Evliliklerinden 4 çocuğu ve çok sayıda torunu olan Nazife nine, hayat arkadaşı Veli Akkaş'ı 2010'da kaybetti.
Eşine özlemi her geçen gün büyüyen Nazife Akkaş, kocasının ölmeden önce "ekmek teknemizi kör koyma" vasiyetini yerine getirebilmek için ilerleyen yaşına rağmen tezgahını kapatmadı.
Kovid-19 salgını sürecinde uygulanan kısıtlamalar nedeniyle pazara nadiren de olsa gelebilen Aktaş, müşteri ve komşu tezgahtar arkadaşlarıyla samimi diyaloglar kuruyor.
"Rahmetlim" diye dilinden düşürmediği eşinin anısını sevgiyle yaşatan Akkaş, beraber tezgah açtıkları yılların çok güzel olduğunu, birbirlerini hiç üzmeden, neşeyle çalıştıklarını anlattı.
Hayat arkadaşına kavuşacağı günü beklediğini ifade eden Akkaş, ömrünün geri kalanını eşinin vasiyetine adadığını söyledi.
Akkaş, "Rahmetlim ölmeden önce bana, 'Bu zamana kadar beraber çalıştık. Ekmek teknemizi kör koyma. Naçar kalıp, umudun kesilinceye kadar çalıştır.' dedi. Ben de rahmetlimin vasiyeti için çalışıyorum." diye konuştu.
Salgın nedeniyle alınan tedbirlerde belirli saatlerde tezgahının başında olduğunu aktaran Akkaş, işleri daha çok oğlunun takip ettiğini kaydetti.
"Ak alnımızın kara yazısıymış"
Eşinin öldüğü günü anlatırken gözyaşlarını tutamayan Akkaş, duygularını şöyle dile getirdi: "Şeker hastasıydı. Kalbinden rahatsızlandı. 'Kurtarabilir miyiz?' diye ameliyat ettirdik. Başarılı da çıkmıştı, çok sevinmiştik ama sonradan yoğun bakıma aldılar. Kurtaramadık. Ne yapalım, 'ak alnımızın kara yazısı' dedik. Ben de 70 yaşıma girdim. Urgan dürülmüş, ucuna gelmiş. Şu ellerim neler gördü, neler geçirdi. Her şey boşmuş."
"Mezarına gidemediğim zaman sıkıntı basıyor"
Akkaş, eşinin kabrine sık sık ziyarete gittiğini ifade etti.
Mezarının başında eşiyle konuştuğunu, özlem giderdiğini ve bunun kendisini çok rahatlattığını kaydeden Akkaş, şöyle konuştu:
"İki haftada bir ziyaretine gidiyorum. Daha üç gün önce gittim. Rahmetlime senin işini devam ettiriyorum dedim. Kabrinin başında Fatiha okudum. Öleceğinde bana 'Sık sık yanıma gel. Sen beri göremezsin de ben seni görürüm belki.' demişti. Yanına giderken çok sevinçli oluyorum. Mezarına gidemediğim zaman içimi sıkıntı basıyor."
Dünya hayatını, çocukların evcilik oyununa benzeten Akkaş, "Hayat arkadaşımla pazarda geçirdiğim yılların hatıralarıyla yaşıyorum. Pazarda oturduğu, gezdiği, durduğu yerleri düşünerek akşamı yapıyorum. Hiçbir şeyim olmasaydı, bir ekmeğim olsaydı da keşke rahmetlim yanımda sağ olsaydı. Dünyada çok mutlu geçinmiştik. Onun ömrü benden kısaymış." dedi.
"Baba rahmet kapısı, cennetin anahtarıdır"
Nazife Akkaş'ın oğlu Ayvaz Akkaş da ticarete 7 yaşında başladığını, bir süre ayakkabı imalatçılığı yaptıktan sonra babasının yanında çalışmaya karar verdiğini anlattı.
"Bizden önce babama annem destek oldu. İkisi birlikte mücadele etti. Biz yetiştikten sonra anneme gelmene gerek yok dedik ama o çalışmaya devam etmek istedi." diye konuşan Akkaş, "Babam vasiyetini anneme demiş. Benimle ilgili de 'Ölürsem sana emanet. Ben ölünceye kadar arkasında durdum sen de arkasında duracaksın.' demiş. Ayakta duruyorsam annemin duası sayesindedir. Baba rahmet kapısı, cennetin anahtarıdır. Anne de cennetin tapusudur." ifadelerini kullandı.
Kaynak:
Gelişmelerden zamanında haberdar olmak istiyor musunuz? Google News’te KONHABER'e abone olun.