine dönüştürüldü. Türk milletini hakikatle aydınlatan Anadolu güneşi de nice önemli Cumhuriyet kurumumuz gibi AK Parti'nin arpalığına indirgendi. Ve geldiğimiz noktada Milli Mücadele ve Cumhuriyetle bir olarak anılan Türk devletinin ilk resmi ajansını artık maalesef seçim gecesi hileleriyle ve Japon esnafına duyduğu ilginç hassasiyetiyle anar hale geldik."
- "Her partide görev değişiklikleri genel başkanların uhdesindedir"
Öte yandan Grup Toplantısı'nın ardından İYİ Parti Genel Başkan Yardımcılığı görevinden alınan İstanbul Milletvekili Yavuz Ağıralioğlu gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Ağıralioğlu, son divan değişikliğinin kamuoyunda bir divan değişikliğinden öte bir şekilde algılandığını dile getirerek, "Partimde iyilik adına mücadele etmeye devam edeceğim." ifadelerini kullandı.
Daha önce de görev değişiklikleriyle yeni görevlere getirildiğini anımsatan Ağıralioğlu, "Görev tevdi edilince 'iyi' diyecek, görevden alınınca da 'kötü' diyecek kadar karakter ve mizacı zayıf bir insan değilim" dedi.