Son Dakika Haberler

İbrahim Çetin

İbrahim Çetin

​Bir sınavın anatomisi

30 Monday 2015

Eğitim Günlüğü programımızda bu hafta YGS sonuçlarını analiz ettik ve Rehberlik Uzmanı Murat Aydın’dan LYS’ye sayılı günler kala nasıl çalışılması gerektiği konusunda tavsiyeler aldık. Bol yüzdelerle desteklediğimiz yazımızda aslında kısaca sınavın analizini ortaya koymaya çalıştım.

Öncelikle ÖSYM’yi kutluyorum. Çünkü her geçen gün kendisi ile yarışan bir kurum haline gelmeyi başardı. Özellikle teknolojik açıdan gelişen kurumda sınavların açıklanma süres, 4 güne kadar düşürüldü. Bu da hızlı bir şekilde öğrencilerin LYS’ye bütün dikkatlerini toplamalarını sağlaması açısından önemli idi. Akla Prof. Dr. Ali Demir görevine devam etseydi sınav sonucunu açıklama süresi acaba kaç güne kadar düşerdi sorusunu akla getirdi. Sınavın açıklandığı esnada ise kurumun başındaki isimde değişti. Ali Demir’den boşalan koltuğa Prof. Dr. Ömer Demir getirildi. Ali Demir özellikle cevap anahtarının şifrelenmesi olayı ile günlerce eleştirilmişti. Ancak denilebilir ki ÖSYM, Ali Demir zamanında çağ atladı. Özellikle MEB ve YÖK gibi kurumlarla istişare ederek bir işbirliği içine girildi. İnşallah Sn Ömer Demir’den de Ali Demir’den aldığı bayrağı daha ilerilere taşımasını bekliyoruz.

Gelelim YGS’nin analizine… Her geçen gün YGS’ye başvuran aday sayısı artıyor ve aslında tehlike çanları da çalmaya başlıyor. Aşağıdaki yüzdelerin tam tersi olması gerekirken maalesef yanlış tercihler ya da istenilmeyen bölümler böyle bir sonucu ortaya çıkarıyor. Lise son sınıf öğrencilerinin başvuru yüzdesi %44,12 iken, mezun olan, üniversitede okuyan ve diğer adayların başvuru yüzdesi %55,88. Mezun durumdaki öğrencilerle hâlihazırda üniversitede okuyan öğrencilerin de başvurması ile bu yıl yine 2.126.681 aday sınava başvurdu ancak 1.944.933 kişinin puanı hesaplandı. Son beş yılın lisans yerleştirme oranlarına baktığımızda bu oranın başvuru sayısının %20’sine tekabül  ettiğinden ortalama 400 bin civarında adayın lisans bölümlerine yerleşmesi bekleniyor.

Genel anlamda zor geçen sınavın Türkiye birincileri de 7 ve 10 yanlış çıkardı. Bu da sınavın zorluğunu ortaya koyması açısından önemli idi. Sınav ortalamalarına baktığımızda geçtiğimiz yıla göre sadece Fen Bilimleri testinde ortalama arttı. Sınavdan sıfır çeken 42 bin aday vardı ancak bu sayı bir önceki yıla göre azaldı. Aslında birçok öğrenci doğru yönlendirilmediği için çıkıyor bu durum ortaya. Çünkü öğrenciler maalesef dört testin en az ikisini cevaplamaları gerektiğini bilmiyor. Herhangi bir teste ait puanınızın hesaplanması için 0,5 net yapmanız gerekiyor ki bunu da yapamayan öğrenci sayısı bu düzeyde asla değildir.

Sayısalcıların, sözelcilere ve eşit ağırlıkçılara göre yerleşme anlamında daha avantajlı olduğu sonuçlardan çıkardığımız bir başka sonuç. (Yaklaşık yerleştirme oranları: YGS’yi geçen adaylar içerisinde %50 MF, %35 TM, %12,5 TS, %35 DİL). Örneğin MF puanından yaklaşık 265 bin aday tercih yapabilecek iken toplam kontenjan 149 bin civarında. Bu durumda tercih yapma hakkı olanlar arasında yerleşme yüzdesi en fazla olan alan TM olmuş olacak.

Yine bir başka sonuçta YGS’de adayların üçte biri elendi. Bir de buna sıralamada önündeki pek çok kişinin farklı alanlardan tercih yapacaklarının eklenmesi ile birlikte YGS sıralaması ile LYS sıralaması arasında ciddi farklar oluşacağı kesin. Özellikle geçtiğimiz sene YGS’de sıralaması 298 bin olan kişinin sıralamasının LYS’de 9 binlere kadar düştüğünü gördük. Tabiki bu durum sözelciler için daha çok mümkün. Çünkü sözel alandaki sıralamada sayısalcılarda baya bir yer teşkil ediyor. Sayısalcıların LYS’de kendi alanlarına yerleşmesi ile birlikte, sözelcilerin sıralamasında ciddi değişimler yaşanıyor. Bu nedenle aynı durumu diğer alanlarda sözel alandaki kadar sıralama değişmesini beklememek gerekiyor. Kısacası YGS başarı sıranız sizin gerçek başarı sıranızı tam anlamıyla yansıtmıyor.

Adayların en çok gözden kaçırdığı bir başka noktada sınavların ağırlıklı puan değerleri. Kılavuzun 39. sayfasındaki tablo çok önemli. Artık öğrenciler ders çalışmadan önce şu soruyu kendilerine sormaları gerekiyor. Ben hangi bölümü istiyorum? Buna göre hangi alana daha çok ağırlık vermek zorundayım?  Eskiden ben sayısalcıyım bu nedenle matematik yapmam gerekli derken bugün tercih edilecek bölümlere göre LYS’de sayısal alanda matematikten daha öne çıkan dersler var. Örneğin Tıp, Genetik gibi sağlık alanını (MF3) seçecek kişi biyoloji dersinden daha ağırlıklı çalışması gerekir iken (%15), mühendislik bölümleri (MF4) için ise daha çok matematik (%22) dersine ağırlık verilmesi gerekli. Aynı şekilde hukuk, psikoloji ve pdr bölümü (TM3) için Türk dili ve edebiyatı (%28) dersinin daha ağırlıklı çalışılması gerekirken, Edebiyat, Türkçe bölümü (TS2) için ise Türk dili ve edebiyatı (%25) dersine daha ağırlık verilmesi gerekiyor.

Bu sene YÖK tarafından yapılan değişiklikle Tıp (40 bin) ve Hukuk (150 bin) bölümleri için başarı sıralaması konuldu. Kıbrıs’taki Vakıf üniversiteleri hariç diğer vakıf üniversiteleri için getirilen bu şart aslında taban puanı getirtilerek bu bölümlerin kalitesinin artırılması sağlanmayı amaçlıyor. Edebiyat bölümünde okuyan öğrencilerin üniversiteye geldiğinde hiçbir yazar ismini bilmediği, yine mühendislik bölümüne gelen öğrencilerin ise türev, integral konularını bilmeden bu bölümlere gelmesi aslında bu bölümlere niçin böyle bir taban puanı getirildiğini güzel bir şekilde açıklıyor.

Bunlar toparlayabildiğim istatistikler. Esas önemli olan kalan 76 günü iyi değerlendirebilmek. Geride kalan süre iyi değerlendirilebilirse çok şey değişecek. Futbol müsabakalarında uzatma dakikalarında maçın sonucunun değiştiğini çok kez şahit oluruz. Artık LYS’ye odaklanarak daha çok bilgi ağırlıklı olan bu sınava YGS’den farklı bir teknikle hazırlanmak gerekiyor. LYS sınavlarının günlere dağıtılmış olması da bu sınavı kolaylaştırıyor. Bize düşen dua, siz değerli adaylarımıza düşen de ders çalışmak. Allah hepinizin yardımcısı olsun.

Günün Sözü

Ne zamanki ne öğrettiğimizi soracakken, ne soracaksak onu öğrettik işte o gün işler bozulmaya başladı…

Yorumlar

Önemli Not: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir. Yazılan yorumlardan konhaber.com hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
X
Yorum Yazma Sözleşmesi
“Sayfamızın takipçileri suç teşkil edecek, yasal olarak takip gerektirecek,hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, ahlaka aykırı, müstehcen, toplumca genel olarak kabul görmüş kurallara aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde hiçbir yorumu bu web sitesinin hiçbir sayfasında paylaşamazlar. Bu tür içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk yorumu gönderen takipçiye aittir. KONHABER yapılan yorumlar arasından uygun görmediklerini herhangi bir gerekçe belirtmeksizin yayınlamama veya yayından kaldırma hakkına sahiptir. Konhaber başta yukarıda sayılan hususlar olmaz üzere kanun hükümlerine aykırılık gerekçesi ile her türlü adli makam tarafından başlatılan soruşturma kapsamında kendisinden Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 332.maddesi doğrultusunda istenilen yorum yapan takipçilerine ait ip bilgilerini ve yapmış olduğu yorumları paylaşabileceğini beyan eder ”
Türkçe العربية English