Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Kimya Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mahmut Kuş, AA muhabirine, geliştirdikleri malzemelerle ilgili iki ayrı patent aldıklarını söyledi.
Yarı iletken teknolojileri üzerinde çalıştıklarını aktaran Kuş, "Genel olarak organik esaslı elektronik sistemleri çalışıyoruz. Bunların içerisinde en güçlü olduğumuz kısım özellikle son dönemde çok popüler olan perovskit güneş hücreleri.
Perovskit kristali, ilk olarak bir Rus bilim insanı tarafından keşfedilmiş ve kendi adıyla anılmaya başlamış. İçeriğinde kalsiyum titanyum oksit bulunan bir bileşiktir. Günümüzde güneş hücrelerinde kullanılan perovskit kristali, bir metal atomu ile organik moleküllerden oluşmaktadır." diye konuştu.
"Sentetik yerine doğal ve çevreci bir malzeme kullandık"
Perovskit teknolojisinin ilk olarak yüksek verimle 2012'de bilim dünyasına tanıtıldığını ve ekip olarak o yıl çalışmaya başladıklarını vurgulayan Kuş, şöyle konuştu:
"Burada ana problem perovskit kristalinin yani elde ettiğiniz hücrenin dayanımıydı. Orada da biz lüle taşının içeriğinde bulunan sepiyolit ismi verilen doğal bir kil yapısını kullandık. Kil yapılarının sahip olduğu özellikler nedeniyle bu sistemde kullanılabileceğini düşündük. Eskişehir'de süs eşyası yapan atölyelerden topladığımız lüle taşı tozlarını laboratuvarda doğrudan kullanarak ürettiğimiz yeni güneş hücresi teknolojisi olan perovskit güneş hücrelerini uzun ömürlü hale getirebilecek bir tasarım geliştirdik. Ürettiğimiz üründe sentetik bir malzeme yerine doğal ve çevreci bir malzeme kullandık.
Devam eden araştırmalarımızda her geçen gün daha iyi sonuçlar elde etmeye başladık. Bunun ticarileşebileceğine inandığımız için de patentledik. İki ayrı patentimiz oldu. Bu tasarımı daha dayanıklı ve daha yüksek verimli hale nasıl getirebiliriz diye çalışırken bir yandan da bunun prototiplerini yapma çalışmalarımız sürdü. Cumhurbaşkanımıza da çalışmalarımızdan bahsetme şansı bulduk. Çok beğendiler ve destek verdiler."
"Bunu üretip ticari panel haline dönüştürmeyi amaçlıyoruz"
Kuş, TÜBİTAK'ın da desteğiyle geliştirdikleri ürünün ticari olarak üretilmesi konusunda çalışmaların devam ettiğini belirterek, şu ifadeleri kullandı:
"Bunun fizibilitesi yapıldı. Yaklaşık 600 milyar lirayı bulan yatırımla biz bunu üretip ticari panel haline dönüştürmeyi ve dünyaya sunmayı amaçlıyoruz. Kullandığımız bu lüle taşı hem şeffaf hem de esnek olabilen perovskit güneş hücrelerinde en büyük sorun olan dayanım sorununu çözdü.
Uzun yıllar dayanabilen, günümüz silikon teknolojisin rakip olabilecek bir tasarım geliştirilmiş oldu. Dolayısıyla bunlar ticarileştiğinde ilerleyen dönemde mesela binaların dış yüzeyi tamamen bunlarla kaplanabilecek. Şeffaf yapıda olması bu imkanı veriyor. İlk aşamada bunların paneller halinde üretilmesi gerekiyor. Bütün enerjimizle oraya odaklanmış durumdayız."
Kaynak:
Gelişmelerden zamanında haberdar olmak istiyor musunuz? Google News’te KONHABER'e abone olun.