Kadına yönelik şiddetle mücadele etmek amacıyla 2011'de imzalanan bu sözleşmenin, 2014'te yürürlüğe girdiğini ifade eden Öksüz, şunları kaydetti:
"Her ne kadar imzalandığı dönemde, sözleşmenin hedefi kadına yönelik şiddetle mücadeleye destek olmak ve bu konuda küresel bir ortak zemin oluşturmak amacı taşıyor görünse de İstanbul Sözleşmesi, zamanla 'toplumsal cinsiyet' ve 'cinsel yönelimler' gibi kavramlar üzerinden toplumun ahlaki değerleri ve aile yapımız üzerinde derin tahribatlar oluşturacak eylem ve söylemler için mesnet teşkil eder duruma gelmiştir. Her milletin, inancın, kültür ve medeniyetin kendi dinamiklerini oluşturan değerlerini aynı potada eritme anlayışının da bir yansıması olan bu sözleşme, ülkemizde yürürlükte kaldığı süre içinde aileyi, fıtratı ve toplumun kökleri ile bağlarını ifsat etmeye hizmet etmiş, batının ahlaki çöküntüsünü milletimizin içerisine adeta bir virüs gibi yayma projesi niteliğine bürünmüştür."
Öksüz, inanç, kültür ve medeniyetin kadını, erkeği, aileyi ve ailenin tüm fertlerini birbirinden ayıran değil "bir" ve "bütün" olarak gören bir anlayışta, inanışta, yaşayışta olduğunu vurguladı.
Dünyada başta kadın hakları olmak üzere insan hakları ve temel insani erdemler bağlamında insanlığın ihtiyaç duyduğu ve her geçen gün inandırıcılığını yitirmekte olan sözde birtakım girişimlerle arandığı iddia edilen yüksek ahlaki normların, bizim medeniyetimizin asgari standartları, en temel ilkeleri ve vazgeçilmez unsurları olduğunu belirten Öksüz, şöyle devam etti:
"İhtiyacımız olan şey, ithal sözleşmelerle bize dayatılan ve nihai amacının ne olduğu tartışmalı sözleşmeler değil, kendi ruh köklerimizde, medeniyet birikimimizde var olan ilke ve uygulamalardan bugünün ruhuna uygun usul ve esasları, kural ve kaideleri belirleyip, insanlığa örnek medeniyet değerlerimizi yeniden inşa ve ihya etmektir. Tarihinin karanlık sayfalarının bazı dönemlerinde kadının insan olup olmadığını dahi tartışma cehaletini, insanlığa ihanetini, barbarlığını gösteren Avrupa'nın ürettiği ve üreteceği normlara muhtaç olmayan bir tarihin, milletin ve medeniyetin evlatları olarak İstanbul Sözleşmesi'nin feshedilmesini destekliyor, emeği geçenlere teşekkür ediyoruz. İstanbul Sözleşmesi, imzalandığı günden bu yana, ülkemizde hizmet edeceği iddia edilen hususlarda hiçbir değer ve katkı üretmediği gibi, LGBT başta olmak üzere toplumsal cinsiyetsizlik projesi gibi pek çok ahlaksızlığın mesnedi haline gelmiş, getirilmiştir. Gelinen bu noktada toplumun yoğun talepleri dikkate alınarak atılan adımla alınan çekilme kararının önümüzdeki süreçte toplumsal birlik ve beraberliğimize olumlu manada katkı sağlayacağını düşünüyoruz."
Öksüz, aile hayatı, kadın-erkek ilişkileri, dini ve toplumsal değerlerle çatışacak pek çok söylem ve eylemin temel dayanağı haline gelmiş böyle bir sözleşmeyi yürürlükte tutmayı savunmak, inanç ve geleneklere ait değerlere savaş açmak anlamı taşıdığını ifade ederek, kadın, erkek, çocuk fark etmeksizin şiddetin, haksızlığın, hukuksuzluğun, hadsizliğin ve zulmün her türlüsünü kınadıklarını vurguladı.
Kaynak:
Gelişmelerden zamanında haberdar olmak istiyor musunuz? Google News’te KONHABER'e abone olun.