İzmir'de, aile içi şiddet ihbarına giden ve havaya açtığı ateş sonucu Semih Gürler'in (33) ölümüne yol açan polis memuru F.Y. (43) hakkında 'kasten öldürme' suçundan müebbet hapis cezası istemiyle dava açıldı. İddianamede, olayın oluş şekline göre polis memurunun kendisini ve arkadaşını korumak amacıyla silah kullandığı dikkate alınarak, 'haksız tahrik indirimi' ve 'meşru müdafaa hükümlerinin' uygulanması istendi.
Olay, 11 Mayıs saat 20.30 sıralarında Güney Mahallesi 1161 Sokak'ta meydana geldi. Semih Gürler, ailesinin iddiasına göre, ayrıldığı eşinin evine gitti ve ikili arasında burada bir tartışma yaşandı. Tartışmanın ardından 3 çocuk babası Gürler evine dönerken, ayrıldığı eşi Kadın Destek Uygulaması'ndan (KADES) yardım çağrısında bulundu. İhbar üzerine polis ekibi adrese gitti. Kadının ifadesi doğrultusunda polisler, Gürler’in evine gitti. Polislerden F.Y., hakkında ihbar olduğu gerekçesiyle Gürler'e aşağı inmesini söyledi.
EMNİYET MÜDÜRÜ ŞAHNE CENAZEYE KATILDI
Polis memuru F.Y. tarafından açılan ateş sonucu Gürler, başına isabet eden kurşunla kanlar içerisinde kaldı. İhbar üzerine olay yerine, sağlık ekibi sevk edildi. Gürler, sağlık ekibinin ilk müdahalesinin ardından Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne kaldırıldı. Acil serviste tedaviye alınan Semih Gürler, doktorların müdahalesine rağmen kurtarılamadı. Ertesi gün Gürler, İzmir İl Emniyet Müdürü Mehmet Şahne'nin de katıldığı cenaze töreninin ardından toprağa verildi. Emniyetteki işlemleri tamamlanan polis memuru F.Y. ise tutuklandı. F.Y. ara duruşmada, serbest bırakıldı.
Soruşturmanın ardından polis memuru F.Y. hakkında 'kasten öldürme' suçundan İzmir 10'uncu Ağır Ceza Mahkemesi'nde dava açıldı. İddianamede tutuksuz sanık F.Y.'nin olayın oluş şekline göre polis memurunun kendisini ve arkadaşını korumak amacıyla silah kullandığı dikkate alınarak haksız tahrik indirimi ve meşru müdafaa hükümlerinin uygulanması istendi.
OLAY GÜNÜ YAŞANANLARA DA YER VERİLDİ
İddianamede, Konak İlçe Emniyet Müdürlüğü devriye ekiplerinde görevli polis memuru F.Y.'nin mesai arkadaşı F.Ç.'yle birlikte görevli olarak olay yerine gittiğine yer verildi. Balkondaki Gürler'in, içeride bulunanları öldüreceğine dair tehditler savurduğu, görevli polis memurlarının üzerine cisimler fırlattığı ve tehdit ettiği de iddianamede vurgulandı. Sokakta toplanan bir grubun ise görevlileri iknaya çalıştığı, taşkınlık yapan Gürler'in neden alınmadığı yönünde polis memurlarına sözlü tacizlerde bulunduğu da iddianameye girdi. Devamında Semih Gürler'in sözlü ve fiili olarak saldırılarına maruz kalan F.Y.'nin, kendisini ve devriye arkadaşı F.Ç.'yi korumak amacıyla iki el havaya ateş ettiği ifadede yer buldu. Gürler'in yüzüne isabet eden bir mermiyle hayatını kaybettiği de iddianamede belirtildi. Ayrıca iddianamede ölen Gürler'in boşanma davası süren eşi Zeynep Gürler'in, polis memuru F.Y.'den davacı ve şikayetçi olmadığı da ifade edildi.
EKİP ARKADAŞI: HEDEF ALARAK ATEŞ ETMEDİ
F.Y.'nin bazı tanıkların aksine hedef gözetmeden ateş ettiğini belirten ekip arkadaşı F.Ç.'nin ifadesi iddianamede şu şekilde yer aldı: "Semih Gürler, balkondaydı. Bizim de duyacağımız şekilde içeridekilere hitaben 'Bunları yaşatmayacağım, hepsini öldüreceğim' diye bağırıyordu. İçeriden bir kadının çığlık sesleri geliyordu. Ancak içeriden ne diye bağırıldığını hatırlamıyorum. Birden balkonda bulunan şahıs elinde bulunan şeyleri bize doğru fırlatmaya başladı. Hava karanlıktı. Bu nedenle ne fırlattığını tam seçemedim. Fırlattığı şeyler yerde parçalanıyordu. Şahıs elindekileri bize fırlatmaya başlayınca, ekip arkadaşım F.Y., beni korumak amacıyla balkon saçağının altına çekti. Yukarıdaki kişi bir şeyler fırlatmaya devam ediyordu. Attığı cisimler sanıyorum cam olmalı ki yerde parçalanıyordu. Karşı tarafta bulunan grup 'Gidin alın neyi bekliyorsunuz, öldürecek' diyerek, bize sitem ederek üzerimizde baskı kurdular. Gürler, bir ara bir şey atmayı, bırakıp balkondan içeri doğru çekildi. F.Y., anonstan takviye ekip isteyerek, acil çağrısında bulundu. Gürler, yine eline geçen şeyleri fırlatmaya devam ediyordu. F.Y., Gürler'i ikna etmeye, sakinleştirmeye çalışarak içeri gireceğimizi ve zor kullanmak istemediğimizi söyledi. Ancak, Gürler, 'Gelirseniz, sizi de bunları da öldürürüm' dedi. Gürler, birden balkondan iç kısma doğru yönelip, silah gösterdi. Silahı elinde net olarak gördüm. Panik halinde, 'Abi dikkat et elinde silah var' dedim. F.Y. de korkutmak amacıyla yukarı doğru bir el ateş edip, elindekini bırakması için uyarıda bulundu. Ancak, Gürler silahı bırakmadı. Ancak F.Y.'nin havaya açtığı ilk ateşe de karşılık vermedi. F.Y. ikinci defa ateş etti fakat vurulma anını görmedim. F.Y. hedef alarak ateş etmedi. Olay anında karşıdaki grubun baskısıyla çok stres yaşadık. Karşı taraftan bir kişi Gürler'in vurulduğunu söyledi. Kalabalık birden üzerimize doğru yöneldi. Bizi darp etmeye çalıştılar. Kendimizi korumak amacıyla biber gazı sıkarak olay yerinden geriye doğru çıkıp, aracımızı almak istedik. Ancak grubun tazyiki karşısında aracımızı almadan geri çıkmak zorunda kaldık" dedi.
İddianamede polis memuru F.Y.'nin ölene doğru ateş ettiği zemin ile ölenin bulunduğu balkon arasındaki mesafe ve olay saatinin 20.20 olması nedeniyle olası kast hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağı hususunun tartışılmasının gerektiğine yer verildi. Polis Memuru F.Ç.'nin anlatımında ölen tarafından polis memurlarına yönelik olarak sözlü ve fiili haksız saldırıda bulunması sebebiyle sanık polis lehine haksız tahrik hüküm şartlarının oluştuğu ifade edildi.
'İDDİANAMENİN İADE EDİLMESİ GEREKİYORDU'
Gürler ailesinin Avukatı Vedat Alabay, "Avukat arkadaşlarımızla birlikte iddianame incelediğimizde çok sayıda yasaya aykırılık tespit ettik. Bu haliyle mahkeme tarafından iade edilmesini beklediğimiz iddianamenin kabul edilmesi kanaatimizce hukuksuzluk doğurmuştur. İddianamede yer alan olası kast, yasal savunma şartlarının veya haksız tahrik hükümlerinin neden uygulanması gerektiği, bunlara ilişkin delillerin neler olduğu denetime açık şekilde savcılık makamınca yazılmamıştır. Yine sanığın yanında bulunan diğer polis memurunun, ki bizim iddiamıza göre bu kişi de sanık durumundadır. Bu kişi takipsizlik sonucu tanık durumuna geçmiştir. Bu kişinin beyanına iddianamede yer verilmiştir. Ancak olayı gören birçok tarafsız görgü tanığının ifadelerine yer verilmemesi dikkat çekmiştir. Bu haliyle keyfiyet taşıyan iddianamenin, mahkeme tarafından iade edilmesi gerekiyordu" dedi.