İSTANBUL (AA) - Keele Üniversitesinden Dr. Amani Hassani, 2020 Avrupa İslamofobi Raporu'nun sadece İslamofobik eylemlerin raporlandığı bir çalışma olmadığını belirterek, "Bu rapor, hızla yükselen ırkçılığa karşı bir seferberlik olduğu gibi ırkçılığa ve yabancı düşmanlığına karşı örgütlenme ve bir kampanya başlatma niteliği ve amacını da taşıyor." dedi.
"İslamofobi ve Avrupa'da İnsan Haklarına Saldırı" başlıklı 2020 Avrupa İslamofobi Raporu'nun sunumu çevrim içi yapıldı. Etkinliğin moderatörlüğünü Türk-Alman Üniversitesinden Doç. Dr. Enes Bayraklı üstlendi.
Raporun yazarları arasında bulunan Georgetown Üniversitesinden Prof. Dr. Farid Hafez, Keele Üniversitesinden Dr. Amani Hassani ve İstanbul 29 Mayıs Üniversitesinden Amina Smits, etkinliğe konuşmacı olarak katıldı.
Hassani, Danimarka'da İslamofobik eylemlerin her geçen gün artarak devam ettiğini, Fransa, Avusturya ve diğer Avrupa ülkelerindeki gibi politikacıların Müslüman karşıtlığını kullanışlı bir malzemeye çevirdiğini söyledi.
İslamofobik eylem ve söylemlerin 2020'de daha da artığına işaret eden Hassani, "Danimarkalı politikacıların, Müslümanların kamusal alandaki varlık alanlarına sınırlamalar getirmeyi ciddi ciddi konuştuklarını biliyoruz. Bu rapor, Danimarka'da Müslüman vatandaşların sivil özgürlüklerinin yavaş yavaş nasıl sınırlandırıldığına dair bize çok net bilgiler veriyor. Gerçekten Müslümanlara yönelik ayırımcılığın 2020'de doruk noktalara taşındığını görebiliyoruz." ifadesini kullandı.
Hassani, Danimarka Parlamentosunda Müslümanlara yönelik çıkarılan yasaların son derece endişe verici boyutları olduğunu vurgulayarak, Danimarka'nın demokrasiyi koruma amacıyla çıkardığı ve "uyum yasası" olarak nitelendirdiği yasanının tamamen bölücü bir nitelik taşıdığını ifade etti.
Danimarka Parlamentosunun çoğunluğunun İslamofibik yasalar ve uygulamalar konusunda hemfikir olduğunun altını çizen Hassani, şöyle devam etti:
"Danimarkalı politikacılar, ülkede yaşayan Müslümanları Danimarka demokrasisi için birer tehlike olarak görüyor. Dolayısıyla burada yaşayan Müslümanların çoğunu 'aşırı İslamcı' tanımlaması içine koyuyor ve ülkenin politikalarıyla uyumlu hale getirmeye çalışıyor. Bunun için yasalarla düzenlemeler getirmeye çalışıyor. Bunu yaparak aşırı İslamcılık ve onun bağlantılarından kurtulmaya çalıştığını ifade ediyor.
Maalesef parlamentonun çoğunun görüşü de bu yönde. Bu, çok endişe verici bir durum hem demokrasi hem de Müslümanlar adına. 'Aşırı İslamcı' tanımının içini tam olarak açıklamıyorlar. İslamcı güçlerin ne anlama geldiğini ve içeriğini tanımlamadan kamusal alanda Müslümanları dışlamaya ve Müslüman karşıtı söylemlerin artmasına yol açıyorlar. Bu aynı zamanda bir Müslümanı, siyasi bir söylemi eleştirmesi durumunda hedef haline getirebilir."
Hassani, Fransa'daki Müslüman karşıtlığı, toplumsal cinsiyet eleştirisi, sömürgecilik gibi kavramlarla ilgili yorum yapan aydınlara yönelik uygulamaların 2021'de benzer şekilde Danimarka'da yaşanmaya başlandığını, aydınların hedef haline getirildiğini aktardı.
Danimarka'da son bir yıldır birçok İslamofobik örnek yaşandığına değinen Hassani, "Bu yıl, ülkede pek çok örnek yaşandı. Müslümanlara yönelik sürekli hak ihlalleri oluyor. Salgın döneminde genelde azınlıklar, özelde Müslümanlar ciddi hedef alındı ve bu hak ihlallerinin sayısı son derece fazla." diye konuştu.
Hassani, İslamofobi raporunun sadece İslamofobik eylemlerin raporlandığı bir çalışma olmadığını, ırkçılığa karşı bir seferberlik niteliği de taşıdığını vurgulayarak, "Bu rapor, hızla yükselen ırkçılığa karşı bir seferberlik olduğu gibi ırkçılığa ve yabancı düşmanlığına karşı örgütlenme ve bir kampanya başlatma niteliği ve amacını da taşıyor. Bu rapor, İslamofobi, yabancı düşmanlığı ve ırkçılık karşıtı bir kampanya ne kadar daha başarılı yapılabilir konusunda da yol gösteriyor." değerlendirmesinde bulundu.
-"Hedef alınan gruplar arasında Müslüman kadınlar çoğunlukta"
Danimarka'da nefret suçu rakamlarının çok fazla olduğunu ve bu suçların hızla artmaya devam ettiğini belirten Hassani, 2020'de Müslümanlara yönelik nefret suçlarında azalma yaşanmasına rağmen Danimarka'da en çok hedef alınan dini azınlıklar arasında Müslümanların bulunduğunu dile getirdi.
Hassani, ülkede dini azınlıklara yönelik nefret suçlarının yüzde 45'inin Müslümanlara yönelik olduğunu aktararak, şu ifadeleri kullandı:
"Danimarka'da hedef alınan gruplar arasında Müslüman kadınlar çoğunlukta. Nefret suçu kapsamına giren bu eylemler, daha çok kamusal alanda ve toplu taşıma araçlarında yaşanıyor. 2020'de salgın nedeniyle maske takma zorunluluğu olmasına rağmen trende peçesini takan bir genç kadın, sözlü saldırıya uğradı. Polisi aradı. Polis de saldırgana kendisine ırkçılık yapıp yapmadığını sordu. Saldırgan, elbette bu suçlamayı reddetti ancak kanunları gözeterek vatandaşlık görevini yerine getirdiğini ve peçe takmanın yasa dışı olduğu için suç saydığını söyledi. Şimdi bugün bu vakayı kısaca vurgulamak istedim çünkü bu olay salgın başladıktan sonra gerçekleşti."
- Hiçbiri polis kayıtlarına girmiyor
Hassani, Danimarka'da kamusal alanda sözlü ve fiziksel saldırıya maruz kalan çok sayıda Müslüman kadın olmasına rağmen bunların hiçbirinin polis kayıtlarına girmediğini vurguladı.
Danimarka'da yaşayan ailelerle yapılan anketlerin, Müslüman kadınları hedef alan ırkçı saldırıların boyutunu gösterdiğini söyleyen Hassani, bazı Müslüman kadınların iş başvurusunda ayırımcılıkla karşılaşmamak için isimlerini değiştirdiklerini ifade etti.
Hassani, Danimarka'da hükümetin Müslüman okullarını kapatmak istemesine rağmen bunu yapamadığını ama finans noktasında sorun çıkardığını belirterek, şunları kaydetti:
"Görünüşe göre hükümet, bazı okullardan devlet finansmanını tamamen yasaklamak için çalışıyor ancak hükümetin Müslüman okullarını tamamen kapatmasını engelleyen yasalar var. Yasaya göre, kimsenin dini inançları veya etnik kökeni nedeniyle hak ve özgürlükleri ihlal edilemez ancak 2020'de Adalet Bakanlığı, Müslüman okullarından devlet finansmanının yasaklanmasının Danimarka anayasasını ihlal etmeyeceğini dikkat çekici bir şekilde ilan etti.
Danimarka hükümetinin Müslüman inancına dayalı okulları hedef anlamaya çalışırken, bu gelişmeyi akılda tutmak son derece önemli. Bu arada Danimarka devlet okul sisteminde de Müslüman öğrencilerin karşılaştığı ayrımcılık hakkında çok az şey biliniyor."
Avrupa'da aşırı sağ politikacıların, göçmenler ve Müslümanlar üzerinden kampanyalar yürüterek siyaset yaptığını vurgulayan Hassani, Danimarka'nın da benzer politikalarla siyasetini belirgin hale getirdiğini söyledi.
Hassani, kamusal alanlarda Müslümanlara karşı çok büyük kampanyalar düzenlendiğini ifade ederek, "Şimdi birkaç büyük aşırı sağ örgüt olmasına rağmen bizim bilmediğimiz ve kamusal alanda fark edilmeyen çok sayıda oluşum var. Bunlar endişe verici boyutlara ulaşabilir." değerlendirmesinde bulundu.
İslamofobi ile mücadele noktasında seferberliğin bir an önce başlaması gerektiğinin altını çizen Hassani, "Bence iyi yürütülecek seferberlik kampanyaları gelecek yıllar için umutlarımızı güçlendiriyor ve sanırım bunun sözünü de şimdiden vereceğim." dedi.
(Bitti)