Son Dakika Haberler

Bu haberi daha sonra okumak için kaydedebilir ve sağ üst köşedeki butona basarak haberi okuyabilirsiniz!

TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi Toplantısı

TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Bilecik: "Ekonomi yönetiminde mümkün olduğunca merkezi bir söylem ihtiyacının altını çizmek istiyoruz. Özellikle makro ekonomi alanına giren ve piyasa oyuncuları açısından büyük önem arz eden konularda, tek ses ve bütünlüğün önemli olduğunu vurgulamak istiyoruz" "10 aydır artık bir kez daha uzatılmayacağını umduğumuz olağanüstü hal koşullarında yaşıyoruz" "İş dünyasının içindeki kişiler olarak bizim birinci beklentimiz Türkiye'nin yeniden bir reform dalgası yakalama

Anadolu Ajansı haberine göre;
İSTANBUL (AA) - Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Erol Bilecik, "Ekonomi yönetiminde mümkün olduğunca merkezi bir söylem ihtiyacının altını çizmek istiyoruz. Özellikle makro ekonomi alanına giren ve piyasa oyuncuları açısından büyük önem arz eden konularda, tek ses ve bütünlüğün önemli olduğunu vurgulamak istiyoruz." dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın onur konuğu ve konuşmacısı olarak katıldığı TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi Toplantısı'nda konuşan Bilecik, bu ayın başından bu yana Erdoğan'ın resmi ziyaretlerinin yoğunluğuna rağmen toplantıya katılımlarından dolayı şükranlarını iletti. Bilecik, 19 Mayıs Atatürk'ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı'nın kutlu olmasını dileyerek, şunları kaydetti:

"Son toplantımızdan bu yana yalnızca ülkemizin değil, dünyanın gündemine oldukça hareketli bir takvim hakim oldu. Alışık olduğumuz normların hızla eridiği, güç dengelerinin yeniden kurulduğu, demokrasilerin aşırı uçların baskısı altına girdiği, ayrışmaların arttığı, devletler arası gerginliklerin tehlikeli düzeylere geldiği bir dünyada yaşıyoruz. Suriye'deki kanlı ve zalim bir savaş bazen sona gelindiği izlenimi verse de maalesef sürmeye devam ediyor. Tüm bunlar ister istemez coğrafi konumuyla, ittifak ilişkileriyle, tarihsel bağlantılarıyla Türkiye'nin konumunu ve siyasetini de etkiliyor. Orta Doğu'nun bugünkü durumuna baktığımızda Cumhuriyetin kurucularının yüksek bir öngörüyle laik devlet yapısı tercih etmelerinin önemini bugün çok daha iyi anlıyoruz. Demokrasi en gelişmiş siyasal sistem olarak kendisini daha iyiye doğru yenilemek zorunda. Bugün gelişmiş ülkelerde yükselen aşırı akımların başı çektiği popülist dalga demokratik yapıları zorlamaktadır. Yapısı itibarıyla demokratik sistem açısından bir tehlike oluştursa da popülist hareketler yerleşik düzene yönelik bazı şikayetlerin de göstergesidir."

Küreselleşme dönemindeki yönetim anlayışının, ekonomik ve teknolojik gelişmelerin sarstığı sınıfların şikayetlerine ilgisiz kalınca birikmiş öfkelerin de patlamaya başladığını aktaran Bilecik, "Buna karşılık Dördüncü Sanayi Devrimi ile tetiklenen insanlık tarihinin en kapsamlı teknoloji devrimini yaşıyoruz. Günlük yaşamlarımız gelişen teknolojilerden her alanda etkileniyor. Bundan önceki sanayi devrimlerinde olduğu gibi sadece ekonomi değil, toplum ve siyasette de köklü bir değişim dönemine giriyoruz. Aslında ortada bir de çelişki var. Aşırı popülist hareketlerin bütün akış biçimine bakıldığı zaman yanıltıcı bilgilerin, adeta bilgi kirliliğinin, teknoloji sayesinde seçmeni daha rahatça etkileyebileceği bir ortamdan beslendiğine tanık oluyoruz." şeklinde konuştu.

Bilecik, uygarlığın evriminde sık sık yaşanan böyle zorlu ve karışık bir dönemde daha iyi bir geleceği inşa etme sınavı içinde olunduğunu anlatarak, "Gelişmiş demokratik ülkelerin siyasi sorumluları önümüzdeki dönemde bu yeni durumla nasıl başa çıkılacağına odaklanmak zorunda kalacak. Sonuçta değişim talebine yenilikçi yöntemlerle yanıt geliştirmek tüm dünya ülkelerinde artık 21. yüzyılın siyaset hedefi olmuştur." dedi.



- "Öncelikli beklentimiz artık seçim ortamının tamamıyla geride bırakılmasıdır"



Bilecik, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ABD Başkanı Donald Trump ile bölgedeki ateşin nasıl söndürüleceği konusunda verimli bir görüşme gerçekleştirdiğini düşündüklerini belirterek, "NATO üyesi iki müttefikin ilişkilerindeki pürüzlerin bu görüşmelerin de katkısıyla kısa sürede giderilmesini ve ilişkilerin olması gereken iş birliği düzeyine gelmesi umuyoruz. İki tarafın da diğerinin kaygılarını, önceliklerini, beklentilerini daha iyi anlayacağı ve yanlış anlamalara meydan vermeyecek bir diyalog düzeyinin mutlaka bulunabileceğini ümit ediyoruz." diye konuştu.

15 Temmuz'daki hain darbe girişimi sonrasında gerek içeride gerekse dış ilişkilerde çok çarpıcı gelişmeler yaşandığını aktaran Bilecik, sözlerine şöyle devam etti:

"10 aydır artık bir kez daha uzatılmayacağını umduğumuz olağanüstü hal koşullarında yaşıyoruz. Türkiye'nin coğrafi konumu kadar iç düzeni de dünyanın ilgi odağında oluyor. İç siyasetimizdeki gelişmeler de bu bağlamda dünyada çok yankı buluyor. 16 Nisan'da gerçekleşen referandumda yüksek katılımla millet olarak oy kullandık. Siyasi ve idari yapılanmamızda yeni bir yola girmiş bulunuyoruz. Bu sistem değişikliğine geçişin bir şekilde ülkemizi ve toplumumuzu ayrıştıran değil, ortak amaçlar peşinde, ortak bir zeminde buluşmaya teşvik edecek tarzda gerçekleştirilmesini arzu ediyoruz. Bugün için öncelikli beklentimiz artık seçim ortamının tamamıyla geride bırakılmasıdır.

Dış politikada özellikle AB ile iletişimdeki olumlu yaklaşımların gösterdiği üzere bu yöndeki adımların hızla atıldığını görmekten kuşkusuz çok büyük bir memnuniyet duyuyoruz. İçeride de referandum sonuçlarının sergilediği bölünmüşlük görüntüsünü tamamen değiştirecek tüm birleştirici adımların hükümetin gündeminde olduğuna kalben inanıyoruz. İş dünyasının içindeki kişiler olarak bizim birinci beklentimiz Türkiye'nin yeniden bir reform dalgası yakalaması ve uzun zamandır ertelenen ve artık geciktirilmemesi gereken adımları atmaya başlamasıdır. Ekonomide güvenilir, takip edilebilir program ile birlikte bunun hayata geçirilmesini ve yatırım dünyasına doğru mesajların verilmesini sağlayacak hukuksal zeminin tesisi öncelikli beklentilerimiz içerisindedir. Bu yöndeki somut reform önerilerimizi bizi mart ayında kabul buyuran Cumhurbaşkanımızla ve hükümet üyelerimizle son derece verimli görüş alışverişi ortamlarında paylaşmıştık. Aynı zamanda da 16 Nisan'da sandıklar kapanır kapanmaz, ama henüz daha sonuçlar ekranlarda görülmeden saat 17.00'de görüş belgemizi basın bülteni kanalıyla paylaşmış olduk."



- "AB ile tam üyelik sürecinin devamını önemli buluyoruz"



Bilecik, Avrupa piyasalarının canlanmasının ve sürekliliğinin sağlanmasının Türkiye açısından fevkalade önem taşıdığını vurgulayarak, Avrupa Birliğine (AB) üyelik sürecinin milli refahın, yerli ekonomi ve küresel rekabette daha güçlü bir Türkiye için belirleyici bir öneme sahip olduğunu söyledi.

AB piyasasının hala Türkiye için en büyük ihracat pazarı olma özelliğini koruduğuna dikkati çeken Bilecik, şunları kaydetti:

"Dünyanın bizim için en önemli ekonomik gücü ile ilişkilerimizi üyelik hedefinden feragat etmeden daha fazla derinleştirmeye, kendi refah ve menfaatlerimiz açısından ihtiyacımız var. Hepsinden önemlisi gençlerimizin kendilerine 21. yüzyılın dünyasında eşit şartlarda yarışacak bireyler olarak yer bulabilmeleri için AB ile tam üyelik sürecinin devamı ve bu sayede sosyal yaşam standartları, mevzuat uyumu, ekonomi, bilim, teknoloji ve eğitim odaklı ilişkilerin geliştirilmesini fazlasıyla önemli buluyoruz. Türkiye ile AB ilişkileri hiçbir zaman sorunsuz olmamış, ancak hiçbir zaman da kopmamıştır. Her iki taraf da sorunların üstesinden gelme kabiliyetine haizdir. Her iki tarafın da bütün siyasi otoritelerine geçmişin tatsızlıklarını belki bir kenara bırakarak ortak bir geleceği kurmak üzere büyük bir sorumluluk düştüğü inancındayız. AB'ye üyelik süreci, sağladığı sosyal refah, teknolojik ilerleme, finans, yatırım, ihracat, turizm ve öngörülebilir hukuk devleti düzeni unsurlarıyla Türkiye'nin öncelikli milli menfaatidir."



- "Asya dinamizmine sahip bir Türkiye'nin Avrupa'nın içerisinde yer alması…"



Bilecik, Avrupa özel sektörünün, Türkiye'nin AB'ye üyelik süreci çerçevesinde Gümrük Birliği'nin güncellenmesinde verdiği desteğin hiç değişmeden sürdüğünü teyit ettiğini bildirerek, "AB üyelik süreci ikili ekonomik ilişkilerin ötesinde, dünyanın diğer bölgelerindeki ilişkilerimiz üzerinde de belirleyici özelliğe sahiptir. Asya dinamizmine sahip bir Türkiye'nin Avrupa'nın içerisinde yer alması küresel rekabetteki gücümüzü artıracak olup temel milli menfaatimizdir." dedi.

TÜSİAD olarak Avrupa olgusunu hiçbir zaman bir kulübe üye olma çabası seviyesinde görmediklerini ifade eden Bilecik, "Bu hedefi Osmanlı İmparatorluğu'nun modern çağların meydan okuması karşısında yaptığı ve doğruluğuna inandığımız tercihin sanki bir uzantısı olarak görüyoruz. Bize göre imparatorluğun varisi Türkiye Cumhuriyeti, Avrupa değerler kümesine aittir." dedi.

Bilecik, bir süredir hemen tüm konuşmalarında “artık vakit kaybetmemeliyiz” ve “seçimlerden yorulduk!” sözlerini sıkça ve tüm samimi duygularıyla paylaştığını belirterek, "Bir an önce önümüzdeki önemli işleri yapmaya, sorunları çözmek için stratejiler geliştirmeye ve Türkiye'nin 21. yüzyılın başlarındaki başarı hikayesini tazelemeye ihtiyacımız var. Aslında kendimizi, yani toplumumuzu özellikle de gençlerimizi dinlemeye, düşünmeye ve fikirlerimizi olgunlaştırmaya gerek duyuyoruz. Cumhurbaşkanımızın yıllar önce gündemimize getirdiği 2023 hedeflerine ulaşmak amacıyla bu konulara hızla eğilmek zorundayız." şeklinde konuştu.

Gençlerin eğitiminin önemini vurgulayan Bilecik, "Eğitim politikamızla kalkınma politikamızı uyumlu kılacak, kapsayıcı bir stratejiye ihtiyaç duyuyoruz. Gençlerimizin işsizlik sarmalına girmemeleri için eğitim ile iş gücü piyasası arasındaki bağın güçlendirilmesi ve vasıf uyumunun gözetilmesi bu stratejinin bir parçası olmalı." değerlendirmesinde bulundu.

Bilecik, tüm gelişmiş ülkelerde KOBİ'lerin ekonominin itici gücü olduğuna dikkati çekerek, "Bunun sağlanabilmesi başta teknik beceri sahipleri olmak üzere yetişmiş ve sanayinin ihtiyaçlarına cevap verebilecek bir iş gücünün varlığına bağlıdır. Türkiye'de KOBİ'lerin temsil kuruluşu olarak başarılara imza atan ve Avrupa KOBİ'leri birliğinin de üyesi olan TÜRKONFED ile de çok verimli bir iş birliğimiz var." ifadelerini kullandı.



- "Ekonomi yönetiminde mümkün olduğunca merkezi bir söylem ihtiyacı"



Bilecik, internet ortamının, toplumların ve devletlerin eski alışkanlıklarını zorladığının son derece açık olduğunu vurgulayarak, şunları dile getirdi:

"Günümüzde, terörün saldırı şekli ve yöntemlerinin değişebildiğini görüyoruz. Geçtiğimiz günlerde, dünya genelinde 150 ülkede, sağlık ve iletişim başta olmak üzere, 200 binin üzerinde bilgisayarı hedef alan siber saldırıyı yaşadık. Alınan önlemler sayesinde ülkemizi pek etkilemedi. Terörle yapılan mücadeleyi sekteye uğratmadan, suçla mücadelenin internet ortamına has yöntemleri elbette bulunacak. Ancak her koşulda alınacak tedbirlerin ölçülü olması, yani önlenmeye çalışılan suçla orantılı olması gerekir. 'Türkiye', 'internet' ve 'yasak' kelimelerinin sürekli bir arada anılması, maalesef ülkemiz için olumlu bir intiba vermiyor."

Ekonomi alanında Amerika ve Avrupa'daki gelişmelere ve beklentilere değinen Bilecik, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bu politikaların Türkiye ekonomisinde hem faiz hem de kurlarda yukarı yönlü hareketler yaratma ihtimali yüksek gözüküyor. Buna dikkat etmemiz gerekir. Böyle bir ortamda yatırım ve üretimimizi desteklemek için piyasaya güven veren ekonomik söylem ve politikalara ihtiyacımız var. Bu amaçla ekonomi yönetiminde mümkün olduğunca merkezi bir söylem ihtiyacının altını çizmek istiyoruz. Özellikle makro ekonomi alanına giren ve piyasa oyuncuları açısından büyük önem arz eden konularda, tek ses ve bütünlüğün önemli olduğunu vurgulamak istiyoruz."

Bilecik, artık ucuz finansmana dayalı büyüme döneminin geride kaldığına işaret ederek, "Zaman tam anlamıyla reform zamanı." dedi.

Özel sektör olarak enflasyon oranının kalıcı olarak yüzde 5 veya altına indirilerek fiyat istikrarının sağlanması, kayıt dışı ekonomi ile mücadele, sermaye piyasalarının geliştirilmesi, kamu ihaleleri mevzuatının AB standartlarında rekabetçi hale getirilmesine destek olacaklarını aktaran Bilecik, "Aynı yönde ekonomide verimliliği ve üretkenliği artırmak amacıyla da hedeflerimiz ve önerilerimiz bellidir; sanayi stratejisinin, 21. yüzyılda ülkelerin gücünü belirleyecek olan Dördüncü Sanayi Devrimi ve dijital teknolojik dönüşümle uyumlu somut hedeflere dönüşmesini, enerji sektöründe serbest, sürdürülebilir ve öngörülebilir piyasa hedefli reformların hayata geçirilmesi, istihdam üzerindeki vergi ve prim yükünün OECD ülkeleri ortalamasına çekilmesi, güvenceli esnek çalışma biçimlerinin geliştirilmesi, KOBİ'lerin verimlilik ve finansmana erişimde dijital çağın gereklerine uygun açılımlarına destek verilmesi, toplumsal cinsiyet eşitliğinin eğitim, çalışma ortamı ve yönetime katılım başta olmak üzere hayatın her alanında sağlanmasına yönelik kararlı adımlar atılması." şeklinde konuştu.

Bilecik, başka ülkelerden daha yoğun olarak terörizm tehdidi ile yaşamak zorunda kalındığının idrakinde olduklarını aktararak, şunları kaydetti:

"Terörle mücadeleyi de sonuna kadar destekliyoruz. Geçmişte de bu konuda daima devletimizin yanında olduk. Güneydoğu Anadolu Bölgemizde toplumsal barışı sağlayacak adımların atılması, bireysel hakların korunması, can güvenliğinin sağlanması ve elbette refah politikalarının geliştirilmesi öncelik haline gelmelidir. Şiddetten arındırılmış ve birliğimizin korunduğu bir çözüm noktasının elbette bulunacağına inanıyoruz. Bu sonuca bölge halkımızın samimi tutumları ve inançları ile yaklaşmıştık, şimdi yine terörle mücadeleyi kararlılıkla sürdürürken, yeni yaklaşımları ve günümüz şartlarına uygun yeni atılımları düşünmek gerekir. Daha önceki girişimler bölgedeki yurttaşlarımızın ve aslında tüm halkımızın çözüme ne denli istekli olduğunu gösterdi. Bunun için siyaset kanalının önünün açılması ve siyasetin, diyalog ve çözümün mimarı olmasını sağlayacak koşulların oluşturulması gerektiğine inanıyoruz. Bu konuda her zaman olduğu gibi üzerimize düşen sorumluluğu almaya hazırız."


Kaynak:

Google News Takip Et
Gelişmelerden zamanında haberdar olmak istiyor musunuz? ’te KONHABER'e abone olun.
Google News Takip Et
Son dakika gelişmelerden anında haberdar olmak için WhatsApp haber kanalımıza katılın.

Yasal Uyarı:

Yayınlanan haberler, köşe yazıları, fotoğraflar, yazı dizileri ve her türlü eserin tüm hakları Mirajans Medya İletişim Reklam Haber ve Prodüksiyon A.Ş.’ye aittir. Kaynak gösterilerek bile olsa eserin bütünü veya bir kısmı özel izin alınmadan kullanılamaz.

Bu İçeriğe Emoji İle Tepki Ver!

  • 0
  • 0
  • 0
  • 0
  • 0
  • 0
  • 0
  • 0
  • Begendim
  • Kalp
  • Begenmedim
  • Gülen Surat
  • Kalpli Göz
  • Kızgın
  • Şokta
  • Üzgün

Yorumlar (0)

Önemli Not: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir. Yazılan yorumlardan konhaber.com hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
X
Yorum Yazma Sözleşmesi
“Sayfamızın takipçileri suç teşkil edecek, yasal olarak takip gerektirecek,hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, ahlaka aykırı, müstehcen, toplumca genel olarak kabul görmüş kurallara aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde hiçbir yorumu bu web sitesinin hiçbir sayfasında paylaşamazlar. Bu tür içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk yorumu gönderen takipçiye aittir. KONHABER yapılan yorumlar arasından uygun görmediklerini herhangi bir gerekçe belirtmeksizin yayınlamama veya yayından kaldırma hakkına sahiptir. Konhaber başta yukarıda sayılan hususlar olmaz üzere kanun hükümlerine aykırılık gerekçesi ile her türlü adli makam tarafından başlatılan soruşturma kapsamında kendisinden Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 332.maddesi doğrultusunda istenilen yorum yapan takipçilerine ait ip bilgilerini ve yapmış olduğu yorumları paylaşabileceğini beyan eder ”
Türkçe العربية English