Son Dakika Haberler

Ali Günaydın

Ali Günaydın

​AT İZİ İT İZİNE KARIŞTI

26 Nisan 2018
Uzun bir aradan sonra tekrar siz saygıdeğer kardeşlerimle buluşturan Yüce Rabbime sonsuz hamd'ü senalar ediyorum.

Maksadım siyaset yapmak değil, sadece durumu resmetmeye çalışmaktır.

Yeni bir seçim sathı mailine girerken başdöndürücü değişme ve gelişmelere şahit oluyoruz. Eski dostların düşman, eski düşmanların da dost olabildiği siyasi gelişmeler bize Merhum Üstad Necip Fazıl'ınşu mısrasını hatırlattı:

Zindan iki hece, Mehmed'im lafta!

Baba katiliyle baban bir safta!


Siyasi hırs ve tamahın yine galip geldiği son zamanlarda insani değerler bir kenara bırakılıp herkes birbirini alt etme derdine düşmüş durumda. İslami değerlere ise hiç rağbet edilmemektedir. Müslüman olduğunu söylemekle, müslümanca yaşamak çok farklıdır. Her zaman söylem kolay, eylem zordur. Söz ve öz meselesi.

Bir zamanlar sırf müslümanlar iktidar olamasınlar diye Amerika'nın çocuklarının yaptığı 1980 darbesinin ardından %10 seçim barajı konmuştu. O zaman Lâikçi ve solcu kesimler bu durumu sevinçle karşılayıp demokrasinin gereği diyorlardı. Buna sebep ise ilelebet kendilerinin iktidar olacaklarını sanmalarıydı. Ne zaman ki halk uyanıp kendi değerlerine sahip çıkanları desteklemeye başladı o zaman seçim barajının demokrasiye aykırılığı gündeme getirildi. İlahi adalet gereği kendi tuzaklarına düştüler. Tıpkı İlâhî fermanda buyurulduğu gibi:

“Onlar tuzak kurdular, Allâh da tuzak kurdu. Allâh tuzak kuranların en hayırlısıdır.” (Âl-i İmrân, 3/54)

“...Onlar tuzak kurarken Allâh da karşılığında tuzaklarını boşa çıkarıyordu. Allâh tuzaklarına karşılık verenlerin en hayırlısıdır.” (Enfâl, 8/30)


Müslümanım diyen herkesin hareket noktası İslâm yani Kur'ân ve sünnet olmalıdır. Ne yazık ki böyle olmadığını da görüyoruz. Hele bir de işin içine siyaset girince İslâm sadece malzeme olarak kullanılıyor. Siyasi çıkarlar İslamın önüne geçiyor. Sanki 28 Şubat darbesi ve ardından gelen zulüm müslümanlara yapılmamış gibi bir rehavet hakim. Herkes dünü unutmuş kendi ikbali peşinde koşuyor.

2007 yılında Abdullah GÜL cumhurbaşkanı olmasın diye cumhuriyet mitingleri tertipleyenler bugün onu aday göstermeye çalışıyor. Tutarsızlık ve riyakarlığın zirvesi...

İslami söylemlerle halkı kandırıp darbe, hatta ülkeyi haçlılarla birlikte işgal etmeye kalkışan Fetö belasının fitnesi güncelliğini korurken bundan hiç ders alınmamış gibi bir hava hakim. Hatta bazı aymazlar çıkıp Fethullah tevbe etsin, memleketine yerleşsin, ilmî faaliyetlerine kaldığı yerden devam etsin diyebiliyor.

Seksen senedir önemli açılış ve kutlamalarda adını irtica koyarak mukaddesata küfredenler unutulmuş, eski düşmanlar dost olmuş, beraberce iktidar olma hayalinde koşuyorlar ne garip.

Rahmetli Erbakan ile birlikte onun partisini binbir yalan ve hilelerle iktidardan indirenler bugün saâdetli kardeşlerimizle dost olmuşlar da halkın teveccühüne set çekmeye çalışıyorlar. Ne kadar trajikomik bir durum. Siyasi hırs ve ihtirasın insanı İslâm kardeşliğinden ne kadar da uzaklaştırdığının ispatına şahit oluyoruz.

Hiçbir yatırım olmadığı halde iki de bir ortya çıkan ve halkı daha da fakirleştiren ekonomik krizlerden hiç ders alınmamış.

“Birlikten kuvvet doğar” gerçeği malesef şahsi çıkarlara feda ediliyor.

İçerdeki ve dışardaki hainlerin sesi daha çok çıkıyor. Müslümanlar sessiz. Halbuki hak üzere olan güçlü olmalı değil miydi? Hakkın olduğu yerde batılın hükmü geçersiz olmalıydı. Müslümanlar birbiriyle uğraşmaktan dolayı haktan uzaklaştılar da Allâh bu yüzden heybetlerini aldı. Bunun için batıl ehline karşı duramıyoruz.

Mü'minler kardeştir kaidesi, mü'minler hasımdıra dönüştü. Birbirini küfürle itham edenlere bakın, ne âyetten, ne de hadisten haberleri var.

Özel hayata hakim olmayan bir dinin, genele de hakim olamayacağı açıktır. Gayri müslim gibi yaşayan müslüman, siyasetten islam hakimiyeti istiyor. Ne acaip bir durum.

Seçim zamanı seçmenin kapısına giden yönetici adayları, seçildikten sonra da seçmenini kapıdan içeri koymuyor. Hatta hiç ulaşılamıyor. İstisnalar hariç. Adam seçildikten sonra kendi ikbalinin peşinde koşuyor. Bu türlerin bıraktığı kötü intibalar iyilerin de harcanmasına sebep oluyor. Bundan sonra seçilenlerin iyi takip edilmesi gerekir. Yoksa yakınmak beyhudedir. Siyaset hokkabazlarına prim verilmemelidir.

Mukaddesat düşmanlarının attığı oklar yerimiz olmalıdır.Nimete nankörlük edenden Allâh o nimeti alır. Bir asır daha katlanmaya ümmetin tahammülü yoktur. Dinli dinsiz mazlumlar bizden medet beklemektedir. Eski düşmandan dost olmayacağını hiç unutmamak gerek. İmanı olmyanın merhameti de olmaz. Zalimlerin ne yapabileceğine hep şahit oluyoruz. Son pişmanlık ise faydasızdır. Bu millet neye layık ise Allâh da ona göre idareciler verecektir. Gerisi lâfu güzaftan ibarettir.

Birlik ve beraberliğe her zamankinden daha muhtaç olduğumuzu unutmayalım.

Allâh (CC) ümmetin yâr ve yardımcısı olsun.

Yorumlar

Önemli Not: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir. Yazılan yorumlardan konhaber.com hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
X
Yorum Yazma Sözleşmesi
“Sayfamızın takipçileri suç teşkil edecek, yasal olarak takip gerektirecek,hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, ahlaka aykırı, müstehcen, toplumca genel olarak kabul görmüş kurallara aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde hiçbir yorumu bu web sitesinin hiçbir sayfasında paylaşamazlar. Bu tür içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk yorumu gönderen takipçiye aittir. KONHABER yapılan yorumlar arasından uygun görmediklerini herhangi bir gerekçe belirtmeksizin yayınlamama veya yayından kaldırma hakkına sahiptir. Konhaber başta yukarıda sayılan hususlar olmaz üzere kanun hükümlerine aykırılık gerekçesi ile her türlü adli makam tarafından başlatılan soruşturma kapsamında kendisinden Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 332.maddesi doğrultusunda istenilen yorum yapan takipçilerine ait ip bilgilerini ve yapmış olduğu yorumları paylaşabileceğini beyan eder ”
Türkçe العربية English