TBMM (AA) - AK Parti Grup Başkanvekili Bülent Turan, HDP Diyarbakır Milletvekili Garo Paylan'ın, sözde Ermeni soykırımının tanınmasını içeren kanun teklifine ilişkin, "Haddini aşan bu söylem bize bir daha gösterdi ki; HDP bu toprakların partisi değil." dedi.
Turan, parlamentoda düzenlediği basın toplantısında, Meclis'in bu hafta yaşlıların sorunları konusunda Meclis araştırması açılmasına ilişkin önerge ile TBMM Müsilaj Sorununu Araştırma Komisyonu raporu için mesai yapacağını söyledi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun ziyaret ettiği evin elektriğinin kesik olup olmadığı tartışmalarının hatırlatılması üzerine Turan, "Bir tek insanımızın yatağa aç girmesini, bir tek hastamızın sağlık hizmetlerine ulaşamamasını, bir tek insanımızın elektriğinin kesilmesini kabul edemeyiz. Milletimizin derdi, bizim derdimiz." diye konuştu.
- "Dertleri üzüm yemek değil"
Pandemi başta olmak üzere savaşlar ve emtia zincirinin kırılması gibi uluslararası krizler yaşandığını vurgulayan Turan, şöyle devam etti:
"Doğal gazın yüzde 99'unu, petrolün yüzde 92'sini ithal eden bir ülkeyiz. Son dönemde dünyada kömür 5, doğal gaz 10 kat zamlandı. Nükleer enerji diyoruz, karşılar. HES yatırımı diyoruz, karşılar. GES diyoruz, karşılar hatta çok ilginç jeotermal enerji yatırımlarına bile karşı oldular. Bu yüzden bu konunun nasıl paylaşıldığı da çok kıymetli. Muhalefetteki arkadaşlarımızın konuya ilişkin önerileri varsa bunları dinlemek bizim görevimiz. Ancak siyaset samimiyet ister. Samimiyet de gözle görülür, anlaşılır. Yalnızca istismar, tiyatral bir anlayışla yapılan adımların toplum nezdinde hiçbir karşılığı olmadığı kanaatindeyim. Dertlerinin üzüm yemek değil, bağcı ile kavga etmek olduğunu görüyoruz."
Turan, Kılıçdaroğlu'nun, ziyaret ettiği evin durumuna ilişkin "Bu konuda görevli ben değilim ancak beraber takip ettik hem kaymakamlık hem de dağıtım firması girildiği tarihte elektriğin kapalı olmadığını ifade ettiler. Buna gerek var mı? Bu derdi ifade etmek, bu konuyu gündeme getirmek için bu tarz bir tiyatral anlayışa gerek var mı? Samimiyetle görüşülse, Meclis'e getirilse, hükümete iletilse, daha ötesi CHP'li belediyelerin olduğu yerlerde belediye başkanları garibanlarımıza daha çok sahip çıksalar, bunlar daha kıymetli olamaz mı? Bu yüzden bu tarz samimiyetsiz yaklaşımlara, tiyatral örneklere gerek yok." değerlendirmelerini yaptı.
- "Yaklaşımlarında bu samimiyeti göremiyoruz"
Muhalefetin, en istikrarlı tavrının, "yalan" olduğunu ifade eden Turan, şunları kaydetti:
"(ASELSAN Katar'a satıldı) dediler. Satılmadığı ortaya çıktı. 'Yurtta silah bulundu' dediler. Bir sinema için hazırlanan oyuncaklar olduğu ortaya çıktı. 'Yabancılar sınavsız üniversiteye girecek' dediler. Böyle olmadığı ortaya çıktı. 'Katar'a 2,5 milyon küçükbaş hayvan ihraç edildi' dediler. Katar'ın nüfusu zaten 2,5 milyon. Bunun yanlış olduğu ortaya çıktı. 'Başörtüsü yasağını ben kaldırdım' diyecek kadar ileriye gitti ancak tam aksine o yasağın devamı için Anayasa Mahkemesine kanunun iptali için gittiği ortaya çıktı. 'ByLockçu vekilleri açıklayacağım' dediler, açıklama yapamadılar. En son 'Çanakkale Köprüsü'nü 5'li çete, yandaşlar yaptı' dediler ama yapanların ikisinin Koreli, birinin de CHP milletvekili olduğu ortaya çıktı. Samimiyet gözle görülür, samimi olsunlar baş göz üstüne ama yaklaşımlarında bu samimiyeti göremiyoruz. Kaldı ki dağıtım firması herkesin bildiği meşhur bir firma, Sabancı'nın firması. Açıklama yapan onlar. Bakalım şimdi ne diyecekler? Hani 5'li çete, yandaşlar vardı? Kılıçdaroğlu'nu yalanlayan da Sabancı'nın Ankara'daki dağıtım firması. Bu konulara daha makul, çözüm odaklı yaklaşmak, varsa önerileri ortaya koymak daha kıymetli."
- "Soykırım iddiası büyük bir iftira"
AK Parti Grup Başkanvekili Turan, ABD Başkanı Joe Biden'ın, 1915 olayları için "soykırım" ifadesini kullandığı hatırlatılarak, "Bu konuda CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu ve HDP Diyarbakır Milletvekili Paylan'ın girişimleri de var. Nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusunu da yanıtladı.
Turan, "Millet iradesinin tecelli ettiği en özel mekan olan Meclis, milletin vicdanı olmak zorunda. Konu, tarihçilerin konusu diye çok kez ifade ettik. Biz gururla söylüyoruz, tarihimize güveniyoruz. Açın belgeleri, tüm uluslararası kaynaklar istifade etsin, inceleme yapsın istiyoruz." dedi.
Soykırım iddiasının, büyük bir iftira ve yalan olduğunu vurgulayan Turan, şunları söyledi:
"Biz hukukçuyuz. Adımlarımızı atarken çok daha hassas atmak zorundayız. Birleşmiş Milletler Sözleşmesi'nin ikinci maddesinde soykırım tanımı yapılır. Birleşmiş Milletlere göre soykırım, ulusal, etnik, ırksal, dinsel bir grubun bütününün kasti olarak yok edilmesidir. Böyle olsaydı, Ermeni bir vekilin Meclis'te ne işi olabilirdi? Soykırım tanımında olduğu gibi bütünüyle bir ırkın; dinin, mezhebin, anlayışın yok edilmesi olsaydı Ermeni vatandaşlarımızın Türkiye'de rahat, huzur içerisinde yaşama imkanı olabilir miydi? Bunun vicdansızlık olduğunu düşünüyorum. Haddini aşan bu söylem bize bir daha gösterdi ki; HDP bu toprakların partisi değil. HDP maalesef Kürtlerin de partisi değil. HDP, emperyal güçlerin uzantısı bir parti olduğunu bir kez daha gösterdi.
Herkes bilir ki Anadolu'da özellikle Doğu bölgemizde Kürtlerle Ermenilerin büyük çatışmaları oldu. En çok sıkıntıyı bizim insanımız, Kürtler çekti. Burada bile Kürtlerin söylemine, tarzına sahip çıkma ihtimali, imkanı varken emperyal güçlerin Türkiye'deki uzantıları olarak adım atmalarını hepinizin takdirine sunmak istiyorum. Hangi 18 Mart'ta HDP'yi gördük? Hangi ortak bildiride HDP'nin imzasını gördük? Hangi şehidimizin anmasında, töreninde HDP'yi gördük? Karabağ'a mı, Kapalı Maraş'ın açılmasına mı sevindiler? Bu son örnek bir daha gösterdi ki; aslında olay, tek bir vekilin problemi değil, bir anlayışın, bir partinin problemi. İsterdik ki HDP'nin yöneticileri kendi vekillerine, 'Bir dakika, yanlış yapıyorsun. Bu yanlışa izin vermeyiz' desinler. Bu yanlışı HDP tam aksine destekledi. Meclis Başkanımızın İçtüzükten kaynaklı yetkisiyle reddi ile sonuçlanmış oldu. Doğrusu da buydu. Toplum vicdanı, mevzuat buna izin vermez."
Turan, ABD, İsviçre, Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Kesimi'nin, Türkiye ile ilişkileri belli olan birkaç ülkenin söyleminin, Türkiye'deki tekrarının hiç kimseye faydası olmayacağını belirterek, "İsterdik ki en büyük tepkiyi kendi partisi göstersin, kendi partisinin ortağı, yandaşı, lokomotifliğini yaptığı CHP göstersin." diye konuştu.
- "Biden'ın açıklaması tam bir akıl tutulması"
CHP'nin konuya tepki göstermediğini belirten Turan, şöyle devam etti:
"Hepiniz takip ettiniz, CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, paylaşımında, soykırım iddiası olan tarihi 'kötülüğün miladı' olarak tanımladı. Aynı şekilde eski yıllarda CHP İstanbul İl Başkanı, 'Tarihte bugün Ermeni soykırımı başladı' diye maalesef tweetler attı. CHP İstanbul İl Başkanı'nın, genel başkan yardımcısının, vekilinin bu söyleme sahip çıkmasının aslında bir tek izahı var: Zaman zaman söylüyoruz artık CHP, tarihte bildiğimiz, Atatürk'ün CHP'si değil. Şimdi gördük ki ulusalcı, milliyetçi, devletçi, Atatürkçü CHP'lilerin başı sağ olsun. Artık böyle bir CHP yok. HDP'nin söylemini takip eden, ona sahip çıkan, lokomotifin HDP, arkasındaki vagonların maalesef CHP olduğu bir anlayışla karşı karşıyayız. Daha ötesi Ermeni çetelerinin neler yaptığını çokça dağıttıkları Atatürk'ün Nutuk'undan okuyabilirler. Aslında o zaman neler yaşandığı, herkesin bildiği tüm tarih kitaplarında olan bir hakikat ama CHP maalesef buna da kapalı."
Biden'ın açıklamasının, tam bir akıl tutulması olduğunu dile getiren Turan, "HDP'nin söylemi, Biden'ın söylemini takip eden, CHP'lilerin destek olduğu bir söylem haline gelmiş. Bu yüzden Türklerin, Kürtlerin derdi bu konu değil. Bu, emperyal güçlerin, 'Türkiye'deki toprak, tazminat tartışmaları başlasın' diye ortaya attıkları bir sorun. Biz istiyoruz ki bunları tarihçiler açıklasın, değerlendirsin. Fakat Biden, ABD, yeri geldiğinde, 'Türkiye'nin ortağıyız, stratejik iş birliğimiz var' söylemleri ama yeri geldiğinde hemen sınırımızda terör koridoru kurulmasına destek vermeler, yeri geldiğinde bugün olduğu gibi Türkiye'yi üzen, kıran söylemlerde bulunmalar... Bunlar stratejik ortak olmanın gereği değil." değerlendirmelerinde bulundu.
Turan, "15 milyon Kızılderiliyi, 4 milyon Vietnamlıyı, 3 milyon Koreliyi, 350 bin Hiroşimalıyı Türkiye katletmedi. Irak, Afganistan ve Suriye'de binlerce insanın katline Türkiye vesile olmadı. ABD, bu konuda konuşacak en son ülke. ABD lideri, bu konuda konuşacak en son lider. Bu yüzden iç siyasete dönük, Ermeni lobisinin baskısıyla yaptığını düşündüğümüz bu açıklamaları revize etmesini, gözden geçirilmesini ısrarla hatırlatmak isterim." dedi.
- "Artık takibe değer bulmuyoruz"
6 siyasi parti genel başkanının dünkü üçüncü toplantısına da değinen Turan, şunları kaydetti:
"28 Şubat ittifakı, altılı masa bir kez daha toplandı. Çok toplanıyorlar, sık toplanıyorlar, artık heyecanları kalmadı. Artık 'Ne olmuş orada?' diye merak edecek mecalimiz kalmadı, gerek kalmadı. Tabiri caizse altın günü yapmaları gibi, kısır günü etkinlikleri gibi 'toplan, toplan, dağıl' tarzı bir anlayış ortaya çıktı. Baştan baktık ne diyorlar diye 1 oldu, 2 oldu, 3 oldu halen somut bir şey yok. Açıklamalar soyut, net, anlaşılan değil. Somut olmak kıymet, yoksa bir araya gelmek değil. Akşama kadar bir araya gelin. Her hafta, her ay bir araya gelip bir araya gelmek değil, bir araya geldiğinizde ne dediğiniz, ne yaptığınız çok daha önemli. Artık takibe değer bir halleri kalmadı. Dünkü metinde Biden'ı kınayan bir cümle var ama yedinci ortak HDP'yi kınayan, uyaran bir metin, bir kelime dahi yok. Biden'a laf söylenmiş ama Biden'ın ifadesinin Türkiye'de tekrarını isteyen o vekile maalesef bir cümle söylenmemiş. Bu yüzden toplanmaları değil, toplantılarında ne yaptıkları daha kıymetli. Artık takibe değer bulmuyoruz."
- "Maaş zammı ve ikramiye başka bir şey"
Emeklilerin bayram ikramiyesine ilişkin gelişme olup olmadığı sorusuna Turan, şöyle karşılık verdi:
"Bakan Bey açıklamasını yaptı. Maaşlara zam, enflasyon farkı vesaire bunlar yazılı mevzuatta tarihi, yeri belli olan konular. Yine enflasyon oranında hangi tarihte, hangi artırım yapılacağı belli ancak dediğiniz mesele AK Parti döneminde, maaş zammının dışında bayram ikramiyesi olarak hayata geçirilen çok kıymetli bir çalışma. Bu kanun Meclis'ten geçerken aylık 1000 lira olarak öngörüldü, böyle devam ediyor. Bu, maaş gibi, diğer düzenlemelerde olduğu gibi enflasyona bağlı bir rakam değil. Gönlümüz ister ki emeklilerimize daha fazla destek olalım ama maaş zammı başka bir şey, ikramiye başka bir şey. Her ikramiye değerlendirilebilir ama bu enflasyona bağlı bir düzenleme değil."