Kültür ve Turizm Bakanlığı ve Konya Büyükşehir Belediyesinin katkılarıyla hazırlanan sergide, Mevlana, Türk ve İslam Eserleri, Galata Mevlevihanesi, Sakıp Sabancı, Sadberk Hanım ile Resim ve Heykel müzelerinin envanterlerinden seçilen eserler yer aldı.
İstanbul Valisi Davut Gül, açılışta yaptığı konuşmada, Kahramanmaraş merkezli depremler sonrasında Gaziantep'teki çalışmalarına şahitlik ettikleri Konya Büyükşehir Belediyesine ve sergiye katkıda bulunanlara teşekkür etti.
Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay, serginin Türkiye'deki çok önemli müzelerin koleksiyonlarından eserlerin yer aldığı özel bir çalışma olduğunu belirterek, "Hazreti Mevlana'ya, Konya'ya yakışır bir iş oldu, inşallah bu vesileyle ziyaretçilerimiz onun öğretisini anlama imkanına kavuşacaklar." dedi.
Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Altay konuşmaların ardından açılışa katılan İstanbul Valisi Gül, AK Parti Konya Milletvekili Ziya Altunyaldız, İstanbul İl Kültür ve Turizm Müdürü Coşkun Yılmaz ve Mevlana'nın 22. kuşaktan torunu Esin Çelebi Bayru'ya sergiye özel hazırlanan posta pulu ve tablosu hediye etti.
Katılımcılar daha sonra TİEM Müdürü Ekrem Aytar eşliğinde sergiyi gezerek izlenime sunulan 85 eser hakkında bilgi aldı.
Sergi kapsamında TİEM'in üst katındaki Divanhane bölümünde gerçekleştirilen ve Kur'an-ı Kerim tilavetiyle başlayan "Dinle Neyden... Hz. Mevlana" başlıklı paneli İstanbul İl Kültür ve Turizm Müdürü Yılmaz yönetti.
Sultanahmet Meydanı'ndaki TİEM'in, adını Kanuni Sultan Süleyman'ın damadı ve ikinci veziri Pargalı İbrahim Paşa'dan alan İbrahim Paşa Sarayı'nda faaliyet gösterdiğine değinen Yılmaz, "Burası bugün aslında 1500 yıllık İslam tarihinin ve milyonlarca kilometrekareye yayılmış İslam tarihinin siyasi, kültürel ve gönül coğrafyasının farklı obje ve eserlerle müze bağlamında temsil edildiği bir mekan." ifadesini kullandı.
Prof. Dr. Uğur Derman, "Sanatımızda Mevlana'nın ve Mevleviliğin yeri çok büyük, öyle ki mevlevihanelerin bir kısmına ilim ve sanat akademisi desek caiz olur." dedi.
Hüsnühat sanatının da bunlar arasında yer aldığına işaret eden Derman, "Bütün erbabı tarik arasında hatla uğraşanlar, illa ki Mevlevi olması şart değildir, Nakşisi de olur Rufaisi de olur, hangi tarike intisap etmiş olursa olsun, o yolla ilgili bir eser ortaya koymuşlardır." değerlendirmesini yaptı.
Prof. Dr. Mahmud Erol Kılıç, gençlerin Mevlana'nın öğretileriyle buluşması gerektiğine dikkati çekerek, "Her şeyden evvel bazıları bunu kabul etmekte hala zorlanıyor olsa da Hazreti Mevlana bir İslam alimidir. İslam dini sadece hukuksal yaptırımlardan meydana gelen bir kanunname değildir. İslam dininin içerisinde, maneviyatı, ruhaniyeti, tabiri caizse felsefesi ve tabii ki buna bağlı olarak fıkhi ve hukuki görüşleri de ama bu maneviyata bağlı olarak ikincil derecede gelmektedir." diye konuştu.
Hz. Mevlana'nın sözlerinin şiir olarak da söylenebildiğini ve çoğu zaman şiiri tercih ettiğini kaydeden Kılıç, "Onun şiirlerle söylemek istediği de aslında sadece şiir yazmak için yazılan şeyler değildir. Şiir onda bir araçtır, onun gayesi, onun derdi vardır. Zaten çok iyi biliriz ki dert söyletir. Derdi olmayan şiirle inşad edemez, eline bağlama da alamaz. O açıdan her şeyden evvel bir dert sahibi olmak lazım. O derdi de teke indirdiğiniz zaman diğer bütün dertler flu hale gelir." görüşünü paylaştı.
Prof. Dr. Safi Arpaguş, Hazreti Mevlana'yı büyük bir okyanusa benzeterek, şunları aktardı:
"Mesnevi'de okyanusu testiye doldurmaktan, okyanusun testiye sığmayacağından bahseder. Vakit de ilerlemişken okyanusu testiye sığdırmaya çalışmayacağız şüphesiz ama o okyanustan testimizi doldurmadan da bırakmayalım diye düşünüyorum."
"Sufinin Yolu", "Harflerin Estetiği/Sırlı Harfler", "Derviş Kültürü", "Dervişin Zarafeti", "Mistik Yansımalar", "Mevlevilik", "Mesnevi" ve "Divan-ı Kebir" gibi bölümlerden oluşan sergi, 1 Mart'a kadar görülebilecek.