“Âlimin ölümü, âlemin ölümü gibidir” Hadisi Şerifi düsturunca âlem yastaydı. 1925 yılında Konya’da dünyaya gözlerini açan Tahir Büyükkörükçü, tam 50 yıl kendine özgü üslubu ve beyinlere nakşeden sözleriyle insanlığa hep doğruları, hakkı ve hakikati anlattı.
Ne baskı ne işkence hiçbir zorluk O’nu yıldıramadı. Susmadı, susturulamadı… 12 Eylül darbesinde tutuklandı, cezaevinde yattı. Askeri mahkemelerde yargılandı ama nezaketinden ve doğru bildiği gerçekleri söylemekten hiçbir zaman çekinmedi.
Kimi zaman Mevlana oldu, kimi zaman Muhammed İkbal… Cemaatine Akif’i o sevdirdi. Umut verdi, yol gösterdi. Hiçbir zaman korkutmadı. Her konuşmasında “Konya, başımın tacı” dedi.
Örnek bir yaşam, İslam’a adanmış bir ömür… O aşk eri, 5 Mart 2011’de çok sevdiği rabbine yürüdü. Hem Konya, hem de kendi deyimiyle “Kapu Camisi’nin kara kürsüsü” Tahir Hocasız kaldı.
6 Mart 2011 ise Konya için tarihi bir gün oldu. Aşığın maşukuna kavuşma gününde Tahir hocanın naaşı adıyla özdeşleşen Kapu Cami’sine son kez getirildi. Yüz binler Sultan’ül Vaizini son yolculuğunda yalnız bırakmadı.
O tarihi günde Konya, Abdurrahman Büyükkörükçü’nün tekbir sesiyle bir kez daha irkildi. 86 yaşında hakka yürüyen Tahir Hoca, omuzlardaydı. Ebedi istirahatgahına doğru yola çıktığında ise Konya’da hayat durdu.
Her faniye nasip olmayacak mahşeri bir kalabalık, hocasıyla vedalaşıyordu… O’nun için vuslat, Konya ve İslam Âlemi için ayrılık anı hiç kolay değildi.
Aşk eri, yüz binlerin omuzları üzerinde çıktığı son yolcuğunda saatler sonra Üçler Mezarlığı’na ulaştı. Ama arkasında her zamankinden daha fazla duaya ihtiyaç duyan bir ümmet bıraktı.
Büyük İslam Âlimi Tahir Büyükkörükçü, Hacıveyszade Mustafa Kurucu Hocaefendi’nin kabrinin yakınlarında dua ve gözyaşları arasında toprağa verildi. Konya, vefatının on birinci yıldönümünde Tahir Büyükkörükçü hocasını bir kez daha rahmet ve minnetle anıyor…
Kaynak:
Gelişmelerden zamanında haberdar olmak istiyor musunuz? Google News’te KONHABER'e abone olun.