BERLİN (AA) - AK Parti Genel Merkez Kadın Kolları Başkanı ve Düzce Milletvekili Ayşe Keşir, AK Parti'nin bir kadın hareketi olduğunu söyledi.
Keşir, Almanya'nın başkenti Berlin'deki temasları çerçevesinde "Nerede Kalmıştık?" projesinin tanıtım toplantısına katıldı.
AK Parti için kadın politikalarının büyük önem taşıdığını anlatan Keşir, 2002'deki ilk seçim beyannamesinde bakıldığında töre ve namus cinayetleriyle ve kadın yoksulluğuyla mücadele edileceğinin ilan edildiğini anımsattı.
Keşir, "Bu anlamda kadın politikalarıyla ilgili yaptığımız hiçbir şeyi tesadüfen yapmıyoruz. Bu bizim için önemli çalışma alanı." ifadesini kullandı.
Kadınların nüfusun yarısını oluşturduğuna ve kalkınma perspektifi açısından önemli bir beşeri sermaye olduğuna işaret eden Keşir, "Büyük Türkiye hayalinden bahsediyorsak bunu kadın olmadan gerçekleştirmemiz asla mümkün değil. Nüfusun yarısı erkeklerle büyük Türkiye'yi oluşturamayız. Çünkü yarı olan gücümüzle vazgeçmiş oluyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımızın da bizim bu çalışmalarımıza motto oluşturan bir cümlesi var; 'Kadını dışlayan bir toplum, gücünün ve potansiyelinin yarısından vaz geçmiş demektir.' diyor. Bizim de vazgeçmeye niyetimiz yok." şeklinde konuştu.
Keşir, AK Parti Kadın Kollarının 5,5 milyon üyeye sahip olduğuna dikkati çekerek "Bu kurumun il, ilçe ve mahalle örgütlenmeleriyle 560 bin kadın gönüllü çalışanı var. Böyle bir gurubun başkanıyım ben. Bu bir kadın hareketidir. Ben iddia ediyorum, partim aslında bir kadın hareketidir. AK Parti bir kadın hareketidir." dedi.
Türkiye'de kadınlara yönelik destek programlarının bulunduğunu aktaran Keşir, "Eğitim en önemli fırsat eşitliği aracı. Eğitim olmazsa başka hiçbir şeyden bahsedemiyoruz. Ne beşeri sermayeden bahsedebilirsiniz, ne iş gücü piyasasına katılımdan, ne siyasi katılımdan, ne de karar alma mekanizmalarında kadının katılımından bahsedebilirsiniz. Eğitim olmazsa olmazımız. Hem cinsiyetler arası, hem de sosyoekonomik yapılar arası en önemli fırsat eşitliği aracı eğitimdir." şeklinde konuştu.
- "Nerede Kalmıştık?" projesi
Keşir, Eylül 2021'de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan'ın himayesinde, lise eğitimi almamış ya da eğitimini yarıda bırakmış kadınlara yönelik “Nerede kalmıştık?” projesinin başlatıldığını hatırlattı.
Almanya'daki Türk vatandaşları için bunu Batı Avrupa Programı üzerinden gerçekleştirmek istediklerini aktaran Keşir şöyle konuştu:
"Batı Avrupa Programı'nı pek çoğunuz biliyorsunuz ama ne yazık ki daha yoğun kullanılması lazım, özellikle kadınlar için. Bu program kadın-erkek herkese. Buradaki sivil toplum kuruluşlarından özel ricam, lütfen her evin kapısını çalalım, her eve ulaşalım ve o evde lise eğitimini yarım bırakmış hiçbir kız çocuğu kalmasın. Biz yollar, köprüler, hastaneler yapıyoruz, sağlık sistemimiz iyileşiyor. Pek çok alanda yol alıyoruz, ama bizim bir şekilde kadınları da oraya çıkarmamız, o seviyeye ulaştırmamız lazım. Yolu, köprüyü Türkiye'ye gelince görüyorsunuz. Ama biz burada okuyan, burada kalan, burada yaşayan kadınlara ve kız çocuklarına da destek olmak istiyoruz; özellikle 20 yaş üstü. 20 yaş altı şu an eğitim çağında, onlar buradaki sistem içinde eğitime bir şekilde dahil oluyorlar. Ama 20 yaş üstü, özellikle kadınlara bir çağrımız var. Bu anlamda sivil toplum kuruluşlarımız en büyük partnerimiz."
Bunun bir zorunluluk olmadığını belirten Keşir, "Eminim ve biliyorum ki eğitimini yarım bırakan bütün kadınların içinde bir yara var. 'Ya bir fırsat olsa da bitirsem.' diyor, kimisi bilmiyor, kimisi korkuyor, kimisi nereye müracaat edeceğini bilmiyor. Kimisi nasıl yapacağını bilmiyor. Bu seçeneği her kapıyı çalarak duyuralım." şeklinde konuştu.
Keşir, bu proje başladığında kayıtların bitmesine üç hafta kala Türkiye'de 21 bin 176 kadının sadece bu projeden dolayı lise eğitimine yeniden başladığı bilgisini paylaştı.
- 20 yılda kadınların kazanımları
Türkiye'de son 20 yılda kadınların kazanımlarına da değinen Keşir, bu konuda bir yol haritasının çizildiğini ve her seçim beyannamesine yenilerinin eklendiğini aktardı.
Keşir, 2005'te Türk Ceza Kanunu'nda çok köklü değişiklikler yapıldığına işaret ederek "Kanunun tamamı değişti. Önemli bir madde koyduk. Töre, namus saikiyle işlenen kadın cinayetlerinin, şiddetin cezalarını ağırlaştırılmış suç kapsamına aldık. 2005'te yaptık bunu. O gün bugündür kanun ciddi uygulanıyor. Bugün Türkiye'de çok şükür töre, namus gerekçesiyle işlenen kadın cinayeti sayısı yok denecek kadar az. İstatistiklere girmiyor artık. Bu bir başarı." ifadesini kullandı.
Ayşe Keşir, 2002'de kız çocuklarının üniversiteleşme oranının yüzde 13 olduğunu, bugün 81 ilde 200'ün üstünde üniversite bulunduğunu belirterek yasakçı uygulamaların kalktığına işaret etti. Ayşe Keşir, bugün Türkiye'de kız çocuklarının üniversiteye erişim oranının yüzde 49'a çıktığını ve her iki kız çocuğundan birinin artık üniversiteye gittiğini vurguladı.
Erkeklerde üniversiteleşme oranının yüzde 40 olduğu bilgisini paylaşan Keşir, "Yani kız çocukları akademik fırsat verildiğinde çok daha hızlı koşuyorlar ve üniversite eğitimi, meslek eğitim konusunda mesafe alıyorlar. Bu da beşeri sermayemizi güçlendirmek demek. İstihdam verilerimizin artacağı demek." şeklinde konuştu.
Yoksulluk ve eğitim arasında çok ciddi ilişkin bulunduğuna vurgu yapan Keşir, yükseköğrenim almış kadınların yüzde 70'inin istihdama bir şekilde katıldığını ve yoksullaşma oranın bu oranda azaldığını, bu nedenle kız çocuklarının eğitimini son derece önemsediklerini anlattı.
- "Kadına yönelik şiddet tüm dünyanın sorunu"
Kadına yönelik şiddete karşı mücadelede kararlı olduklarını, bu yönde yasalar çıkarıldığını dile getiren Keşir, "Şu bir gerçek, kadına yönelik şiddet tüm dünyanın sorunu. Sadece Türkiye'deki kadınların sorunu değil, sadece Doğu toplumlarının, sadece Müslüman toplumlarının, sadece kırdaki, köydeki insanın sorunu değil. Şöyle de bir veri vereyim size, yüzde 38'i özellikle Türkiye için söyleyeyim, eğitimli erkekler tarafından şiddet görüyor kadınlar. Üniversite eğitimi dediğiniz, diploma, şiddeti önleyebilen bir şey değil. Onun için bu konuda son derece kararlıyız. 6284 sayılı yasayı çıkardık. KADES dediğimiz dijital telefon aplikasyonunu ürettik. Bu şu anda dünyada, özellikle Avrupa Birliği ülkelerinde örnek uygulama seçildi, İtalya'da. Örnek uygulamalarımız var." dedi.
- "Kadına yönelik şiddetle ilgili bir eksen değişikliğimiz yok"
Türkiye'nin İstanbul Sözleşmesi'nden ayrılmasına da değinen Keşir, "Şu gerekçeyle ayrıldık. Bizim kadına yönelik şiddetle ilgili bir eksen değişikliğimiz veya hedef değişikliğimiz yok. Oradan ayrılış nedenimiz çok farklıydı. Onun içindeki bazı kavramların gelecek planlamasında farklı anlaşılmasıyla ilgili bazı kaygılar vardı." ifadesini kullandı.
Bu sözleşmeden ayrıldıktan 2 ay sonra parlamentodan yargı paketi içinde yeni bir yasanın geçirildiğini aktaran Keşir, boşanmış eşe karşı işlenen suçun da tıpkı nikahlı eşe karşı işlenen suç gibi ağırlaştırılmış suç kapsamına alındığını anımsattı.
Keşir, kadına yönelik şiddet ve cinayet sayılarının azaltılması gerektiğini vurgulayarak şimdi de bu yönde çeşitli düzenlemeleri içeren, parlamentoda görüşülen bir yasa teklifinin bulunduğunu kaydetti.
Türkiye'de kadınlara ilişkin eğitim verilerinin artmasında son 20 yılda gelinen tabloyu açıklayan Keşir, kamuda toplam çalışanların yüzde 40'ının kadın olduğunu, bu oranın öğretmenlerde yüzde 60, hakimlerde yüzde 46, savcılarda yüzde 15, doktorlarda yüzde 44, toplam sağlık çalışanlarda yüzde 56, profesörlerde yüzde 32, araştırma görevlilerinde yüzde 51 ve avukatlarda yüzde 46 olduğu bilgisini paylaştı.
Ayşe Keşir kadınların siyasi katılımına ilişkin de şunları kaydetti:
"Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün Türk kadınına en büyük hediyesidir seçme ve seçilme hakkı. O dönem ilk Mecliste kadın oranımız yüzde 4,1'di. 1934'te bu hakkı aldık, 1935'te seçime gittik. Ne yazık ki 2002'ye kadar bu oran hiç aşılamadı. Bugün mangalda kül bırakmıyor birileri. Zaman zaman bize 'Kadınları eve kapatıyorsunuz.' diyorlar. Biz il il, ülke ülke geziyoruz. Hâlâ ezberlerle konuşuyor birileri. Ama ne yazık ki 2002'ye kadar bu 4,1 hiç aşılamadı. Bugün bize sataşanların hiçbiri -o zaman iktidardaydılar ama- aşamadılar. Darbelerin bir sürü etkileri var, toplumlara ve demokrasilere. Ama bir önemli etkisi de kadın katılımına oldu. Mesela darbe dönemleri kurulan meclisler var, bakın kadın oranları yüzde 1'in altına düşmüştür Türkiye'de. 1960'tan sonra böyledir, 1980'den sonra da böyledir. Onun için darbelere karşıtlığımız sadece demokratik anlamda değil, kadının siyasete katılımı açısından da son derece önemli.”
Keşir, bu oranın 2002'den sonra her seçimde ciddi oranda arttığına işaret etti. Ayşe Keşir, bugün bu oranın yüzde 17 olduğunu, en az yüzde 25 olması için uğraşacaklarını söyledi.
Bunun artmasının en önemli sebebinin eğitim olduğunu aktaran Keşir, kadınların belediye başkanlığı, belediye başkan yardımcılığı ve belediye meclis üyeliği gibi yerel siyasette sayılarının artmasını istedi.
Toplantıya AK Parti Kadın Kolları Medya ve Tanıtım Başkanı ve Denizli Milletvekili Nilgün Ök, Kadın Kolları Dış İlişkiler Başkanı Fatma Ataseven, AK Parti Almanya Temsilcisi Meryem Göka, Uluslararası Demokratlar Birliğinin (UID) Berlin Bölge Başkanı Sinan Kaplan ile Kadın Kolları Başkanı Hümeyra Çiftçi, Türkiye'nin Berlin Başkonsolosu Rıfkı Olgun Yücekök, Berlin'deki Türk STK'lerinin başkanları ve vatandaşlar katıldı.