Adı Muammer Polgaöz ama ben O’na Ramazan Gülü demeyi tercih ettim. Hem gül gibi naif, hem Ramazan ayını çok seviyor hem de çok güzel gülüyor. Hikayesi benim içimi ısıttı. Okuyanlar da ısınıversin istedim Muammer’i...
Muammer Abi Konyalı, içinden, daha doğrusu Gonya’nın Yirlisi.
Araplarlı.
Tevellüt, 1967.
Muammer ile Kapı Camisi’nin güzel esnaflarından, dostum Mustafa Dadacı’nın dükkanında tanıştım. Mustafa beni ona, onu bana takdim etti. Pek tepki vermedi. Kafasını sallayıp gülümsemekle yetindi. Mustafa anlattı hikayesini, o dinledi. Belli ki kendisini anlatmayı pek sevmiyordu.
Ramazan Gül’ü dememin sebebi ise Muammer Abi için Ramazan Ayının farklı bir anlamı, hayatında önemli bir yeri olması. Öncelikle Ramazan’da çalışmayı bırakıyor. Şu an bir sigorta şirketinde çay işine bakıyor. İşi bırakıp Ramazan öncesi kendine bir program yapıyor.
Programın birinci maddesi: Kapı Camisinde öğle namazı kılınacak. İkincisi, ikindiye kadar camide kalınıp mukabele dinlenecek.
Ardından ikindi namazı kılınıp Dadacı’nın dükkana geçilecek.
Mustafa Dadacı, bir süre daha yanında ve cami çevresindeki esnafların yanında vakit geçirip iftara gittiğini, çoğu zaman da beraber iftar ettiklerini söylüyor. Ama O’nun programının belki de en önemli maddesi teravihteki disiplinle ilgili olan. Çok önem veriyor, çok.
Ramazan öncesi kendine adeta bir rota belirliyor. Her gün farklı bir camide teravih kılmak, O’nun için çok önemli. Çünkü camiye giderken attığı her adım, sevabını daha da arttırıyor. Caminin ismini, yapım tarihini ve hangi gün gittiğini bir kağıda yazıyor ve 30 gün 30 farklı camiye gidiyor.
Ramazan’da da, sair zamanda da sağlığına çok dikkat ediyor. Yağlı pek yemeyip, kırmızı etten de uzak durduğunu söylüyor, Dadacı.
Tarihlere merakı teravih için aldığı notlardan ibaret değil. Önem verdiği şeyleri unutmuyor. Mesela, Konyaspor maçlarını tarihleri ve skorlarıyla saklıyor belleğinde...
Muammer Abi için temizlik de çok önemli. Temiz ve güzel giyiniyor. Saç tıraşı da düzenli olmak zorunda. Ne zaman traş olacağını belirleyip o gün mutlaka berbere gidiyor.
Bizim Konya’nın çok sağlam, yüzlerce yıl önce güzel insanlar tarafından başlatılmış hoş gelenekleri var. Esnaflık ahlakı ve dayanışması çok önemli bir yer tutuyor, bunların içinde. Garibana ve özel insanlara hep sahip çıkar Konyalı... Hele o Kapı Camisinin civarı ve Bedesten içinde böyle insanların özel bir yeri var. Esnaf onlara çok önem veriyor. Ramazan’da her gün bir ya da bir kaç gönüllü, onları toplayıp iftar veriyor. Ceplerine de geldikleri ve sevap kazanmalarına fırsat tanıdıkları için diş kirası mahiyetinde harçlık konuyor. Bu iftara “Gül İftarı” deniyor. Çünkü gelenler gül gibi naif insanlar... Bu cemiyetin gülleri onlar.
Fotoğraf çekerken bu namaz aşığı adama sarıldığımda bir güle dokunur gibi oldum. O’nu dinlerken gül kokusu geldi burnuma. Yazarken de Rahmet Peygamberi, Güllerin Efendisi, Gül Kokulu Peygamberimiz Güzel Muhammed geldi aklıma. Salat ve selam O’na, Ramazan’ın bereketi de sizin üzerinize olsun.
Kaynak:
Gelişmelerden zamanında haberdar olmak istiyor musunuz? Google News’te KONHABER'e abone olun.