Son Dakika Haberler

Bu haberi daha sonra okumak için kaydedebilir ve sağ üst köşedeki butona basarak haberi okuyabilirsiniz!

Sina Yarımadası'nda iki ateş arasında kalan kabileler

Emekli Tümgeneral Muslim: "Silahlı bir yabancı bölge halkının yardımı olmadan Sina'ya giremez ve orada saldırı düzenleyemez. Ancak bu, kabilelerin, silahlı kişilerin Sina'ya girişinden ve tümüyle şiddetten sorumlu olduğu anlamına gelmez. Burada söylemek istediğim, kabilelerin yönetimle işbirliğinin istenen düzeyde olmaması" Sina'daki aktivistlerden Berhume: "Kabileler neden bölgelerini yakıp yıkanlara, yönetimle işbirliği yaptığı için çocuklarını, büyüklerini öldürenlere yardım etsin! 4 yıl boyu

Anadolu Ajansı haberine göre;
KAHİRE (AA) - RABİ ES-SEKERİ - Mısır'ın Sina Yarımadası'nda 2013 yılından bu yana yaşanan şiddet olayları ve güvenlik güçlerine yönelik her geçen gün artan saldırılar, buradaki kabilelerin durumu, örgütlerin silah temin yolları hakkında soru işaretleri oluşturuyor.

Ülkenin içinden geçtiği siyasi süreçler ve coğrafi konumu nedeniyle yönetimler tarafından ihmal edilen, güvenlik problemleriyle iç içe yaşayan bölge sakinleri, çoğu zaman bu istikrarsızlığın bedelini ödüyor. Güvenlik güçlerinin işbirliği yapmamakla suçladığı kabileler, yapmaları durumunda da radikal grupların hedefi haline geldiklerini, tehdit aldıklarını, çoğu zaman da bu işbirliğinin bedelini hayatlarıyla ödediklerini söylüyor.

Kabilelerin içine düştükleri bu zor durumu, örgütlerin silahları temin yollarını ve bölgedeki durumu AA muhabirine anlatan yerel kaynaklar kabilelerin bazı istisnalar dışında bu örgütlere destek vermekle suçlanamayacağını ifade ediyor.

- "Kabilelerin işbirliği istenen düzeyde değil"

Emekli Tümgeneral Talat Muslim, kabilelerin, Sina Yarımadası'nda şiddet olayları sebebiyle yaşanan krizin bir parçası olduğunu belirtti.

"Kabileler, Sina'daki aşırı grupların silahlandırılması sorununun bir parçasıdır. Çünkü silahlı bir yabancı bölge halkının yardımı olmadan Sina'ya giremez ve orada saldırı düzenleyemez. Ancak bu, kabilelerin, silahlı kişilerin Sina'ya girişinden ve tümüyle şiddetten sorumlu olduğu anlamına gelmez. Burada söylemek istediğim, kabilelerin yönetimle işbirliğinin istenen düzeyde olmaması. Aynı şekilde bu kabile silahlı kişileri destekliyor, bu desteklemiyor da diyemem." ifadelerini kullanan Muslim, silahlı kişilerle mücadelede kabilelerin sağlayabileceği en büyük desteğin, yönetime bilgi aktarımı olduğunu, bu kişilerin bulundukları yerleri ihbar edebileceklerini kaydetti.

Ancak güvenlik güçleriyle işbirliği içine giren kabile üyelerinin çoğunun bu silahlı kişiler tarafından öldürüldüğünü, ölüm riski altına girdiklerini belirten Muslim, bu durumun yine de silahlı kişileri yakalamak için emniyet birimleriyle işbirliği yapılması ve kabile üyelerinin güvenliğinin sağlanması önünde engel teşkil etmediğini vurguladı.

Muslim, bu bağlamda kabilelerin güvenliği için emniyet güçlerinin Sina'daki varlıklarının tek başına yeterli olmadığına, sadece terör kaynaklı tehditleri azaltabileceğine dikkati çekti.

Çözüm olarak kimilerinin ortaya attığı "kabilelerin silahlandırılması" düşüncesine katılmadığını ifade eden Muslim, bunun uygulanması durumunda kimin müttefik kimin düşman olduğunun ayırt edilemeyeceği uyarısında bulundu.

Muslim, Sina'daki en büyük terör gücünün, coğrafi şartlar nedeniyle Gazze ve Akdeniz'e yakın bölgede bulunduğunu söyledi.

- Kabilelerin karşı karşıya kaldığı sorunlar

Sina'daki aktivistlerden Muna Berhume ise buradaki kabilelerin 60'lı yıllardan bu yana marjinalleştirildiğini, İsrail'in işgal yılları sırasında kaynaklarının çalındığını, daha sonra da kalkınma projelerinin burada kasıtlı olarak uygulanmadığını, olağanın dışında bir güvenlik boşluğunun burada hakim olduğunu anlattı.

Güvenlik boşluğunun sebebi olarak, Gazze sınırındaki ihlaller, kaçakçılık, İsrail sınırının korunaklı olmaması ve bu ülkeyle yapılan Camp David antlaşması nedeniyle güvenliği sağlamada yeteri kadar silahlanamama ve bazı bölgelerde emniyetin olmayışını gösteren Berhume, 2013 yılının Temmuz ayından bu yana El-Ariş kentinin doğusundaki şehir ve köylerde gerçek bir savaşın yaşandığını, silah ve patlama sesleri ile kan kokusunun hayatın bir parçası haline geldiğini kaydetti.

"Sina'daki kabileler, bölgenin içinden geçtiği zor şartların kurbanı. Tabi ki burada kanun dışı eylemlerde bulunanlar da var. Ancak Sina, düşmanın hırsla göz diktiği bir yer." diyen Berhume, kabileleri Sina'daki radikal grupları desteklemekle suçlamanın doğru olmadığını, taraflı söylentilerin hükümetle kabilelerin arasını açmak için uygulamaya konulan bir psikolojik savaş olduğunu kaydetti.

Berhume sözlerini şöyle sürdürdü:

"Kabileler neden bölgelerini yakıp yıkanlara, yönetimle işbirliği yaptığı için çocuklarını, büyüklerini öldürenlere yardım etsin! 4 yıl boyunca Sina'da yaşanan kanlı olayların arkasında siyonistlerin çıkarlarına hizmet eden uluslararası istihbarat birimleri var."

- İki ateş arasında kalan kabileler

El-Ariş'in önde gelenlerinden Şeyh Halid Arafat, Sina sakinlerinin kanunsuz örgütlerin kurşunları ile ordunun teröre karşı açtığı savaş arasında kaldığını ifade etti.

Arafat,"Devletin silahlı gruplar üzerindeki kontrolü zayıf. Çok sayıda kabile üyesi orduyla işbirliği yaptı. Ancak sonları silahlı grupların elinde öldürülmek ya da yaşadıkları yerleri terketmek oldu. Orduyla işbirliği yüzünden tehdit ediliyorlardı. Kabileler bu gruplara çok direndi." dedi.

Kabileler içinde aşırılık fikrinin beslenme yollarına da işaret eden Arafat, "Sina'da radikal gruplar var. Bunun yanı sıra Sina Yarımadası dışında dini eğitim kisvesiyle aşırılık tohumlarının ekildiği kabile çocukları bulunuyor ya da öğretmenler yoluyla gizlice bu fikirler aşılanıyor." ifadelerini kullandı.

- Silahların bölgeye girişi

Radikal grupların silah temini için başta Mısır sınırı ve Akdeniz yolu olmak üzere çeşitli yollar kullandığını ifade eden Arafat, güvenlik noktaları ve emniyet merkezlerini hedef alarak da silah ele geçirdiklerini söyledi.

Kabilelerin, kendi aralarındaki çatışmalarda, emniyet güçlerine ya da suçlulara karşı kendilerini savunma amaçlı hafif ve orta dereceli silahlar taşıdığını aktaran Arafat, "Silahlı kişilerin çoğu, ne Sina kabilelerinden ne de Mısırlı. Bu kişiler İsrail ya da deniz yoluyla ülkeye gelen yabancılar. Bir diğer ihtimalle beyni aşırı fikirlerle dolu Mısırlılar." diye konuştu.

Arafat, silahların İsrail'den geldiğini, bunun yanı sıra 2011 yılındaki 25 Ocak devriminden sonra oluşan güvenlik boşluğu sırasında Sina'ya yığınak yapıldığını belirtti.

Devrimden bir yıl sonra, Libya'da da durumun bozulmasının ardından, Sina'nın silah yığınağı yapan suç örgütleriyle dolduğunu, 2012-2013 yılları arasında bölgeye korkunç bir şekilde silah girişinin yapıldığını anlatan Arafat, "Komşu ülkelerle sınır açıktı. Arabalara yüklü silahları gözlerimizle görüyorduk." ifadesini kullandı.


Kaynak:

Google News Takip Et
Gelişmelerden zamanında haberdar olmak istiyor musunuz? ’te KONHABER'e abone olun.
Google News Takip Et
Son dakika gelişmelerden anında haberdar olmak için WhatsApp haber kanalımıza katılın.

Yasal Uyarı:

Yayınlanan haberler, köşe yazıları, fotoğraflar, yazı dizileri ve her türlü eserin tüm hakları Mirajans Medya İletişim Reklam Haber ve Prodüksiyon A.Ş.’ye aittir. Kaynak gösterilerek bile olsa eserin bütünü veya bir kısmı özel izin alınmadan kullanılamaz.

Bu İçeriğe Emoji İle Tepki Ver!

  • 0
  • 0
  • 0
  • 0
  • 0
  • 0
  • 0
  • 0
  • Begendim
  • Kalp
  • Begenmedim
  • Gülen Surat
  • Kalpli Göz
  • Kızgın
  • Şokta
  • Üzgün

Yorumlar (0)

Önemli Not: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir. Yazılan yorumlardan konhaber.com hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
X
Yorum Yazma Sözleşmesi
“Sayfamızın takipçileri suç teşkil edecek, yasal olarak takip gerektirecek,hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, ahlaka aykırı, müstehcen, toplumca genel olarak kabul görmüş kurallara aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde hiçbir yorumu bu web sitesinin hiçbir sayfasında paylaşamazlar. Bu tür içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk yorumu gönderen takipçiye aittir. KONHABER yapılan yorumlar arasından uygun görmediklerini herhangi bir gerekçe belirtmeksizin yayınlamama veya yayından kaldırma hakkına sahiptir. Konhaber başta yukarıda sayılan hususlar olmaz üzere kanun hükümlerine aykırılık gerekçesi ile her türlü adli makam tarafından başlatılan soruşturma kapsamında kendisinden Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 332.maddesi doğrultusunda istenilen yorum yapan takipçilerine ait ip bilgilerini ve yapmış olduğu yorumları paylaşabileceğini beyan eder ”
Türkçe العربية English