İşletme, kucak açtığı gençler için bir "hayat üniversitesi" misyonu üstleniyor. Yemeklerin hazırlanmasından servisine, sunumundan bulaşığına her sorumluluğu üstlenen gençlerin hayat enerjisi ve neşesi dikkati çekiyor.
İş yerine kendileri gelip giden, müşterilerle birebir ilgilenen, kendi aralarında eğlenceli bir mesai ilişkisi kuran gençlerin, sosyal iletişimi ve el becerileri her geçen gün daha da gelişiyor.
- "Çalışmak güzel, hayat mutluluk veriyor"
Restoranın 38 yaşındaki down sendromlu garsonu Zafer Çakır, çalışmanın çok eğlenceli olduğunu söyledi.
Her gün yeni insanlarla tanıştığını belirten Çakır, yeni arkadaşlar edindiğini, onlarla konuşmanın çok keyifli olduğunu dile getirdi.
Yakında emekli olacağı için üzüldüğünü anlatan Çakır, "Çalıştığım için çok mutluyum. Garsonluk çok güzel. Çay, yemek, tatlı, pasta veriyorum. Masaları toplayıp, mutfağa götürüyorum. Buraya çok misafir gelsin. Onları çok seviyorum. Arkadaşlarımı çok seviyorum. Yasemin hanım çok iyi. Bize hep bakıyor, seviyor, öpüyor. Bize yemek, tatlılar yediriyor. O benim annem, yüreğim, kalbimdeki aşkım. Çalışmak güzel, hayat mutluluk veriyor." diye konuştu.
- "Buraya ikinci evim diyorum"
Restoranın diğer garsonlarından 33 yaşındaki Esra Kalaycı da çalışmaya başlayınca hayatının değiştiğini, dolu dolu bir 6 yıl geçirdiğini kaydetti.
İş yerinde aile gibi olduklarını vurgulayan Kalaycı, şöyle konuştu:
"Önceden çalışmıyordum. Hiç kimseyi görmüyordum. Çalışmak bana çok iyi geldi. Ortamımız çok güzel. Aramızda şakalaşıyoruz. Çok güzel dostluğumuz var. Buraya 'ikinci evim' diyorum. Buraya geldiğime seviniyorum, kendimi huzurlu hissediyorum. Farklı insanları görmekten mutlu oluyorum. Bazen bize 'engelli' diyorlar. Engelli kelimesinden çok sıkılıyoruz. Özel gençler deseler daha iyi olacak çünkü hepimiz özeliz. Yasemin hanım bize çok destek oluyor. Kendi ayaklarımızın üzerinde duruyoruz. Kendi savaşımızı veriyoruz. Başka arkadaşlarımızın da çalışabileceğini göstermek istiyoruz. Çevredeki insanlara burada olduğumuzu hissettirmek istiyoruz."
Bulaşıkhane sorumlusu 26 yaşındaki görme engelli Zekeriya Akman ise dört yıldır çalıştığını belirterek, "Herkesle iyi anlaşıyorum. Burası bana çok iyi geldi. Daha önce benim işim yoktu. Buraya başlayınca hayatım değişti. Arkadaşlarım oldu. Hayatı burada öğrendim. Hepsi çok iyiler, çok destek oluyorlar." dedi.
- Hem rızıkları için çalışıyor hem de değerli olduklarını hissediyorlar"
Restoranın sahibi Yasemin Devecioğlu da en büyük amacının farklılıkları ortadan kaldırmak olduğunu kaydetti.
Eşit fırsatlar verilirse, herkesin her şeyi yapabileceğini anlatan Devecioğlu, şöyle devam etti:
"Bu gençlerimizin her şeyi yapabileceğini ispatlamak istedik, bunu da başardık. Biz normal standartlardaki bir işletmeden hiçbir farkı olmayan sadece daha mutlu çalışan insanlarız. Normal işletmelerde insanlar sadece rızıkları için çalışır. Bizde ise özel gençlerimiz hem rızıkları için çalışıyor hem de değerli olduklarını hissediyorlar. Masum bir sevgi karşısında işe yaradıklarını hissediyorlar. Beklentisiz, karşılıksız aldıkları sevginin karşılığında normal hayatın içindeki yaşama kurallarını öğreniyorlar. Burası gerçek bir hayat üniversitesi. Çocuklar, birebir öğrendiği her bilgiyi normal hayatına yansıtma ve kazanım sağlama imkanı buluyor."
Kaynak: