İnsan yaşı ilerledikçe saklı benliğinin gücünü unutuyor. Küçük tahta parçalarını trene benzetebilmek olanaksızlaşıyor. Birkaç bez parçasından bebekleri giydirmek imkansızlaşıyor. Kibrit kutusundan otomobil yapmak önemsizleşiyor. Hatırlıyorum da çamurdan yaptığım yemek takımlarımla, olmayan ateşte pişirdiğim yemeği öyle lezzetli bir şekilde yerdim ki... Boş ağzımı şapırdatmakta ayrı keyif verirdi.
Büyüyoruz...
Bir koşturmaca bir telaş başlıyor. Çok bildiğimiz hiçlerin içinde kayboluyor, hep bişeyler arıyoruz. Ama neyi ?
İçindeyken yavaş hissettiğimiz, hızlı akan zaman çok değerli varlıklarımızı da götürüyor. Maalesef farkedemiyoruz. Masum ideallerimizi yitiriyoruz. Çok kritik duygu durumları. Tüm bunları düşünürsek biz KATİLİZ!...
Sadece "geçmiş" denileni değil, onunla bütünleşen güzellikleri de öldürüyoruz. Hafızamızın derinliklerinde herşeyi anı tabutuna dolduruyoruz. Birbir sıralanan tabutların içinden çıkardığımız siyah beyaz veya renkli fotoğraf karelerini eve gelen misafirlere gösteriyoruz.
Zaman emrediyor
Sistem buyuruyor
Toplum zorluyor " ÖLDÜN SEN! "
Bugün birşey deneyelim
Tüm hayatınızı değil fakat birkaç dakikalığına da olsa DEĞİŞİKLİK'e davet ediyorum sizi
Küçükken neleri düşlerdiniz?
Küçükken en çok kimi severdiniz ya da neyi? Çok klişe geldi değil mi? Evet biliyorum ama bir düşünüş sadece
"Küçükken"....
İşte gizemli dünyamızı besleyen nükleer santral bu. Saklı benliğin gücü, atomdan bir parça.
İnsanoğluna, yaşama ve üretmede soyut yakıt.
Ateşleyicisi: zamandan bir patlayıcı güç.
Sakın kaybetmeyelim gençlik fantezilerimizi. Bize para ya da mal getirmezler.
Onlar bizi "birisi" olmaktan kurtarıp "kendimiz" yaparlar. Asla gerçekleşmeyecek olsalar ne çıkar.
Bize ait özel kılıçlardır düşlerimiz, temiz geçmişimiz, çocukluk hayallerimiz...
Şimdi yumun gözlerinizi
Binin şu UÇAN HALI'ya , daha kim tutar sizi!.. Rabbimin misal alemi geniştir. İster bir kurban bayramının kırağısına uçun,
İster annenizin sıcak mercimek çorbalı masasına,
İsterseniz arkadaşlarınızla kaçamak heyecanların kıpırtılarına. Ne bileyim, siz nereye gitmek isterseniz işte
Ama binin şu Uçan Halı'ya Nicedir kullanmaktan tozlandı Uçan Halılarımız...
Ha gayret! Irmak düşleyin billur Dağlar hayalleyin sarp ve asil Ve geçmişle elele bir gelecek düşleyin.
"Küçükken" kelimesini hafife almayın
Mutlu yıllara...
Yorumlar
Önemli Not: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir. Yazılan yorumlardan konhaber.com hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
“Sayfamızın takipçileri suç teşkil edecek, yasal olarak takip gerektirecek,hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, ahlaka aykırı, müstehcen, toplumca genel olarak kabul görmüş kurallara aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde hiçbir yorumu bu web sitesinin hiçbir sayfasında paylaşamazlar. Bu tür içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk yorumu gönderen takipçiye aittir. KONHABER yapılan yorumlar arasından uygun görmediklerini herhangi bir gerekçe belirtmeksizin yayınlamama veya yayından kaldırma hakkına sahiptir. Konhaber başta yukarıda sayılan hususlar olmaz üzere kanun hükümlerine aykırılık gerekçesi ile her türlü adli makam tarafından başlatılan soruşturma kapsamında kendisinden Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 332.maddesi doğrultusunda istenilen yorum yapan takipçilerine ait ip bilgilerini ve yapmış olduğu yorumları paylaşabileceğini beyan eder ”
Bu site deneyimlerinizi kişisellesştirmek amacıyla KVKK ve GDPR uyarınca çerez(cookie) kullanmaktadır. Bu konu hakkında detaylı bilgi almak için tıklayın.
Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.