TBMM (AA) - AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, "Türkiye, yatırım, üretim, istihdam, ihracat ve büyüme eksenli bu politikadan asla vazgeçmeyecektir, bunun için de bütün kaynaklarımızı seferber ederek yolumuza devam edeceğiz." dedi.
2022 yılı bütçe görüşmelerinin son gününde AK Parti Grubu adına söz alan Kurtulmuş, "Sayın Cumhurbaşkanımızın açıkladığı asgari ücret Türkiye'de bütün kesimleri fevkalade memnun etmiştir. 4 bin 253 liralık asgari ücret, hiç olmazsa vatandaşlarımızın bir kısmının alım gücünün artırılması bakımından önemli bir destektir." diye konuştu.
Asgari ücretin, üzerindeki vergi yüklerinden arındırılması, bu enflasyonist baskı dolayısıyla bozulan ortamın da pozitif anlamda gelişmesine katkı sağlayacağını dile getiren Kurtulmuş, "Yeni yılla birlikte, geçen sene yapılan toplu görüşmeler sırasında elde ettikleri haklarla, memur kesiminin de bu yeni durumdan ortaya çıkan farklarının da hakkaniyetli bir şekilde verileceğini biliyoruz, ümit ediyoruz. Böylece çok geniş bir memur kitlesinin de yılbaşından itibaren daha rahat bir noktaya geleceğini tasavvur ediyoruz." ifadelerini kullandı.
Kurtulmuş, yeniden güçlü, büyük Türkiye istikametindeki Türkiye'nin yürüyüşünün kilometre taşlarından birkaç tanesini paylaşmak istediğini dile getirerek, "Türkiye'nin geleneksel olarak Osmanlı'nın son dönemlerinden bu yana en temel problemlerinden bir tanesi, maalesef, tasarruf açığıdır. Milletimizin yeterli tasarrufu olmadığı için yatırımları yapabilmek için kaynakları bulmakta zorlandığımızı bu salondaki herkes biliyor." dedi.
Bu durumun iki çözümü olduğuna dikkati çeken Kurtulmuş, "Ya yüksek faizle sizde olmayan parayı içeriye alarak, bunun karşılığında üretimsizliği göze alarak, bir bedel ödeyerek yüksek faiz-düşük kurla yolunuza devam edersiniz ya da Türkiye'nin kendi kaynaklarıyla üretim gücünü artıracak bir kararlılık içinde yolunuzu çizmeye başlarsınız." diye konuştu.
Kurtulmuş, 2013 yılının mayıs ayından itibaren Türkiye'nin bu istikamette geliştiğini belirterek, şöyle devam etti:
"Türkiye, yatırım, üretim, istihdam, ihracat ve büyüme eksenli bu politikadan asla vazgeçmeyecektir, bunun için de bütün kaynaklarımızı seferber ederek yolumuza devam edeceğiz. Ancak, bunu yaparken, kimilerinin söylemeye çalıştığı gibi, asla serbest pazar ekonomisinin kurallarından vazgeçmeyeceğiz. Türkiye sosyal politika donanımlı, gerçekten etik kurallarla çevrilmiş bir serbest pazar ekonomisi istikametinde yürüyüşünü sürdürecektir. Geçtiğimiz birkaç gün evvel, maalesef, kimilerinin haddini aşan bir şekilde kıyıda köşede 'ekonomik OHAL'den bahsetmiş olması Türkiye'de ve Türkiye'yi dışarıdan takip eden çevrelerde önemli birtakım endişeleri ortaya çıkardı. Bir kez daha çok net bir şekilde söylüyoruz; Ekonomik OHAL gibi bir laf haddi aşan bir sözdür, kimsenin aklından geçmesin, Türkiye serbest pazar ekonomisi şartları içerisinde hareket ediyor. Ama şunu gördük; Bir laf ortaya atıldı, özellikle sosyal medyada kimler kimler arkasından takıldı gitti."
- "Ekonomiyle demokrasi yan yana yürümek zorundadır"
Birey-piyasa-devlet dengesini korumakta olağanüstü titiz olduklarını vurgulayan Kurtulmuş, "Bazıları ekonomik kalkınmayla demokrasiyi birbirinin karşıtı gibi ortaya koyar. Türkiye'nin ekonomi tarihinin içinde ve bugün AK Parti hükümetlerinin geldiği noktada ekonomiyle demokrasi yan yana yürümek zorundadır." dedi.
Ekonomik gelişmeyi temin etmek için demokrasiden birtakım kısıtlamalara gidilmesinin asla düşünülemeyeceğini söyleyen Kurtulmuş, "Bunun için biz hem demokratik standartları yükseltmek hem de ekonomik olarak kalkınmayı sağlamak zorundayız; bu da bizim ikinci temel çizgilerimizden biridir." ifadelerini kullandı.
Toplumun adil ve dengeli kalkınması için kendi programlarını dayatan iç ve dış vesayet odaklarının hiçbirisinin tezlerine aldırış etmeden, hiçbirisinin Türkiye'ye tavsiyelerine asla uymadan yollarına devam edeceğini kaydeden Kurtulmuş, "Bunun için başta IMF olmak üzere, ekonomik gibi görünen ama siyasi vesayet düzenekleri kuran uluslararası kurumların ne söylediklerine asla itibar etmeyeceğiz." dedi.
- "Hepimizin ortak paydası Türkiye'dir, hepimizin vatanı Türkiye'dir"
Sürdürülebilir bir kalkınma için Türkiye'de yüksek teknolojili ve katma değeri yüksek alanlardaki üretime önem vereceklerini dile getiren Kurtulmuş, yüksek teknolojileri özellikle son yıllarda çok iyi kullanan bir ülke olarak gelişmiş ülkelerle aradaki teknoloji açığını kapattıklarını belirtti.
Güçlü savunma sanayilerine sahip olmanın, dışa bağımlılıktan kurtulmak için içeride de buna uygun milli strateji ve politikaların izlenmesi için en büyük etkenlerden biri olduğunu ifade eden Kurtulmuş, milli savunma sanayinde millilik oranının 2023'te yüzde 75-80 arasındaki bir aralıkta olacağını bildirdi.
Demokraside sözün de kararın da tek sahibinin millet olduğunun altını çizen Kurtulmuş, "Millet; iktidara AK Parti Hükümetini, Sayın Cumhurbaşkanımızı helal oylarıyla iktidara getirmiş ve iktidar da millete karşı sorumluluğunu yerine getirerek hizmetlerini sürdürüyor. Dolayısıyla, sandığın, zamanında halkın önüne geleceğini ve halkın kendi üzerine düşen sorumluluğu yapacağından en ufak bir kuşkumuz yoktur." ifadelerini kullandı.
Toplumsal dayanışma ruhunun önemine işaret eden Kurtulmuş, "Sizin baktığınız yerden görülen, bizim baktığımız yerden başka görünüyor. Bu anlamda, dayanışmayı ortadan kaldıracak, hele hele husumet ve sokakları karıştırma anlamına gelecek sözlerden herkesin imtina etmesi lazım. Çünkü hepimizin partisi başka olsa da hepimizin ortak paydası Türkiye'dir, hepimizin vatanı Türkiye'dir." dedi.
- "Yeni yeni 28 Şubat'ın eğitim üzerindeki kara örtüsünü kaldırabiliyoruz"
Eğitimin bir milletin en önemli yatırımı olduğunu vurgulayan Kurtulmuş, eğitime ayrılan payın yaklaşık 20 kat arttığına işaret etti.
28 Şubat'ın zulüm dönemlerinde Türkiye'nin yaşadığı zorluklardan birisinin de meslek okulları meselesi olduğunu hatırlatan Kurtulmuş, "Yeni yeni 28 Şubat'ın eğitim üzerindeki kara örtüsünü kaldırabiliyoruz. Bunun için AK Parti hükümetlerinin yapmış olduğu bu önemli hizmetin tarihi bir hizmet olduğunun, bunun ne anlama geldiğinin de 5-6 sene sonra çok daha iyi anlaşılacağının hepimiz farkındayız." değerlendirmesinde bulundu.
Üniversitelerin sayılarının artırılması bir başarı olduğunu vurgulayan Kurtulmuş, "Şimdi üniversitelerimizin önünde hem Türkiye içinde rekabetçi bir ortamı hazırlamak hem de küresel üniversitelerle rekabet edebilecek bir zemini oluşturmak için kalite esaslı bir reformun yapılmasının artık zamanı gelmiştir." dedi.
- "Türkiye'siz hiçbir barış masası kurulamaz"
"Malazgirt'ten beri şöyle rahat bir tek günümüz olmadı" diyen Kurtulmuş, "Bugünlerde de birtakım zorluklarla karşılaştığımızı biliyoruz ama bu vatanı nasıl ecdat bize vatan olarak bıraktıysa biz de çok daha güçlü bir şekilde, bu bölgedeki gelişmeleri çok iyi dikkatle izleyerek, tedbirlerimizi alarak yolumuza devam ediyoruz." ifadesini kullandı.
Bu çatışma ortamında bir taraftan otorite boşluğundan istifade eden terör grupları, diğer taraftan emperyal güçlerin oluşturduğu politikalara Türkiye'nin asla taviz vermediğinin altını çizen Kurtulmuş, "Bu coğrafyadaki bütün ülkelerin umudu ve bu bölgenin dengesi olan ülke Türkiye'dir." dedi.
"Artık bütün dünya, ilgili tarafların hepsi biliyor ki; Türkiye'siz hiçbir barış masası kurulamaz. Türkiye'nin olmadığı hiçbir çözüm bu bölgede geçerli olmaz." ifadelerini kullanan Kurtulmuş, ortak çıkarları gözeten etkin bir dış politikayı sürdürmeye kararlı olduklarını söyledi.
Türkiye'nin dostlarının sayısını artıracağını bildiren Kurtulmuş, halklarıyla dost olunan milletlerle dostluğu artırmak için yeni fedakarlıklar, perspektifler ortaya koyduklarını anlattı.
Türkiye'nin bütün gerilimlerde diplomasiyi öncelediğinin altını çizen Kurtulmuş, şunları kaydetti:
"Biz, sorunların karşılıklı rıza ile çözülebileceğine inanıyoruz. Ancak milli çıkarlarımızın korunması için de hiçbir gerilimi göze almaktan asla kaçınmadık, kaçınmayız. Eğer öyle olmasaydı; Akdeniz'de, Karadeniz'de petrol arayamazdık, Ayasofya'yı ibadete açamazdık. Gerilimleri göze almasaydık Kıbrısımızda Maraş bölgesini açamazdık. ABD ve AB'ye karşı, milli çıkarlarımıza aykırı durdukları her yerde onlara karşı derdimizi anlattık ve şunu da çok açık bir şekilde söylüyorum: Biz, müttefiklik ilişkisi olduğumuz ülkelerle, ismini koyarak söyleyeyim, Amerika'yla ve AB'yle asla ve asla onların istediği uysal ve pasif bir müttefik olmadık, tezlerimizi çeliştiği yerde ortaya koyduk."
Dünyada yeni bir küresel mimariye hem ekonomi alanında hem siyaset alanında ihtiyaç olduğunu kaydeden Kurtulmuş, "'Dünya 5'ten büyüktür' dememiz sadece bir temenni değil, bu anlamda Türkiye'nin yeni küresel sistem kurma konusundaki dikkatinin, gayretinin ve kararlılığının bir sonucudur. Bu çerçevede, ana işaret taşlarını ifade etmeye çalıştığım Türkiye'nin bu yürüyüşü Allah'ın izniyle sekteye uğramayacaktır. Bu konuda her türlü müspet eleştiriyi canla başla dinlediğimizin ama Türkiye'nin ayağına çelme takma anlamındaki her söze karşı da etkin bir şekilde mücadele edeceğimizin bilinmesini istiyoruz." ifadelerini kullandı.
"Türkiye'nin yönü neresidir?" sorusunun bayat bir soru olduğunu dile getiren Kurtulmuş, şöyle devam etti:
"Bu soru, Tanzimat ve Meşrutiyet'ten beri söylenmiş ve ne yazık ki birtakım elitler tarafından yanlış cevaplanmış bir sorudur. 'Türkiye'nin yönü Batı'dır' demek bu aziz milleti anlamamaktır, 'Türkiye'nin yönü Doğu'dur' demek de bu milleti anlamamaktır. Türkiye'nin istikameti ne doğudur ne batıdır, Türkiye'nin istikameti kendi kökleri üzerinde yükselmek ve güçlü, büyük Türkiye'yi kurmaktır. Başka yolumuz yoktur; başkasına benzeyenin, başkasının artık fikirlerinden başka alıp toparlayacağı bir fikir yoktur. Tarih boyunca hiçbir millet başkasının gövdesi üzerinde yükselmez. Bu millet de başkasının gövdesi üzerinde yükselmez, bu millet de Allah'ın izniyle kendi kökleri üzerinden yeniden güçlü, büyük Türkiye'yi inşa edecek, kuracak bir iradeye, kararlılığa sahiptir."
- "Hiçbir medeniyetin taklitçisi olarak, hiçbir bölgenin taklitçisi olarak kalkınamayız"
Görüşmelerde söz alan CHP İstanbul Milletvekili Akif Hamzaçebi, Türkiye'nin tarihsel olarak yönünün Batı'ya dönük olduğunu, Türkiye'nin önüne Çin modelinin konulmasını eleştirdiğini kaydederek, "Şunu anladım; AK Parti Grubunun Avrupa Birliğine tam üyelik gibi bir derdi yok. Bunu itiraf ettiğiniz için teşekkür ediyorum." dedi.
Cumhuriyetin bir modernleşme projesi olduğunu kaydeden Hamzaçebi, "Batı'nın fen bilimlerini, bilimini, teknolojisini almaya niye karşı çıkıyorsunuz?" diye sordu.
Hamzaçebi, 1856 Paris Anlaşmasını okumalarını tavsiye ederek, Osmanlığı İmparatorluğu'nun dahi Avrupa Devletler Topluluğunun bir üyesi olduğunu kabul ettiğini söyledi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "İnsanımıza 200 yıldır bir istikamet dayatılıyor" dediğini anlatan Hamzaçebi, "Yenileşme hareketleri o zaman başlar. Siz, onun öncesindeki geri kaldığımız dönemi hedefliyorsunuz, yenilikçi padişahlara bile tahammülünüz yok." diye konuştu.
AK Parti Genel Başkanvekili Kurtulmuş ise bir şahsı kastederek söylemediğini belirterek, "Biz, hiçbir medeniyetin taklitçisi olarak, hiçbir bölgenin taklitçisi olarak kalkınamayız, ileriye gidemeyiz. Söylediğimiz şey bundan ibarettir. Eğer illa bir şeyler okunacaksa Şerif Mardin'in, Cemil Meriç'in Türkiye'nin çarpık modernleşmesiyle ilgili söyledikleri şeyleri hep beraber okumamız gerekir. Ayrıca rahmetli Mehmet Akif Ersoy'un 'Alınız ilmini Garb'ın, alınız sanatını, veriniz mesainize hem de son süratini' görüşünü de hep beraber ilke edindik. İlim, hikmet nerede varsa onu gider alırız." karşılığını verdi.