Anadolu kanalları tarafından ortak yayınlanan ‘Anadolu Soruyor’ programına önemli konuklar katılmaya devam ediyor. Programının bu kez konuğu AK Parti Genel Başkanvekili Prof. Dr. Numan Kurtulmuş oldu.
Program başta KONTV olmak üzere Anadolu’da yayın yapan birçok kanal tarafından canlı yayınlandı.
Moderatörlüğünü Anadolu Yayıncılar Derneği Başkanı Sinan Burhan’ın yaptığı programda konuşan Genel Başkanvekili Kurtulmuş, Altaş TV Genel Yayın Yönetmeni Doğan Deniz ve Kanal Fırat Televizyonu Genel Yayın Yönetmeni Zeki Akbıyık’ın sorularını yanıtladı.
“Sivil Anayasa AK Parti’nin değil Türkiye siyasetinin temel ödevlerinden birisidir”
Yeni anayasa ile ilgili açıklamalarda bulunan Prof. Dr. Numan Kurtulmuş, “Türkiye’deki mevcut anayasa üzerinde çok değişiklik yapıldı ama bu anayasa 12 Eylül’ün anayasasıdır, üzerinde kan lekesi vardır. O olağanüstü dönemin ağır şartlarının izleri vardır. Bu Türkiye siyasetinin sadece AK Parti’nin değil Türkiye siyasetinin temel ödevlerinden birisidir. Bunun yolu da parlamento da oluşturacak çoğunluğun elde edilmesi ve halka gidilerek sivil bir anayasa yapılmasıdır. Hiçbir zaman empoze edici, çerçeve edici bir görüşte olmadık. Diyoruz ki bütün siyasi partiler, araştırma merkezleri herkesin fikirlerini alalım. İsteriz ki anayasa çok büyük bir konsensüsle çıksın. Partilerin değil, milletlerin anayasası olur. Biz istiyoruz ki Türkiye demokratik bir anayasayı kendisi yapabilsin. Bunun için yıllardır anayasa çalışmalarını yapıyoruz. Milliyetçi Hareket Partisi’nin Cumhur İttifakı’nın ittifakıyla bir metin ortaya çıkar. Aynı çabayı diğer partilerden de bekliyoruz” şeklinde konuştu.
“Seçim barajının yüzde 7 olması anlaşılacak bir rakam gibi duruyor”
Seçim barajıyla ilgili konuşan Numan Kurtulmuş, “Cumhuriyetimizin 100. Yıl dönümünde ikinci asrının başlangıcında iyi bir demokratik hediye olarak bunu hediye edelim. Şu anda parlamentoda 10 tane parti var. Şu anda vatandaşımızın verdiği oyların yüzde 98’i temsil ediliyor. Baraj meselesi kalmamıştır. Bizde Türkiye’de yüzde 10 barajının yüksek olduğunu yıllarca söyledik. Şu anda da yüzde 7 gibi bir rakam partiler arasında anlaşılabilecek bir rakam gibi duruyor. Bu da demokratik bir seçim olarak ortaya çıkar. Keza meclis iş yasasının geliştirilmesi Türkiye’nin ödevidir. Biz demokratik olarak bu yolların iletilmesini, 4 siyasal hukuk metni üzerinde daha netleştirici çalışmalar ortaya koyuyoruz. Bu çabalar Türkiye’nin demokrasisini yükseltmek bakımından katkı sağlar. Diğer siyasi partilerin de görüşlerini merak ederiz. Buna karar verecek olan da Türkiye Büyük Millet Meclisi’dir. Arzu ederiz ki bütün siyas partiler anlaşsın, parlamentoda bu iş hallolsun. Çünkü şu anda mecliste vekillerimiz var. İsteriz ki büyük bir konsensüs olsun. Halka gidecek oyla değil de millet meclisinin oylarıyla geçsin. Aksi taktirde de referanduma gidilmesi en doğru yol olacaktır” diye konuştu.
“Muhalefet düşük profilli bir cumhurbaşkanı adayı bulmak zorunda kalacak”
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in ‘Başbakanlığa adayım’ ifadeleri ile ilgili konuşan Prof. Dr. Kurtulmuş, “Türkiye bazı dönelerde biz o günleri yaşadık yönetilemez hale gelmiştir. O dönemlerde lehinde ve aleyhinde konuşanlar oldu. Parlamento da bu sisteme geçile ilgili oylama yapıldı. Millete gidildi. Millet oy vererek ‘ben Cumhurbaşkanlığı Sistemi’ne geçmek istiyorum’ dedi. Bunu kimse kafasından uydurmuş değildir. Bunu bir değişiklik yokmuş gibi davranmak uygun değildir. Bir siyasi parti çıkıp biz eski sisteme dönelim diyebilir. Ama bu millet hiçbir zaman eski sisteme dönmedi. Bir takım yeni iyileştirilmiş modeller önerilebilir. Ama ben Türkiye’nin parlamenter sisteme döneceğini düşünmüyorum. Bu kapı milletin kapısıdır. Referanduma gidersiniz, milletin oyunu alırsınız. Seçim propagandalarında kullanacaklardır; Bizim karşımızdaki ittifakın içerisinde olan partiler parlamenter sisteme dönmek için çabalayacaklar. Muhalefet partilerinin önünde bir şey var önce mevcut Cumhurbaşkanlığı Sistemi içerisinde Cumhurbaşkanlığını kazanacaksınız. O zaman kimi aday göstereceksiniz? Bizim rahatlığımız şu biz Cumhurbaşkanımızı 2023’te aday olarak göstereceğiz. Ama karşı tarafta şu var o ben aday olacağım diyor diğer ben olacağım diyor. Meral Hanım’ın Cumhurbaşkanlığına değil Başbakanlığa aday olacağım cümlesi bundan dolayı. 2023’te Başbakanlık seçimi olmayacak ki Cumhurbaşkanlığı olacak Önce 2023’te seçimi nasıl kazanacaklarını ortaya koymaları lazım. Kazanamadıktan sonra sistemi nasıl değiştireceksiniz? Burada en büyük zorluklarından birisi de düşük profilli bir Cumhurbaşkanı adayı bulmak zorunda kalacaklar. Geçmiş dönemde İhsanoğlu gibi. Tabanı olan partiler var. Bu ittifak kendi aralarında Cumhurbaşkanlığını bırakmayacakları gibi bu benim farazi olarak söylediğim bir şeydir Düşük profilli, eski sisteme dönebilecekleri birisi üzerinde konuşulacak” diye ifade etti.
“Sosyal medyayı şerefsizce kullanmaya kimsenin hakkı yoktur”
Sosyal medya düzenlemesi ile ilgili bilgi veren Kurtulmuş, “Sosyal medyanın ben çok faydalı bir alan olduğunu bilenlerden birisiyim. Faydalı bir şekilde kullanılırsa insanlara faydalı olacak bir araç. Birileri gece yarıları bir yerde oturacaklar, bir takım ekiplerden oluşan algı oluşturacak sahte isimler üzerinden, yurt dışındaki hesaplar üzerinden yalanı geçtik, bu tüm dünyada böyle; iftira geçtik, her türlü itibar suikastını gerçekleştirecek akı kara, karayı ak gösterecek biz buna karşıyız. Sosyal medyayı topluma faydalı olacak kişilere verelim. Ama şeref cellatlarına da müsaade etmeyelim. Diğer türlü kullanacaklar istediklerini söylesinler. Sosyal medya çok güzel bir mecra. Böyle bir alanı af edersiniz şerefsizce kullanmaya kimsenin hakkı yoktur. Sosyal medya alanındaki bu kirlenme farkında olmadan günlük hayatı da kirletiyor. Bakıyorsunuz birbirine zıt olan insanlar birbirlerine böyle davranmıyorlar. Ama sosyal medya öyle değil. Benim korkum birebir günlük hayatta ikili ilişkileri de etkiler. İnsanlarda ‘düşman algısı’ ortaya çıkıyor. Bazen öyle şeyler çıkıyor ki. Bir taziye mesajı yayınlıyorsun altına yorum yazıyor ‘Allah senin de belanı versin, en kısa zamanda sende öteki tarafa git’ böyle şeyler olmaması lazım. Böyle bir şey olabilir mi? Düzenleme gündemde parlamentoya gelecek kısa sürede” ifadelerine yer verdi.
“Yeter artık! Bırakın Suriye’nin yakasını”
Suriye ve Afganistan olaylarına değinen Prof. Dr. Numan Kurtulmuş, “Ruslarla yapılmış Soçi ve diğer mutabakatlar var. Türkiye bunlara saygı duymaya devam ediyor. Ama ortada saldırılar var. Bunlar zaman zaman sürdürülüyor ve çok sayıda sivil vatandaşın öldüğüne şahit oluyor. Ama bazı güçlerin af edersiniz ‘it dalaşına’ girmiş olmasını kabul edemeyiz. Yeter artık! Bırakın Suriye’nin yakasını. Amerika Afganistan’dan çekiliyor, Pentagonla Beyaz Saray arasında ihtilaflar ortaya çıkıyor. Bundan 20 yıl önce Afganistan’da ne işiniz vardı? Bırakın Afganistan’ın yakasını. 78 milyar dolarlık silahlar Taliban’ın eline geçti diye ağıt yakıyorlar. İyi de kardeşim 78 milyar doları eğitime harcasaydınız bu halde değildiniz. Bir diğeri de Suriye meselesi. Biz diyoruz ki Suriye’de yelleştirilme içerisine girmek mecburiyetidir. Bu savaşın kazananı yoktur.
“Ekonomi daraldı fikri bilimsel bir söz değildir”
Ekonomik durumla ilgili açıklamalarda bulunan Genel Başkanvekili Kurtulmuş, “Son iki yıldır bir pandemi süreci ile karşı karşıyayız. Geçmiş dünyadaki küresel ekonomik kriz göz önünde bulundurularak önlem alındı. Fabrikalarımız çalışmaya, atölyelerimiz çalışmaya devam etti. Sanayide kapasite oranları arttı. Geçtiğimiz ay yüzde 50 civarında bir artış ortaya çıktı. Ekonomi daralmadı. Ekonomi daraldı fikri bilimsel bir söz değildir. İkinci bir husus ise orta sınıfın, esnaf sınıfının bu tür vatandaşlar Türkiye’nin büyük kitlesini oluşturuyor. Bu kitlenin alım gücü için bazı destekler yapıldı. Yaklaşık 750 milyar liralık bir destek bu alanlarda verildi. Krediler verildi, nefes kredileri, hibeler oldu. Aşağı yukarı bu tür destekler kamu destekleri oldu. Bu da vatandaşlarımızın dükkanlarını kapatmamasına, işlerini döndürebilecek bir duruma vesile oldu. Vatandaşımızın bu sürede çok etkilendiğinin farkındayız. Daha önce aldığımız malların nasıl pahalandığını biliyoruz. Ama maalesef hayat pahalılığı arttı. Bunu önleyecek tedbirler alınıyor. Denetimler yapılacak. Gerekiyorsa yeni yasal düzenleme yapılsın teklifi mantıklı bir tekliftir. Burada öyle görünüyor ki bir takım tedbirler alınması ve tüketicilerin korunması şarttır” diye ifade etti.
“AK Parti’ye gençlerin oy vermediği sözü kuyruklu bir yalandır”
Z kuşağına değinen Kurtulmuş, “Gençlere bir kalıp belirleyerek tanımlama hem özgürlük diyorlar hem de gençlerin alanlarını tanımlamak üzere ortaya konulmuş bir kavram. Cemil Meriç diyor ki ‘kalıplar içerisinde öğretilenler üzerimize giydiğimiz bir deli gömleğidir’ kalıplaştırarak bir şeyler söylüyorlar ve kalıplaştırıyorlar. ‘z kuşağı şöyledir, böyledir’ işte ‘z kuşağı AK Parti’ye oy vermez’ bir kere kuşakları iyi tarif etmeleri lazım. Benim babamın şartlarıyla günümüz şartları farklıdır. Babamın şartlarıyla da dedemin şartları farklıydı. Ama sonuçta hepimiz aynı milletin çocuklarıyız. Eskiler nasıl bir çizgide nasıl ilerliyorsa bende aynı şekilde ilerlerim. Aynı inanca sahibiz. O zamanki algılarda farklılıklar olabilir şimdi farklılıklar olabilir. Ama şu anki Z kuşağını farklı bir milletmiş gibi ortaya koymak yanlıştır. Ben gençleri anlıyorum. Onların farklı bakış açıları var. Ama hepimiz aynı vatanın, aynı milletin çocuklarıyız. Bu ne zaman başladı? Sayın Kılıçdaroğlu’nun Ankara’dan İstanbul’a yürüyüşüyle başladı. Sonra da işte gençler AK Parti’ye oy vermiyor denildi. Ama bizim anketlerimiz değil hangi anketi getirirlerse getirsinler tüm anketlerde birinci parti AK Parti’dir. Ha daha fazla oy almamız lazım, gençlerimize anlayacakları dilen anlatmamız lazım. Ama AK Parti’ye gençlerin oy vermediği sözü kuyruklu bir yalandır. 18-30 yaş arası herkes AK Parti’ye destek veriyor ve oy veriyor” dedi.
“Bir erken seçim Türkiye’nin şu anki şartları içerisinde mümkün değildir”
Erken seçimlere değinen AK Parti Genel Başkanvekili Prof. Dr. Numan Kurtulmuş, “Biz her gün halkın içerisindeyiz. Neredeyse her gün binlerce insanla birebir temas ediyoruz. Erken seçim olsun diye halktan talebin olduğunu hiç görmedik. Türkiye’de muhalefeti bir arada tutan en önemli yapışkanlarda, tutkallardan biri budur. Cumhurbaşkanımız Erdoğan gitsin diye ne yapmalılar ‘erken seçim iddiasını’ atmalılar. Muhalefetin bir deyimi bu. Bir erken seçim Türkiye’nin şu anki şartları içerisinde mümkün değildir. Erken seçim olur mu olur? İki şart gerçekleşmesi lazım bir siyasal şartların gelişmesi, vatandaşların istemesi lazım ikincisi de böyle olsa bile hükümetin erken seçimle karşı karşıya kalması mümkün olsa bile bir de sayısal kararın olması lazım. Türkiye büyük Millet Meclisi’nde sayısal çoğunluğu sağlayarak erken seçime gitmek gerekir. Ya meclis isteyecek, ya da Cumhurbaşkanı isteyecek. Benim kanaatim Türkiye’de ne siyasal şartların ne de sayısal şartlar bunu göstermiyor” ifadelerini kullandı.