Türkiye, enerji arz güvenliğini sağlamak amacıyla petrol ve doğal gaz arama çalışmalarına hız verirken, Sakarya Gaz Sahası'ndaki doğal gaz keşfi bu süreçteki önemli bir kazanım olarak öne çıktı.
Söz konusu sahada 2023'te üretimin başlaması durumunda Türkiye'nin doğal gaz ithalat bağımlılığının yüzde 36, enerji ithalat faturasının ise orta vadede yüzde 10 azalabileceği hesaplandı.
Yenilenebilir enerjinin elektrik üretimindeki payı 2019'da yüzde 44'e çıktı
Yenilenebilir enerji kapasitesi son 5 yılda yüzde 50 artan Türkiye, 2019'da en fazla yenilenebilir enerji kapasitesi oluşturan ülkeler arasında Avrupa'da 5'inci, dünyada ise 15'inci sırada yer aldı. Yenilenebilir enerji kaynaklarının elektrik üretimindeki payı 2019'da yüzde 44 seviyesinde gerçekleşti.
Gerçekleştirilen yenilenebilir enerji ihaleleri, maliyetleri düşürmede ve yenilenebilir enerji yatırımlarını artırmada başarı sağladı.
Nükleer enerji düşük karbonlu enerji portföyünü güçlendirecek
Rapora göre, Türkiye'nin yenilenebilir enerji kurulu gücünün 2024'e kadar 21 bin megavat artarak yüzde 49 büyüyeceği öngörülüyor.
Öte yandan, güneş enerjisi potansiyelinin tahmini yüzde 3'ünü, rüzgar enerji potansiyelinin ise yüzde 15'ini kullanan Türkiye, yenilenebilir enerjide daha güçlü bir büyüme gösterebilir ve bu kaynakları elektrik üretimi dışında farklı sektörlerde de kullanabilir.
İlk nükleer enerji santrali 2023'te devreye alınacak
Türkiye'nin ilk nükleer enerji santralinin 2023'ten itibaren devreye alınmasının, ülkenin düşük karbonlu enerji portföyünü güçlendireceği tahmin edilirken, elektrikli araçlar, enerji depolama ve dijital teknolojilerin desteklenmesi önem arz ediyor.
Türkiye'nin son 10 yılda enerji piyasalarında öngörülebilirlik ve şeffaflığı artıran başarılı adımlarının ilave reformlarla desteklenmesinin de elektrik ve doğal gaz sektörlerinde yatırımları artırabileceği tahmin ediliyor.
Emisyonlardaki artış yakından takip edilmeli
Rapora göre, Türkiye'nin modern ve rekabetçi bir ekonomi oluşturmak için enerji sektörünün sürdürülebilirliğine ve karbon emisyonlarını azaltmaya odaklanması gerekiyor. Bu kapsamda, düşük karbonlu bir gelecekte linyit santrallerinin rolünün yeniden düşünülmesi ve yeni hedefler belirlenmesi tavsiye ediliyor.
Türkiye'de enerji sektörü kaynaklı emisyonlar son 10 yılda yüzde 43 artış gösterdi. Elektrik ve ısınma en fazla emisyon salımı gerçekleştiren sektörler olurken, bu sektörleri ulaştırma ve sanayi takip etti. Kömür, 1997'den beri Türkiye'deki emisyonların en büyük kaynağı oldu.
Raporda değerlendirmelerine yer verilen IEA Başkanı Fatih Birol, Türkiye'nin son 10 yılda enerji kaynaklarını büyük ölçüde çeşitlendirdiğini belirterek, "Hidroelektrik, güneş ve rüzgar başta olmak üzere yenilenebilir enerji etkileyici bir büyüme gösterdi. Bu dönemde enerji piyasalarının liberalleşmesinde ve enerji güvenliğinin artırılmasında da önemli ilerleme kaydedildi." ifadelerini kullandı.
Kaynak:
Gelişmelerden zamanında haberdar olmak istiyor musunuz? Google News’te KONHABER'e abone olun.