Edremit ilçesinde geçtiğimiz yıl 8 Ağustos ayında yolcu otobüsünün devrilmesi sonucu 15 kişinin hayatını kaybettiği, 21 kişinin yaralandığı kaza ile ilgili takipsizlik kararı çıktı.
Zonguldak-İzmir seferini yapmakta olan, Efe Tur Turizm firmasının 41 EF 283 plakalı yolcu otobüsü Balıkesir-Edremit yolu çıkışında takla atması sonucu 2 şoförüyle birlikte toplam 15 kişi hayatını kaybetmiş, 21 yolcu yaralanmıştı. Otobüs kazasının savcılık soruşturması sonucunda Şubat ayı içinde sürpriz bir karar çıktı. Balıkesir Cumhuriyet Savcılığı bu kaza hakkında, 'Kovuşturmaya yer olmadığına' dair karar verdi. Bu karar kazada hayatını kaybeden ve yaralananların yakınları tarafından hayret ve tepkiyle karşılandı.
Kazada hayatını kaybeden tıp fakültesi son sınıf öğrencisi Bilge Toker’in babası Hüseyin Toker, "Yapılan soruşturmada kusur tamamen ölen şoföre yüklenmiş, Jandarma Komutanlığı’nın teknik bilirkişiye hazırlatmış olduğu Bilirkişi Raporunda Efe Tur firması yetkililerinin 'tali kusurlu' olduğu kanaatine varıldığı halde, bu durum savcılıkça göz önüne alınmayarak, şirket yetkilileri hakkında takipsizlik kararı verilmiş" diyerek duyduğu üzüntüyü ifade etti.
Yapılanın eksik ve yetersiz araştırma sonucu verilen bir karar olduğuna dikkat çeken Toker, “Bu karar, vicdanları sızlatan bir karardır. Bizim ocağımız söndü, hayatımız karardı, başka ocakların sönmemesi için adalet arıyoruz. Kazayla ilgili dikkate alınmayan birçok ayrıntı var. Bunları kapsayan itirazımızı yaptık, adaletin tecelli etmesini bekliyoruz” diye konuştu.
Kaza sonrası aracın takograf cihazı üzerinde yapılan incelemede, aracın 21.14 ile 22.37 saatleri arasında 1 saat 23 dakika, 121 kilometre boyunca kimin tarafından kullanıldığı belli olmadığını savunan Hüseyin Toker, “Araç bu süre zarfında kazayı yapan ve kazada hayatını kaybeden şoför Kerem Başol tarafından kullanılmışsa, azami sürüş süresini aşmış olmaktadır. Firma yetkilileri bu konularda çalışan şoförlerini kontrol ve denetimle sorumludur. Cumhuriyet Başsavcılığı’nın aracın 1 saat 23 dakika ve 121 kilometre boyunca kimin tarafından kullanıldığını, takograf cihazının bu süre zarfında neden devreden çıkarıldığını yeterince araştırmadan verdiği takipsizlik kararı yanlış ve hukuka aykırıdır” dedi.
Toker konuyla ilgili açıklamasına şöyle devam etti: “Makine mühendisi bilirkişi tarafından düzenlenen bilirkişi raporunda otobüsün Zonguldak’tan çıkışı sonrasında takograf bilgileri ve jandarma telefon konuşmaları hakkındaki bilgilendirmeleri ve değerlendirmeleri sonucu sürücü Kerem Başol’un yorgun ve uykusuz olarak araç kullanmasını kontrol etmeyen, denetlemeyen, gerekli iş güvenliği eğitimlerini verdirmeyen firma yetkililerinin olayın meydana gelmesinde ‘tali kusurlu’ olduğu tespit edilmiştir. Ortada firma yetkililerini kusurlu bulan bir bilirkişi raporu varken, bu rapora itibar edilmeyip, firma tarafından başka bir uzmana düzenletilen ve firma için kusur belirlemeyen raporlara itibar edilmesi açıklamaya muhtaç bir durumdur ve takipsizlik kararı verilmesi bu nedenle usulsüzdür. Bilirkişi raporunda jandarmanın telefon konuşmalarından söz ederek şoförün yorgun ve uykusuz araç kullanmasını bu konuşmalara dayandırmaktadır. Jandarma sayın bilirkişiye bu konuda ne gibi bilgi vermiştir. Bunlar açıklamaya muhtaç konulardır. Savcılığın, bilirkişi tarafından bahsedilen jandarma görevlilerini dinlemeden ve bu hususta açıklama almadan verdiği 'takipsizlik kararı' yetersiz incelemeyi göstermektedir. Bu kazayla ilgili medyada çeşitli haberler yayınlanmıştır. Bunlardan bir tanesi 9 Ağustos 2021 tarihli Vatan Gazetesinde yayınlanan haberdir. Söz konusu haberde şoför Kerem Başol’un, üvey ağabeyleri Serkan ve Erkan Çengelcik kardeşleri Kerem’in seferden geldikten sonra dinlenmeden yasal olmamasına rağmen başkasının yerine zorla sefere çıkarıldığını iddia etti. Çengelcik kardeşler, yola çıktıktan sonra otobüsün arızalı olduğu yönünde Kerem Başol’un arkadaşlarına attığını öne sürdükleri mesajları da gösterdi. Serkan ve Erkan Çengelcik kardeşler gazetecilere yaptıkları açıklamada firmayı suçladı. Kerem’in İzmir seferi dönüşünde, esas otobüs şoförünün rahatsızlanması üzerine tekrar sefere çağrıldığını anlatan Çengelcik kardeşler, uyuma iddialarını da kabul etmedi. Kardeşinin arabanın arızalı olduğu konusunda arkadaşlarına attığı mesajı da göstermişlerdir. Gazetecilerin kolayca ulaşabildiği bu kişilere sayın savcılığın ulaşmaması ve ifadelerini almaması, asıl şoförün rahatsızlığı üzerine Kerem Başol’un yorgun ve uykusuz olarak başkasının yerine zorla yeniden sefere çıkarılması iddiası ve aracın arızalı olduğu şeklinde attığı ifade edilen mesajın bu kişilerden elde edilerek incelenmemesi savcılık araştırmasının son derece yetersiz kaldığını göstermektedir.”