Son Dakika Haberler

Bu haberi daha sonra okumak için kaydedebilir ve sağ üst köşedeki butona basarak haberi okuyabilirsiniz!

Suudi Arabistan'ın İran'a yönelik "tırmandırma politikası"

Suudi Arabistan'ın davetiyle düzenlenen Arap Birliği Dışişleri Bakanları olağanüstü toplantısında İran aleyhinde şekillenen Arap tırmanışının, birkaç aylık "soğuk savaştan" öteye geçmeyeceği belirtiliyor Cidde'deki Ortadoğu Stratejik Araştırmalar Merkezi Başkanı Işki: "Arap dünyası, Tahran'ın bölgenin işlerine müdahalesi ve yayılmacılığını engellemezse İran balistik füzeleri, sadece Suudi Arabistan'a değil tüm Arap ülkelerine ulaşabilir" Mısırlı uluslararası güvenlik ve stratejik işler uzmanı K

Anadolu Ajansı haberine göre;
KAHİRE (AA) - HÜSEYİN EL KABANİ/FEYULA FEHMİ - Suudi Arabistan'ın davetiyle geçen pazar Kahire'de düzenlenen Arap Birliği Dışişleri Bakanları olağanüstü toplantısında İran aleyhinde şekillenen Arap tırmanışının, birkaç aylık "soğuk savaştan" öteye geçmeyeceği öngörülüyor.

ABD Devlet Başkanı Donald Trump'ın geçen mayısta Riyad'da katıldığı zirveyle başlayan sürecin, "İran'ın bölgedeki müdahalelerinin" masaya yatırıldığı Arap dışişleri bakanlarının olağanüstü toplantısında yayınlanan bildirideki Arap tırmanışıyla son bulduğu belirtiliyor.

Siyasi analistler, Riyad yönetiminin, İran karşısında bulduğu uluslararası ve Arap desteğinin, bazı baskılar ve anlaşma yönelimleriyle sınırlı kalacağını ifade ederek, bu sürecin savaş aşamasına ulaşmayacağını savunuyor.

Cidde'deki Ortadoğu Stratejik Araştırmalar Merkezi Başkanı Enver Işki, Suudi Arabistan'ın İran aleyhindeki yükselişte Arap ülkelerinden destek bulduğuna dikkati çekerek, bu destekte kararlarının Tahran tarafından kontrol edildiği bilinen Lübnan ve Irak'ın istisna olduğunu kaydetti.

İran aleyhindeki Arap desteğinin ilk tezahürlerinin, Tahran'a yönelik yaptırımların artırılması için Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ne (BMGK) şikayet dilekçesi gönderilmesi ve İran'daki siyasi sistemin değişmesi için baskı yapılması konusunda ABD'nin teşvik edilmesi şeklinde görüleceğini kaydeden Işki şunları söyledi:

"Arap dünyası, İran'ın bölgenin işlerine müdahalesi ve yayılmacılığını engellemezse İran balistik füzeleri, sadece Suudi Arabistan'a değil tüm Arap ülkelerine ulaşabilir."

Suudi Arabistan Dışişleri Bakanlığı, İran tarafından desteklenen Husilerin, son yıllarda Suudi Arabistan'ı 80 balistik füzeyle hedef aldığını açıklamıştı.

- İran karşısındaki uluslararası destek

Mısırlı uluslararası güvenlik ve stratejik işler uzmanı Enes el-Kassas ise Suudi Arabistan'ın Arap ülkeleri ve uluslararası düzeyde edindiği desteğe işaret ederek, "Birleşik Arap Emirlikleri'nin (BAE) başını çektiği Arap desteğine ilaveten sağlanan uluslararası desteğin, bir şekilde Beyaz Saray yönetimiyle koordinasyon içinde olduğu açık. İran karşısındaki uluslararası talepler çerçevesinde şekillenen bu destek, ABD Devlet Başkanı Trump'ın katıldığı ABD-Arap ve İslam Ülkeleri Zirvesi'nden bu yana belirli olan bir durum." diye konuştu.

Kassas, Türkiye, Mısır ve İran gibi büyük güçler arasında örtülü anlaşmalar olduğu sürece bölgede herhangi bir sorunun ortaya çıkmayacağına dikkati çekerek, "Halihazırda İran aleyhinde Suudi Arabistan'a verilen uluslararası destek, savaş aşamasına gelmeyecek. Teröre Karşı İslam İttifakı toplantısından İran aleyhinde bir şey çıkması beklenmiyor." ifadesini kullandı.

İran'ın Suudi Arabistan üzerindeki baskılarının siyasi etkileri konusunda uyaran Kassas, ancak bunun bölgede yaşanan çatışmalardaki oyunun kurallarını değiştirmeyeceğini söyledi.

Kassas, bu fikrini, "İran, ekonomik açıdan zayıf bile olsa baskı altında net bir vizyon takip ediyor. Bu, Washington ile karşı karşıya geldiği politikalarında net bir biçimde görülüyor" şeklinde açıklayarak, Suudi Arabistan'ın ise şu ana kadar "düşmanı" karşısındaki vizyon ve politikasının net olmadığına dikkati çekti.

- İran'ın, Arap ülkeleriyle uzlaşı olasılığı

Arap Siyasi ve Stratejik Araştırmalar Merkezi Başkan Yardımcısı Mısırlı analist Muhtar Gabaşi, Suudi Arabistan'ın daveti üzerine düzenlenen olağanüstü toplantıda nihayet İran'a yönelik bir Arap duruşu ile işleyiş tarzına ilişkin bazı kararların alındığını belirterek, bunu "iyi" bir gelişme olarak değerlendirdi.

"Washington, Tahran'la nükleer dosya konusunda başarısız olmuşken, İran karşısındaki bu yükseliş, İran'ı anlaşmaya zorlamak için yeterli olur mu?" diye soran Gabaşi, şunları söyledi:

"Suudi Arabistan tasavvuru, bölgede yaşanan krizler için uzlaşı ve anlaşma olarak yorumlansa bile İran kolay teslim olmayacak. Özellikle de İran bu krizde bir rol üstlenmişken."

Gabaşi, Suudi Arabistan'ın Washington'ın vizyonu başta olmak üzere uluslararası desteğin ardından bir savaşa sürüklenmesinden duyduğu endişeyi dile getirerek, "Böyle bir durumda Tahran ve Riyad kaybeden, Washington ise kazanan taraf olacak." dedi.

- "İran'la mücadelede yetersiz kalınsa bile İsrail'le herhangi bir ittifak yapılması gerekmiyor"

Ürdün'deki Ortadoğu Araştırmaları Merkezi Müdürü Cevad el-Hamed ise İran'ın Arap ve bölge meselelerine güçlü bir müdahalesinin olduğundan şüphe duyulmadığını söyleyerek, "İran'a ortak çıkarlar ile komşu haklarına yeniden saygı duyması için baskı yapılması adına şu anda Tahran'ın müdahalelerine tavizsiz şekilde karşı konulmalı." diye konuştu.

İran'la yaşanan sorun ve anlaşmazlıkların devam ettiğine ve bu sorunların İslam cephesine ait olduğuna dikkati çeken Hamed, "İran'la mücadelede yetersiz kalınsa bile İsrail'le herhangi bir ittifak yapılması gerekmiyor." dedi.

Hamed bu açmaza çözüm bulunması çerçevesinde şunları söyledi:

"Arapların, siyasi baskıyı, ekonomik muadili ile dengelemesi gerekiyor. Körfez ülkeleri başta olmak üzere bazı Arap devletlerinin İran'la imtiyazlı ekonomik ilişkileri olması mantıklı değil. Öyle ki aralarındaki ticaret hacmi senelik 46 milyar dolara ulaşıyor."

İran'ın, mezhep savaşlarını durdurmak ve huzursuzluğu beslemeyi sona erdirmek için bir adım atması gerektiğini belirten Hamed, ayrıca Tahran'ın bölgedeki krizden kurtulmak ve güvenliği muhafaza etmek için Arap ülkeleriyle anlaşmaya varması gerektiğini vurguladı.

Hamed, buna karşın Arap ülkelerinin de İran'a Arap barışına entegre olabilmesi için fırsat tanıması gerektiğini sözlerine ekledi.


- Suudi Arabistan-İran gerilim hattı

Suudi Arabistan ile İran arasındaki ilişkiler, ciddi krizlere sahne olmuştu. 2016'nın ilk günlerinde Suudi Arabistan'da aralarında Şii din adamı Şeyh Nimr'in de bulunduğu 47 kişinin idam edilmesinin akabinde bu idamları protesto eden grupların Tahran ve Meşhed'deki Suudi Arabistan'a ait diplomatik temsilciliklere saldırması bölgede gerilimin yükselmesine neden olmuştu.

Bu olayların ardından Riyad yönetiminin Tahran'la diplomatik ilişkilerini kesmesini, bazı bölge ülkelerinin İran'la diplomatik ilişkilerini askıya alması takip etmişti.

Kasım ayının başında ise Husilerin, Yemen'den Suudi Arabistan'ın başkenti Riyad'ın kuzeydoğusuna attığı balistik füze, hava savunma sistemlerince etkisiz hale getirilmişti. Suudi Arabistan, Husilere füze tedarik etmekle suçladığı İran'a yönelik ciddi ithamlarda bulunurken Tahran ise bunları yalanlamıştı.

Gerginliğin, tehdit boyutuna ulaştığı süreçte; İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, "ülkesinin gücü ve konumu" konusunda uyarıda bulunarak, ABD'nin bu güç karşısında tüm kabiliyetlerine rağmen bir sonuç alamadığını vurgulamıştı.

Buna karşı Riyad, Tahran karşısında belirgin bir adım atarak, 12 Kasım'da "İran'ın bölgedeki müdahalelerinin" görüşülmesi için Arap Birliği Dışişleri Bakanlarına olağanüstü bir toplantı düzenlemesi çağrısında bulunmuştu.

Toplantıdan bir gün önce Trump ile Fransız mevkidaşı Emmanuel Macron yaptıkları telefon görüşmesinde, bölgenin istikrarını sarsmaya çalışan Hizbullah ve İran'ın faaliyetleriyle mücadelede müttefiklerle çalışmak gerektiği konusunda mutabık olduklarını ifade etmişlerdi.


- Arap Dışişleri Bakanları "olağanüstü" toplantısı

Mısır'ın başkenti Kahire'de düzenlenen Arap Birliği Dışişleri Bakanları olağanüstü toplantısında, İran'ın bölgedeki müdahaleleriyle ilgili dosyanın BMGK'ya taşınması, İran tarafından finanse edilen uydu kanallarının yasaklanması ve "terör örgütü" olarak nitelendirilen Hizbullah'ın kınanmasına karar verilmişti. Lübnan ve Irak'ın ise 14 maddelik sonuç bildirisinde Hizbullah'ın "terör örgütü" olarak tanımlanması karşısında çekinceli bir tutum izlediği kaydedilmişti.

Suudi Arabistan bunun yanı sıra iki yıl önce kurulan "Teröre Karşı İslam İttifakı"nın savunma bakanlarına ilk kez yapılacak bir toplantının çağrısında bulunmuştu.

26 Kasım'da yapılması planlanan "Terörle mücadele müttefikleri" temalı toplantının hedefinin, aşırılık ve terörle mücadelede çabaların birleştirilmesi ile uluslararası çabalarla entegrasyon olduğu ifade edilmişti.

Riyad yönetimi, geçen mayıs ayında düzenlen "ABD-Arap ve İslam Ülkeleri Zirvesi"nde; Teröre Karşı İslam İttifakı'nın ihtiyaç halinde Suriye ve Irak'taki terör örgütlerine karşı operasyonları desteklemek için 34 bin kişilik askeri gücü bünyesinde barındırdığını duyurmuştu.

Suudi Arabistan Kralı Selman ile Trump'ın "İran'ın küresel terörün öncüsü olduğu" gibi Tahran aleyhindeki söylemlerine sahne olan zirvenin ardından Riyad, İran'ın bölgeye müdahaleleri karşısındaki çalışmalara bağlılığını teyit etmişti.

Geçen ekim ayında, Suudi Arabistan "İran'a yönelik katı stratejiyi memnuniyetle karşıladığını duyururken, ABD Başkanı Trump ise yeni İran stratejisini açıklamış ve Barack Obama döneminde 2015 yılında imzalanan nükleer anlaşma için "İranlı liderler iyi müzakereci. Kendileri için (ABD ile) olağanüstü bir anlaşma yaptılar ancak bu, ABD için korkunç bir anlaşmaydı." değerlendirmesinde bulunmuştu.

Trump, ülkesinin İran ile nükleer anlaşmadan şimdilik ayrılmayacağını belirtirken, "Eğer Kongre ve müttefiklerimizle bir çözüme ulaşamazsak, o zaman anlaşma iptal edilecek. Anlaşma inceleme altındadır ve herhangi bir zamanda bizim (anlaşmaya) katılımımız, Başkan olarak tarafımdan iptal edilebilir." yorumunu paylaşmıştı.


Kaynak:

Google News Takip Et
Gelişmelerden zamanında haberdar olmak istiyor musunuz? ’te KONHABER'e abone olun.
Google News Takip Et
Son dakika gelişmelerden anında haberdar olmak için WhatsApp haber kanalımıza katılın.

Yasal Uyarı:

Yayınlanan haberler, köşe yazıları, fotoğraflar, yazı dizileri ve her türlü eserin tüm hakları Mirajans Medya İletişim Reklam Haber ve Prodüksiyon A.Ş.’ye aittir. Kaynak gösterilerek bile olsa eserin bütünü veya bir kısmı özel izin alınmadan kullanılamaz.

Bu İçeriğe Emoji İle Tepki Ver!

  • 0
  • 0
  • 0
  • 0
  • 0
  • 0
  • 0
  • 0
  • Begendim
  • Kalp
  • Begenmedim
  • Gülen Surat
  • Kalpli Göz
  • Kızgın
  • Şokta
  • Üzgün

Yorumlar (0)

Önemli Not: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir. Yazılan yorumlardan konhaber.com hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
X
Yorum Yazma Sözleşmesi
“Sayfamızın takipçileri suç teşkil edecek, yasal olarak takip gerektirecek,hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, ahlaka aykırı, müstehcen, toplumca genel olarak kabul görmüş kurallara aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde hiçbir yorumu bu web sitesinin hiçbir sayfasında paylaşamazlar. Bu tür içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk yorumu gönderen takipçiye aittir. KONHABER yapılan yorumlar arasından uygun görmediklerini herhangi bir gerekçe belirtmeksizin yayınlamama veya yayından kaldırma hakkına sahiptir. Konhaber başta yukarıda sayılan hususlar olmaz üzere kanun hükümlerine aykırılık gerekçesi ile her türlü adli makam tarafından başlatılan soruşturma kapsamında kendisinden Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 332.maddesi doğrultusunda istenilen yorum yapan takipçilerine ait ip bilgilerini ve yapmış olduğu yorumları paylaşabileceğini beyan eder ”
Türkçe العربية English