Son Dakika Haberler

Mehmet Şamil Şenalp

Mehmet Şamil Şenalp

​Bayrak hadisesi ve çözüm süreci

10 Haziran 2014

Bayrak; Vatan toprağı üzerinde yaşanan bir Milletin varlığının, birliğinin beraberliğinin nişanıdır. Bayrağın gölgesi millet için hürriyettir, huzurdur.

Bayrak; ortak bir geçmişi paylaşmanın ve geleceğe birlikte yürüme arzusunun göstergesidir. Uğruna verilen canlar, bayrağımızın mayasını oluşturmaktadır. Bayrağı yükselmek; onu cisim olarak göndere çekmekten öte birliğimizi beraberliğimizi daha da kuvvetlendirmekle olacaktır. Zira bayrak sureta gönderde ama biz birbirimizi yiyorsak, bayrağın altında birbirimizle savaşıyorsak, huzurlu değilsek bu manzara en çok uğruna güneşler batırdığımız Hilal'in gücüne gider.

Gezi parkında onu yakan, tekmeleyen kirli yüzler, Lice'de onu gönderden indirerek Milletin sinir uçlarına dokundular. Kendisini Milletin bir ferdi gören olarak herkesi derinden yaralayan bayrak kalkışmasının hedefinde şüphesiz Türkiye vardır. İç huzurunu yakalamış devletler arenasında oyun kurucu olma yolunda ilerleyen Türkiye.

Türküyle, Kürdüyle, Arabıyla, Lazıyla Çerkeziyle, ortak geçmişten aldığı güçle ortak bir gelecek için birbirine kenetlenmiş bir Türkiye'yi ne İsrail, ne İngiltere nede onların ağızlarına bakanlar istemezler. Çünkü tarihimizden çok iyi bilmektedirler ki Milletimiz birbirine kenetlenebildiğinde adeta gökyüzünü saran ve güzelliği renklerinin çeşitliliğinde gizli olan bir gökkuşağı gibi bütün dünyaya adaleti ve huzuru hakim kılmayı çok iyi bilmektedir. Milletimizi bu emelinden geri bırakmanın yegane anahtarı biri birbirimize kırdırmaktır. Bunun için son birkaç asırda bu topraklarda gerilim daima yüksek tutulmuştur. Ayrışmalar tetiklenmiş, azami müştereklerde birleşmek varken asgari farklılıklar ayrışma vesilesi yapılmıştır.

Yıllarca aynı bayrak altında huzur içinde yaşamış insanlar; birbirine düşürülmüş, hor ve hakir görülmüş, ötekileştirilmiş, gönüllerden Allah korkusu çalınarak terör belası Milletimizin başına musallat edilmiş sonrada canlı kalması için terör, yoksulluk cehalet ve ihtilaflarla beslenmiştir. Böylece nesiller heba olmuş ülkemizin maddi ve manevi kaynakları boşa harcanmıştır.

Türkiye; Milli Birlik ve Kardeşlik süreciyle, 30 yılı aşkın süre denenen ve terörü bitiremeyen silahlı mücadeleden sonra silahlı mücadele alternatifini de her an masanın üzerinde tutarak ilk kez alternatif bir yol haritası ortaya koydu. İlk kez bataklığın kurutulması amaçlandı. Devlet ilk kez zor olana yani gönüllerin alınmasına talip oldu ve gönüllere hitap eden girişimlerde bulunuldu. Ana dilde eğitim, TRT 6, ismi değiştirilen yerlere asıl isimlerinin verilmesi gibi bölge insanına Milletin asli unsurlarından olduklarını hissettirecek girişimler yapıldı.

Devlet; bu süreçle birlikte artık tek renkli bir milletin, değil renklerinin çokluğuyla daha güzel, daha zengin bir milletin devleti olmaya talip oldu. Devlet milletle kucaklaştı. O güne kadar tehlike olarak görülen kişilerin gönlünü almak için samimi bir çaba içine girildi. Diğer taraftan bugüne kadar yapılmayan şekilde terörün para ve insan kaynakları kurutuldu. Samimi bir çaba devam ediyor. Bu yolda hükümet yanlışlar yapılmış olabilir mi ? Elbette olabilir. Bu durumda sürecin tamamını eleştirmek yada baltalamak yerine varsa yanlış olduğu düşünülen noktalara temas etmek daha doğru daha sağduyulu daha milli bir yaklaşım olacaktır.

Bayrak kalkışmasının çözüm sürecinin bir sonucu olduğunu yada olabileceğini söyleyenlere soruyorum çözüm sürecindeki hangi düzenleme bu sonucu ortaya çıkartmış olabilir, söyler misiniz ? Doğrudan illiyet bağını kurabiliyorsak hep birlikte bu yanlışın düzeltilmesi için çaba sarf edelim. Ama böyle değilse, sadece eskiden, kalma ötekileştirici kalıplarımızla bu sonuca ulaşıyorsak yanılıyor ve haksızlık ediyoruz demektir.

Gelin, Bayrağımızı daha yukarılara taşımak, gönülleri fethetmek için barışa, çözüm sürecine hep birlikte omuz verelim. Herkes kendi cesametince kimi bir sıcak tebessümle, kimi kucaklayarak kimisi, sadece susarak ve hepimiz samimi kalplerle dua ederek Milli Birlik ve Kardeşlik Sürecine katlı verelim.  Zira Yunus'un diliyle üç günlük dünyada;

Biz gelmedik dava için,
Bizim işimiz sevda için,
Dostun evi gönüllerdir,
Gönüller yapmaya geldik..

Gönüllerin tamir edilmesi karşısında terör; çaresizleşmiştir. Öyle bir  çaresizlik ki gönderdeki şanlı Bayrağımızı indirip buna yönelecek haklı tepkilerden medet bekleyecek kadar, kaçırılan evladını dağdan kurtarmak için yüreğini ortaya koyan annelere iftira edecek karar çaresiz.
    
 

Yorumlar

Önemli Not: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir. Yazılan yorumlardan konhaber.com hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
X
Yorum Yazma Sözleşmesi
“Sayfamızın takipçileri suç teşkil edecek, yasal olarak takip gerektirecek,hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, ahlaka aykırı, müstehcen, toplumca genel olarak kabul görmüş kurallara aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde hiçbir yorumu bu web sitesinin hiçbir sayfasında paylaşamazlar. Bu tür içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk yorumu gönderen takipçiye aittir. KONHABER yapılan yorumlar arasından uygun görmediklerini herhangi bir gerekçe belirtmeksizin yayınlamama veya yayından kaldırma hakkına sahiptir. Konhaber başta yukarıda sayılan hususlar olmaz üzere kanun hükümlerine aykırılık gerekçesi ile her türlü adli makam tarafından başlatılan soruşturma kapsamında kendisinden Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 332.maddesi doğrultusunda istenilen yorum yapan takipçilerine ait ip bilgilerini ve yapmış olduğu yorumları paylaşabileceğini beyan eder ”
Türkçe العربية English