Eğitimin kendisini hayata bağladığını belirten Pınar, AA muhabirine, çocukluğundan beri okulu, öğrenmeyi, kitapları çok sevdiğini söyledi.
Edebiyata özel bir ilgi duyduğunu dile getiren Pınar, "Şiirler, kitaplar benim iç dünyam. Hafif hafif şiir yazmaya başladım ama psikolog olmak istiyorum. İnsanları anlamayı ve dinlemeyi seviyorum. Hem insanlardan ders almaya hem de onlara katkı sağlamaya çalışacağım. Ayrıca psikoloji üzerine yüksek lisans ve doktora çalışmaları da yapmak istiyorum. Bunun için şimdiden kişisel gelişim kitapları okuyorum." ifadelerini kullandı.
"Mutluluğu kendi ellerimizle durduruyoruz"
Pınar, psikolog olarak hayatında problemler yaşayan insanlara yardım etmeyi amaçladığını belirterek, şöyle devam etti:
"İnsanlar küçücük bir sorunda bile endişelenebiliyor. İnsanların bu endişelerini kırmak istiyorum. Onlara yardım etmek istiyorum. Aslında problem olmayanı problem yapıyoruz. Dünyadaki birçok insan mutsuz. Aslında mutluluğu yakalamak o kadar kolay ki. Bunu başarabilen insan sayısı çok düşük. Mutluluk nedir biliyor musunuz? Para, pul, huzur, sevgi değil. Mutluluk benim için sevgiyle gelen yardımdır. Elbette para, huzur, sevgi, yardım ve paylaşma da olacak ki mutluluk artabilsin. Mutluluğu aslında kendi ellerimizle durduruyoruz."
İnsanlarla çok çabuk iletişim kurduğunu anlatan Pınar, "Sürekli güldüğüm için arkadaşlarım pozitif enerjimi çok sever. Bu yüzden çok arkadaşım var. İnsanlara her zaman iyilikle ve gülerek karşılık veririm." dedi.
"Hayat bana öğretirken, öğrenmeye açık ve aşık olmalıyım"
Pınar, başarmak için önce inanmak gerektiğine dikkati çekerek, şunları söyledi:
"İnsanın başaracağına inanması için önce mücadeleci bir ruhunun olması gerekir. Okuldan sonra eve gelip ders çalışıyorum. Aklımda kalanlarla da sınavlara girip başarılı olabilirim ama gerçekten çabalamazsam başarımın ve alın terinin bir anlamı olmaz benim için. Ömrümün sonuna kadar hayat bir öğretmen ben de bir öğrenciyim. Hayat bana öğretirken, öğrenmeye açık ve aşık olmalıyım. Her insanın derdi, düşüncesi, üzüntüsü, kırgınlığı ve yaşanmışlığı var. O duygulardan bile dersler çıkarabiliriz. Başarının sırrı inanmaktan geçer. Ben de inancımı asla kaybetmedim ve azmediyorum."
Çok kitap okumasının nesneleri zihninde canlandırmasına yardımcı olduğunu anlatan Pınar, "Ben renkleri nesnelerle aklımda canlandırıyorum. Mesela sarı güneş, beyaz bulut, yeşil çimen. Yeşil aslında hissedilebilir bir renk biliyor musunuz? Çimenleri kopardığımızda pürüzlü değişik bir boya hissi alır. Aslında bu yeşilin öz boyasıdır. Ben kırmızıyı da yeşili de bilirim. Görmeden renkleri canlandıranlardanım. Bana görme engelli olduğum için üzülüp üzülmediğimi çok sorarlar. Ahiret varken bu dünyayı ne yapacağız? Ben zaten bu dünyada görmek istemiyorum." ifadelerini kullandı.
"Engelli anneleri çocuklarından önce ölmekten korkar"
Anne Refika Pınar, Elmas'ın görme engelini doğduğu gün öğrendiğini ve bu durumu hiç beklemediği için duyduğunda yıkıldığını anlattı.
Elmas'ı gözünden sakınarak büyüttüğünü, bu süreçte Görmeyenleri Koruma Derneği Konya Şube'sinden büyük destek aldığını ifade eden anne Pınar, Elmas'ın da çok çabalayarak başarılı bir öğrenci olmasının kendisine mutluluk verdiğini söyledi.
Anne Pınar, "İnsanlar ölümden, engelli anneleri de çocuklarından önce ölmekten korkarmış. Üzerimde 'Bana bir şey olursa Elmas'a ne olacak' korkusu var. Tek korkum bu. İnsanlardan bütün engellilere karşı duyarlı olmalarını istiyorum." diye konuştu.
Kaynak: