Evinin bir odasını atölye olarak kullanan 73 yaşında Hasan Hüseyin Çırak, ilk günkü heyecanıyla model uçak yapmaya devam ediyor.
Fakir bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen Çırak, maddi yetersizliklerden dolayı çocukluğunda almaya heveslendiği her şeyi kendisi yapmaya çalıştı. El becerisinin iyi olduğunu fark eden Çırak, elektronik ve mekaniğe merak saldı.
Ortaokul yıllarında gökyüzünde Türk Hava Kurumunun lastik motorlu uçaklarını gören Çırak, evdeki imkanlarıyla kendince ilk model uçağını yaptı.
"Derslerini aksatacaksın" diyerek kızan babasından gizli evin bodrumunda uçaklarını yapan Çırak, babasının uçaklarını kırmasıyla bir süre tutkusundan uzak kaldı.
Askerliğini yaptığı İzmir'de, tel kontrollü bir model uçak gören Çırak'ın ilgisi tekrar canlandı.
Elektronik mühendisi olmak isteyen ancak puanının yetmemesi ve ailesinin ısrarı üzerine ziraat mühendisi olan Hasan Hüseyin Çırak, AA muhabirine, kitap, dergi ve makalelerle kendisini elektronik ve mekanikte geliştirdiğini, edindiği mühendislik bilgileriyle model uçaklarını yaptığını söyledi.
"Bende uçağı sevme hastalığı var"
Uçaklarından ayrı kalamadığını, ayrıldığında ise özlem duyduğunu ifade eden Çırak, "Bu benim için bir hastalık. Köyden Konya'ya gelince hemen uçaklarıma bir bakarım. Yani bu bizde bir tutku oldu." dedi.
Çırak, yakıt motorlu ve kumandalı uçağa sahip olma tutkusunun iş sahibi olduktan sonra kendisini yurt dışına kadar sürüklediğine dikkati çekerek, şöyle konuştu: "Para kazanmaya başladığımız ilk zamanlar yurt dışına otobüsle bir turistik seyahat düzenliyorlardı. 'Yurt dışına gidip oradan uçağı alıp geleceğim' diye kafama koydum. O dönem yurt dışına gitmek de kolay değil. Para biriktirdim, bir yıl sonra sıra bana geldi. Neticede 1984 yılında Almanya'dan ilk yakıt motorlu uçağımızı getirdik. Sonra bu uçağı inceleyerek tüm yakıt motorlu uçaklarımı kendim yaptım."
Çırak, 1987'de ise ilaçlama motoru kullanarak kanat açıklığı 2,5 metre, alüminyum iskeletli bir model uçak yaptığını aktardı. Uçaklarının her birini çok sevdiğine değinen Çırak, "On yedi uçağım var. Her uçağın bende bir macerası var. Hepsinin bir planı var. Bunlar normal kafadan yapılan şeyler değil. Belirli bir plana göre yapılır." diye konuştu.
Yaşlanmasına rağmen tutkusunun ve heyecanının ilk günkü gibi devam ettiğini vurgulayan Çırak, şöyle devam etti: "Bana 'Şöyle bir uçak modeli var, şöyle bir özelliği var' deseler ya da bir yerde görsem, 'Acaba ben de yapsam mı' diye hemen düşünmeye başlarım. Bende uçağı sevme hastalığı var. Bizim çocuklara kalsa 'Bunları sat gitsin' diyorlar. Ben de 'Köyde bir müze yapayım orada hatıra olarak kalsın' diye düşünüyorum. Atölyemi köyde büyük salon gibi bir yer oraya yapıp taşımak istiyorum. Bunlar evlatlarım gibi olduğu için hiçbirini satmaya kıyamam.