Olay, 21 Ağustos'ta öğleden sonra Bağlar ilçesi kırsal Tavşantepe Mahallesi'nde meydana geldi. Kur'an kursuna giden Narin Güran, çıkışta evlerine dönmeyince ailesi kendi imkanlarıyla arama yaptı. Köylülerle yapılan aramadan da sonuç alınamayınca Narin'in babası Arif Güran, aynı gün saat 20.00 sıralarında jandarma karakoluna giderek kızının kayıp olduğu ihbarında bulundu. İhbarla bölgeye Bağlar İlçe Jandarma Komutanlığı, Bağlar Asayiş Komando Bölük Komutanlığı, Jandarma Özel Harekat timleri, Jandarma Suç Araştırma Timleri (JASAT), İstihbarat Şube Müdürlüğü, Köpek İz Takip Timi ve Su Altı Arama Kurtarma Timi'nin yanı sıra sağlık, AFAD, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Su Altı Arama ekipleri ile ilçe belediyelerden de arama kurtarma ekipleri sevk edildi.
Ayrıca Narin'in kaybolmadan önceki son görüntüleri de ortaya çıktı. Okulun 21 Ağustos'ta saat 15.15'teki görüntülerinde, Narin'in 4 arkadaşıyla yürüdüğü ve ardından ayrılarak tepe yolunu kullanıp, evine doğru gittiği yer aldı.
Arama çalışmalarında 22 Ağustos’ta evlerine 3 kilometre mesafede, 28 Ağustos'ta ise 2 kilometre mesafede iki farklı çocuk terliği bulundu. Ancak her iki terliğin de ailesinin beyanıyla Narin Güran'a ait olmadığı belirlendi. Soruşturma kapsamında Narin Güran'ın ağabeyi E.G. (18), kolundaki ısırık izleri nedeniyle gözaltına alındı. İstanbul Adli Tıp Kurumu'ndaki incelemede, ısırık izlerinin Narin'e ait olup olmadığı tespit edilemeyince E.G. serbest bırakıldı. Soruşturma sürerken, bu kez Narin'in amcası, aynı zamanda kırsal Tavşantepe Mahallesi'nin muhtarı S.G. gözaltına alındı.
Narin Güran'ın babası Arif Güran, kızı ile ilgili şu ana kadar ellerinde herhangi bir bilgi olmadığını belirterek, "Herhangi bir şey söyleyemeyiz. Bugün valilik dese anne, baba, amca, dayı gözaltına alınmış; oğrudur. Baba burada, anne evde. İfadeye herkes gidiyor, ben bile gitmişim. Eşim gitmiş, oğlum gitmiş. Bizim köylülerimiz gitmiş. Bu yalan haberlerle artık yemin ederim, kızımızın acısını yaşayamıyoruz. Bizi eziyorlar. Bu sosyal medyada olan bu küfürler ayıptır. Kızımızı istiyoruz, başka bir şey istemiyoruz. Kameraya, ona, şuna buna meraklı insanlar değiliz. Valiliğin, İçişleri Bakanlığı'nın yapacağı açıklamaya yalan diyebilir miyim? Ben kimim, bu devletten büyük müyüm? Şu an hepimiz devletin söyleyeceği kelimeye bakıyoruz. Başka bir şey yok. Sonunda devlet bize bir şey diyecek. Hak yerini bulsun. Allah bırakmasın. Bize bu acıyı yaşattılar. Şu an hiçbir şey yok, olsa sizinle paylaşırım. Komutanlarımın ağzına bakıyorum. 'Şu an süreç devam ediyor. Sabredeceksin' diyorlar. Ben de namazımı kılıp, Allah'ıma şükrediyorum, sabrediyorum" dedi.