​Reis ve Hoca’ya öneri; İslam Dünyası Kalkınma Bakanlığı

Bu yazıda, sadaka-i cariye anlayışına dayanan bir öneride bulunmak istiyorum. Biliyorsunuz sadaka-i cariye demek bir insanın ölmeden önce hayır namına, insanlık namına bir eser bırakmasıdır. Bir okul, bir cami, bir hastane, yazılan bir kitap, yetiştirilen hayırlı bir evlat sadaka-i cariyedir. İnsanlar öldükten sonra hayırlı eserler bırakırsa amel defteri kapanmaz.

Cumhurbaşkanımız Erdoğan da, Başbakanımız Davutoğlu da sadaka-i cariyeyi seven kimseler. Onlara önerim şu; İslam Dünyası Kalkınma Bakanlığı kurulsun. Avrupa Birliği Bakanlığı var. Türk Dünyasından sorumlu bakanlık var. Neden İslam Dünyasından sorumlu bir bakanlık olmasın. Bu proje gerçekleşirse İslam Dünyası ile daha yakın bir işbirliği olur. Ekonomik ve sosyal sorunların çözümünde işbirliği yapılabilir. Ekonomik birliktelikler artar. İhracatımız artar. Sakın ola komplekse girmeyelim. Bu bir ihtiyaç. Bazıları irtica geliyor diyebilir. Laiklik elden gidiyor diyebilir. Bu konuda korkmaya gerek yok.

İşte bu yazımda hem cumhurbaşkanımıza hem de başbakanımıza bu konuda bir adım atmaları çağrısında bulunuyorum. Bugün bir buçuk milyar Müslüman var. Bu Müslüman ülkeler arasında dayanışma ve yardımlaşmayı artırmak gerekir. Bu ülkelerle ekonomik işbirliği yapmak, ihracatı artırmak ve kültürel etkinlikler düzenlemek gerekiyor.

Hemen bazı dostlar laiklik elden gidiyor. İrtica hortladı diyebilir. Ben bu projeyi önerirken İslam kardeşliğini pekiştirmenin yanında ekonomik katkılarını da düşünüyorum. Bugün bizler Avrupa’ya ihracat yapacak durumda değiliz. Yüksek teknoloji üretmiyoruz. Biz, ihracatı daha çok bizden teknolojik olarak geri durumdaki ülkelere yapabiliriz. Yine tarım alanında ciddi ihracatları İslam Dünyasına yapabiliriz. Bugün petrol zengini bir Ortadoğu var. Petrolden kazandıkları paraları ülkemizde değerlendirebilirler. Madenlerimizi neden Batılılar sömürsün.

Böyle bir bakanlık, Batılıları da memnun eder. İslam Dünyasındaki çatışma ve kaos ortamı Batı’ya da sıçrayacaktır. Batılıların sebep olduğu etnik ve mezhep çatışmalarından kaynaklanan sorunlar bir gün Batının da kapısını çalacaktır. Nitekim Suriye’deki mülteci akını Batılıları zor durumda bıraktı. Aman Türkiye bu mültecilere sahip çıksın dediler. Biz Türkiye’ye yardımcı oluruz dediler. Onlar da İslam Dünyasında barış ve kardeşliğin olmasını istemek durumundadırlar.

Bazıları hemen yine Osmanlıcılığa mı soyundunuz diyebilirler. Hayır öyle bir öneride bulunmuyorum. Her ülkenin eşit ve bağımsız olduğu bir Ortadoğu olmalıdır. Kimse kimseye tahakküm etmiyor, ağabeylik taslamıyor. Tamamen faydalı bir projeden bahsediyorum. Mantıklı ve tutarlı bir proje. Bu bakanlık sivil toplum örgütlerini de harekete geçirebilir. Sadece devletler arası bir ilişki değil, aynı zamanda sivil toplum örgütleri arasındaki kültürel bağları da kuvvetlendirmek gerekiyor. Gazeteciler, aydınlar ülkeler arası mekik diplomasisi yaparlar. Gerçekten tarihi bir proje olacağını düşünüyorum. Sayın Erdoğan ve Davutoğlu bu projeyi gerçekleştirirlerse tarihe not düşmüş olurlar.

BİZİM KÜLTÜR BAKANIMIZ YALÇIN TOPÇU..

Kültür Bakanlığı’na bugüne kadar onlarca bakan geldi. Ama Yalçın Topçu kadar halka yakın, bizim camianın sorunlarını dinleyen bir bakan gelmedi. İlk defa bu bakanlığa halk girdi. Bizim gibi Anadolu çocukları elini kolunu sallayarak oraya girdiler. Bu camianın bütün sivil toplum örgütleri, aydınları, gazetecileri Yalçın Topçu’ya rahat rahat ulaştılar.

Yalçın Beyi çok uzun zamandır tanırım. Parayla pulla işi olmaz . Dava adamıdır. İşçi-emekli maaşı alan birisi Yalçın Bey. Belediye otobüsünü kullanır. Sıradan bir otomobili bile yoktur. Eline onlarca fırsat geçmiştir. İsterse paraya para demezdi. Ama o helal lokmayı önemseyen birisi. Seçimlerde bağımsız bir bakan olmasına rağmen AK Parti’ye büyük katkı sağladı. Ülkücü camia ona sahip çıktı. AK Parti’ye verilen milliyetçi oylarda onun payı daha yüksektir. Lafı dolaştırmaya gerek yok. Yalçın Topçu bizim Kültür Bakanımız. Bizim değerlerimizin bakanıdır. Umarım hak ettiği değer verilir.