Çevresinde işine olan sevdasıyla ve kentte kalan son antika saat tamircisi olarak bilinen Kalaycı, mesleğine ve hayata dair tecrübelerini anlattı.
Kalaycı, 1970'li yıllarda saat tamirciliğinin tercih edilen mesleklerden olduğunu belirterek, "Dedem okumamı istemedi. O gün için temiz olarak görülen mesleklerdendi. Beni bu alana yöneltti." dedi.
Zamanla mesleğin inceliklerini öğrendiğini vurgulayan Kalaycı, 9 yıl sonra kendi dükkanını açtığını söyledi.
Çoğu saati tamir etmeyi deneme yanılma yoluyla öğrendiğini anlatan Kalaycı, "Mesleğini sevmezsen başarılı olamazsın. Seveceksin ki başarılı olacaksın. Burada tamir ettiğim çoğu saati ustamdan hiç görmedim. Fakat saati elime aldım, 'Ya adam bir demir parçasından bunu bu hale getirmiş. Ben yapılmış ürünün tamirini neden yapamayayım.' dedim. Bu işi ben ustalardan öğrenmedim. Merak ettim, öyle öğrendim." diye konuştu.
Her saatin kendine has özellikleri olduğuna değinen Kalaycı, tamir ettiği her saat mekaniğinin gizemi çözülecek bir sır gibi merak uyandırdığını ifade etti.
Tamiri zor antika saatler geldiğinde ayrı bir heyecan yaşadığını belirten Kalaycı, uzun süre uğraştığı saatlerden daha çok keyif aldığını söyledi.
Kalaycı, 1500, 1600'lü yıllarda yapılmış saatlerin tamire geldiğini anlatarak, "Eski saatlerin parçaları bulunmadığı için bazılarını elde yaparız. 1600'lü yıllarda üretilen saatler geliyor. Parçasını bulmak imkansız. 2-3 çarktan yeni bir çark yapıyoruz. Bazen sorun çıkarsa da çalıştırıyoruz şükürler olsun. 100 yaşındaki insanla 18 yaşındaki bir delikanlı bir olur mu?" dedi.
"Bizim meslekte sabretmezsen olmaz"
Kalaycı, bazen bir saat için günlerce uğraştığını ama mesleğini sevdiği için sabırla emek verdiğini vurguladı.
Eski saatlerin birçok parçasının eksik geldiğini dile getiren Kalaycı, şunları kaydetti: "Bakacaksın biraz kafayı çalıştıracaksın, önceki gördüklerinle karşılaştıracaksın, derken eseri meydana çıkaracaksın, hepsi bu. Bizim meslekte sabretmezsen olmaz. Saati sabah söküyorsun, akşama bitiremiyorsun. Bazen iş yaparken telefon çalar bakmam. Çünkü bıraktığın zaman aynı yerden başlayamazsın. Sil baştan bir daha. Eski saatlerin gerçekten eline aldığın zaman bir başka olduğunu görüyorsun. O saatlerde işçilik, güzellik ve emek var. Biz de mesleğimize emek verdiğimiz için emekle yapılan saatleri çok seviyorum. Adam elektrik olmadığı zaman saat yapmış, tamir etmiş. Bu emek vererek oldu. İnsan nasıl ona bakmaz? Ben zevk alıyorum. Şimdi tornadan çıkmış saatler önümüze geliyor, ben ondan nasıl zevk alayım? İşçilik, el emeği, göz nuru yok. Bazı makine yapımı kaliteli saatler de var tabi, onlardan da zevk alıyorum. Zevkler ve renkler tartışılmaz."
Kalaycı, mesleği merak eden ve yapmayı düşünen gençlere, "Saati, elinize alın yapmaya çalışın, kırın yanıma gelin size yol göstereyim. İnsan istedikten sonra her şey başarılır. Sadece isteyeceksin. Mesleğinize değer verin, sabredin ve en güzelini yapmaya çalışın. İnsan hata yapar, hatasız kul olmaz." diye seslendi.
Bir müşterisinin tamir edilmesi için getirdiği saati almaya gelmediğini dile getiren Kalaycı, "30 yıldır gelir de kendisine veririm." düşüncesiyle saati taktığını söyledi.
Kalaycı, ömrü yettiği sürece gönülden bağlı olduğu zanaatını sabırla ve sevgiyle sürdüreceğini sözlerine ekledi.
Kaynak: