Anasayfa Güncel Ekonomi Spor Siyaset 3.Sayfa Eğitim Yaşam Dünya Sağlık Teknoloji Bunları Biliyor musunuz?

3. Avrasya Hukuk Kurultayı ikinci gününde oturumlarla sürüyor

04.11.2022 16:16:00

BUDVA (AA) - Türkiye başta olmak üzere 42 ülkeden hukukçu ve akademisyenlerin katılımıyla üçüncüsü Karadağ'ın Budva kentinde düzenlenen Avrasya Hukuk Kurultayı'nın ikinci gününde deniz kaynaklarının işletimi ve deniz alanlarının sınırlandırılmasına yönelik uyuşmazlıklar ele alındı.


Türkiye Hukuk Platformu ve Ankara Üniversitesi Deniz Hukuku Ulusal Araştırma Merkezi (DEHUKAM) tarafından Adalet Bakanlığı, İbn Haldun Üniversitesi (İHÜ), Uluslararası Hukukçular Birliği (UHUB) ve Anayasa Hukukçuları Derneği iş birliğiyle organize edilen kurultayın ikinci günü oturumlarla devam ediyor.


"Deniz kaynaklarının işletimi" başlıklı dördüncü oturumda panelist olarak yer alan DEHUKAM araştırmacısı ve deniz hukuku alanında doktora çalışması yapan Seyhan Gül Yılmaz, "Açık deniz rejimi altında yenilenebilir enerji kaynaklarının işletimi" konulu sunumunda, kaynakların kullanımı için denizel yenilenebilir enerji tesislerinin yapılandırılması gerektiğini kaydetti.


Kaynaklara ilişkin açık deniz rejiminin daha çok uluslararası teamül hukukuna göre yürütüldüğünü aktaran Yılmaz, doğrudan denizel enerji kaynaklarının kurulabileceğini ancak BM Deniz Hukuku Sözleşmesi'nde (UNCLOS) buna ilişkin doğrudan bir ifadeye yer verilmediğini belirtti.


DEHUKAM araştırmacısı ve doktora öğrencisi Berilşah Kocabıyık, "Sahadaki mineral kaynaklarının işletimi" başlıklı konuşmasında, derin deniz yatağıyla ilgili bilgi vererek, mineral kaynakların aranması, işletimi ve kullanım aşamasına nasıl geçildiğini ve bu alanda yaşanan zorlukları anlattı.


Mineral kaynakların işletme sözleşmesiyle ilgili usule ilişkin bilgilendirme yapan Kocabıyık, kaynakların kullanımında her ülkeye adil ve hakkaniyetli paylaşım yapılması, insan ve çevre faktörlerinin dikkate alınması gerektiğinin altını çizdi.


DEHUKAM araştırmacısı Mariam Mgeladze, "Ulusal yetki alanlarının ötesindeki deniz genetik kaynaklarının işletimi" konulu konuşmasında, kaynakların işletimine ilişkin devreye giren fikri mülkiyet hukuku ve telif haklarıyla ilgili bilgi vererek, insanlığın ortak mirası olan deniz genetik kaynaklarının korunması için herkesin oynayacağı bir rol olduğunu söyledi.


Hamburg Üniversitesinden Dr. Ekaterina Antsygina, "200 deniz mili ötesindeki kıta sahanlığında sedanter türlerin korunmasındaki zorluklar" başlıklı bir sunum yaptı.


- "Deniz sınırlandırması anlaşmazlıkları kapalı ya da yarı kapalı denizlerde ortaya çıkıyor"


Kurultayın beşinci oturumunda, "Deniz alanlarının sınırlandırılmasına yönelik uyuşmazlıklar" konusu ele alındı.


DEHUKAM Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Hakan Karan, "Devletlerin Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi'nin 74 (3) ve 83 (3). maddelerinde ifade edilen uluslararası hukuk kapsamındaki yükümlülükleri" konulu sunum yaptı.


Karan, devletlerin sözleşme kapsamında belli yükümlülüklerini yaparken tek taraflı bazı hareketlerde bulunduklarını, sözleşmeye bakıldığında her iki tarafın da iyi niyet bağlamında eşitlikçi çözümler bulması eğer bunu bulamazlarsa mahkemeye başvurması ve karar aldırması gerektiğini anlattı.


Aynı zamanda Nihai Sınırlandırma Anlaşması'nın yerine getirilmesini önleyecek eylemlerden kaçınılması ve nihai anlaşmaya varana kadar ara anlaşmaların yapılmasının önerildiğini aktaran Karan, deniz alanlarında eğer sınır ihtilafları varsa ve bu da egemenlik bölgesini 1982 tarihli sözleşmenin uygulanması nedeniyle zorluyorsa bazı uyuşmazlıkların çıkabildiğini ifade etti.


Prof. Dr. Karan, 20'nci yüzyılın ikinci yarısında toplam 400 deniz sınırlandırma ihtilafı olduğunu, bunların içinde Ege Denizi ve Doğu Akdeniz'in de bulunduğunu bildirdi.


Deniz sınırlandırması anlaşmazlıklarının genelde birbirine bitişik sahili olan ülkelerde denizin kıyı devlete düşen tarafının az olması ve yetki alanlarının birbirinin üzerine binebiliyor olması, coğrafi koşullar, adaların varlığı nedeniyle oluştuğunu belirten Karan, bunun da genelde kapalı ya da yarı kapalı denizlerde ortaya çıktığını, Ege Denizi ve Akdeniz'in de buna dahil olduğunu söyledi.


- "Anlaşmazlıklar çözümlenmezse her türlü faaliyet zora giriyor"


Emekli tümamiral Dr. Ali Deniz Kutluk, "Karasuları ile münhasır ekonomik bölge ve kıta sahanlığı sınırlandırmasında tercih olunan metot farkı: Eşitlik ve hakkaniyet" konulu konuşmasında, deniz bölgelerindeki anlaşmazlıkların çok uzun süreli bazı uyuşmazlıklara neden olduğunu, eğer bu sınırların çözümlenmesi mümkün olmazsa her türlü faaliyet ve balıkçılığın da zora girebildiğini belirterek, Doğu Akdeniz'de şu an bunu gördüklerini dile getirdi.


Bu durumun bazı uyuşmazlıklara da neden olduğuna, 180 denizel sınırdaki sorunların sürdüğünü aktaran Kutluk, "denizel mekanların ne şekilde sınırlandırılacağı", "bunun su kolonuyla mı yoksa kara sularıyla mı olacağı" ve "kıta sahanlığının nasıl belirleneceği" konularının süregelen sorunlar olduğunu hatırlattı.


BM şartının 33. maddesinde, barışçıl çözümlerin taraflarca kendi seçimleriyle çözümlenebileceğinin, devletlerin ikili müzakereler sonucunda bir ara yol bulabileceğinin yer aldığını aktaran Kutluk, müzakereler başarılı olmazsa tarafların konuyu çözmek için Uluslararası Deniz Hukuku Mahkemesi, Uluslararası Adalet Divanı ya da Daimi Tahkim Mahkemesi'ne başvurabileceklerini söyledi.


Avustralya Wollongong Üniversitesi'nde akademisyen olarak görev yapan Dr. Leonardo Bernard, "Doğal ya da yapay adalara deniz alanı bahşedilmesi ve adaların deniz alanlarının sınırlandırılmasındaki etkisi" başlıklı sunumunda, denizde sınır tartışmalarında adalar meselesinin belirleyici olduğunu anlattı.


Pek çok sınırlandırma ihtilafında adaların masaya gelen bir konu olduğunu dile getiren Bernard, denize kıyısı olan devletler için adaların önemini vurguladı.


"İhtilaflı deniz alanları" konusunun tartışılacağı 6'ıncı oturumun ardından kapanış programına geçilecek.


Kurultay, yarın gerçekleştirilecek sosyal programın ardından sona erecek.


DİĞER HABERLER