Son Dakika Haberler

Bu haberi daha sonra okumak için kaydedebilir ve sağ üst köşedeki butona basarak haberi okuyabilirsiniz!

'Bu tehditler altında Türkiye’nin sessiz kalması beklenmesin'

Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) Müşterek Özel Görev Kuvveti ve koalisyon hava kuvvetleriyle koordineli şekilde başlattığı ve Cerablus’un DAEŞ’ten temizlenmesini hedefleyen “Fırat Kalkanı” operasyonunu değerlendiren uzmanlar, uzun zamandır planlanan bu harekatın Türkiye'nin Suriye sınırından gelecek tehlikeleri bertaraf etme amacı taşıdığını belirtiyor.

’Bu tehditler altında Türkiye’nin sessiz kalması beklenmesin’
Ankara Siyasal ve Ekonomik Araştırmalar Merkezi (ASEM) Başkanı Doç. Dr. Akif Kireçci, AA muhabirine yaptığı değerlendirmede, Türkiye’nin Suriye’deki pozisyonunun DAEŞ tarafından PYD terör örgütüne açılan kantonlarla ilgili olduğunu söyleyerek Türkiye’nin bu kantonların birleştirilmesini istemediğini belirtti.

PYD’nin bölgeye yerleşerek yerli Arap ve dindar Kürt halkını yaşadıkları yerden zorla uzaklaştırdığını vurgulayan Kireçci, “Bir tehcir hareketi var, dünya bunu görmezden geliyor. Zaten eğer hatırlanacak olursa, Amerika ile Türkiye arasında Suriye politikasındaki en büyük kırılma noktası da PYD’nin bizim güney sınırlarımıza yerleşerek bir oldu bitti üzerinden devletleşme süreciydi.” diye konuştu.

Türkiye’nin bu konudaki kırmızı noktasının PYD’nin Fırat’ın batısına geçmemesi olduğunun altını çizen Kireçci, son yapılan hamlelerde “dışarıdan gelen güçlerle PYD’nin önünün açıldığına” dikkati çekerek şu ifadeleri kullandı:

“Hatta DAEŞ silah bile sıkmadan bazı bölgeleri PYD’ye bırakıyor. Bu Türkiye’nin baştan beri deklare ettiği pozisyonuna ters düşüyor. Bu anlamda askeri müdahale zaten zaman zaman topçu birlikleri üzerinden yapılıyordu. Şimdi bir de hava harekatı yapılmış oldu. Burada bizim üzerinde durmamız gereken şey DAEŞ’le PYD’nin zaman zaman ortak hareket ettiği. Eminim Biden’ın ziyareti sırasında da birinci gündem maddesi bu olacaktır.”

- "Bu hattın güvence altına alınması uzun zamandır konuşuluyordu"

Ortadoğu Stratejik Araştırmalar Merkezi (ORSAM) Ortadoğu uzmanı Oytun Orhan da Türkiye’nin Azez-Cerablus hattına ilişkin kaygılarını uzun zamandır dillendirdiğini anımsattı.

Orhan, “Hem DAEŞ’in sınır bölgesinden temizlenmesi, hem YPG ve PKK’nın kontrol ettiği yerler arasındaki coğrafi bütünlüğün ve yeni mülteci akınlarının önlenmesi, özellikle Türkiye’nin kendi yakın çıkar alanı olarak gördüğü, yakın bağlarla ilişki içerisinde olduğu Halep’le ve Suriye halkıyla coğrafi bağlantısının korunması açısından bu hattın güvence altına alınması uzun zamandır konuşuluyordu.” dedi.

Bunun da DAEŞ’le mücadele koalisyonunun parçası olarak, koordineli bir şekilde yürütülmesinin düşünüldüğünü hatırlatan Orhan, bu konuda İncirlik Üssü’nün koalisyon uçuşlarına açılması sürecinde ABD ile bir mutabakata da varıldığını ancak Rusya’yla yaşanan krizin bunun ertelenmesine neden olduğunu söyledi. 

Rusya’yla yakınlaşma sonrasında operasyonun tekrar gündeme geldiğini belirten Orhan, şunları kaydetti: 

“Cerablus’tan ilk olarak operasyon başladı. Muhtemelen bunun birkaç gün önce yine muhalifler tarafından Türkiye’nin obüs desteği altında ele geçirilen Çobanbey ile birleşmesi söz konusu olabilir. Yani Cerablus’tan başlayarak sınır hattında kuzeyden batıya doğru Çobanbey’e kadar yaklaşık 90 kilometrelik bir hat. Bunun da yaklaşık 20-30 kilometrelik bir derinliğe sahip olması muhtemelen düşünülüyor. Böylece Türkiye uzun zamandır oluşturmak istediği fiili güvenli bölgeyi oluşturacak ve buraya kendisinin desteklediği, daha yakın gördüğü, tehdit olarak görmediği Suriyeli muhalif unsurların yerleşmesini sağlayacak.”

- "Başarısız olacaklarını sanmıyorum"

TOBB Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Nihat Ali Özcan, TSK’nın bu harekatı koalisyonla yürüttüğünü anımsatarak müttefikler arasındaki uzlaşının altını çizdi.

Türk tarafının topçu ve tank atışlarıyla ateş desteği vererek hava unsurlarının da hedefleri vurduğunu kaydeden Özcan, “Türkiye bu harekatın ana taşıyıcısı değil. Harekatın karadaki esas unsuru Özgür Suriye Ordusu’dur (ÖSO).” dedi.

Muhalifler kente yaklaştıkça, bir şehir savaşına tanıklık edilebileceğini dile getiren Özcan, “Bir tıkanıklık veya ihtiyaç hasıl olduğunda, farklı biçimlerde TSK unsurlarıyla bazı topçu birimlerinin de Cerablus’a girebileceğini düşünüyorum ama bunun açıkça deklare edileceğini sanmıyorum. Bazı tank birimleri şehir savaşını desteklemek için şehre girebilir.” ifadelerini kullandı.

Sayılar, jeopolitik konum ve havadan kontrol gibi unsurlar göz önünde bulundurulduğunda DAEŞ’in Cerablus’u uzun süreli savunamayacağı öngörüsünde bulunan Özcan, “Şehrin alınması zaman alabilir ve biraz maliyetli olabilir ama bir başarısızlık olacağını sanmıyorum.” değerlendirmesinde bulundu. 

DAEŞ’in bu operasyon sürecinde Türkiye’deki hücrelerini harekete geçirmesinin mümkün olabileceğini söyleyen Özcan şu uyarılarda bulundu: 

“DAEŞ, üzerindeki baskıyı hafifletmek, taraftarlarına moral vermek aynı zamanda dikkati dağıtmak için böyle bir arayışa girecektir. İçeride birtakım saldırılar gerçekleştirebilir. Saldırılar daha çok güvenlik birimlerini ve hükumeti sembolize eden hedeflere yönelebilir.”

- "Kimse Türkiye'yi suçlayamaz"

Özyeğin Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mesut Hakkı Caşın, Türkiye’nin Cerablus bölgesine yaptığı askeri harekatın kesinlikle bir işgal girişimi olmadığını, Türkiye’nin uluslararası hukuktan gelen haklarını kullandığını ifade etti. 

Caşın, "Bu harekat son derece planlı bir operasyondur. Sınır güvenliğini sağlamak, DAEŞ-PKK-PYD gibi terör örgütlerinin sınırdan sızması ve şiddeti Türkiye’ye taşımasının önlenmesi amaçlanmaktadır.” dedi. 

Türkiye’nin daha önce ABD ve koalisyon ülkelerine DAEŞ’e karşı operasyon teklifinde bulunduğunu ama bu çağrının karşılık bulmadığını dile getiren Caşın, Türkiye’nin pozisyon değiştirerek inisiyatif aldığını dile getirdi. 

Yenikapı’da yapılan mitinge muhalefet liderlerinin katılmasının ve burada teröre karşı verilen birlik mesajlarının Türkiye’nin elini güçlendirdiğinin altını çizen Caşın “7 Ağustos Yenikapı mitingiyle sağladığımız iç mutabakat ve muhalefet liderleriyle verilen birlik görüntüsü, Türkiye’nin teröre karşı tek bir vücut olduğunu dosta düşmana göstermiştir. Muhalefetin de tam desteğinin olması çok önemliydi” diye konuştu.

Türkiye’nin buraya müdahale etmemesi durumunda "DAEŞ-PKK terörünün tamamen ülkeye yerleşmesi, Türkiye’nin Arap dünyasıyla irtibatının kesilmesi ve sınırda de facto bir terör devletiyle karşı karşıya kalınması" gibi tehditlerle karşı karşıya kalabileceğini dile getiren Caşın, "Hiç kimse bu tehditler altında Türkiye’nin yaşanan gelişmelere sessiz kalmasını beklemesin.” dedi.

Kaynak:

Google News Takip Et
Gelişmelerden zamanında haberdar olmak istiyor musunuz? ’te KONHABER'e abone olun.
Google News Takip Et
Son dakika gelişmelerden anında haberdar olmak için WhatsApp haber kanalımıza katılın.

Yasal Uyarı:

Yayınlanan haberler, köşe yazıları, fotoğraflar, yazı dizileri ve her türlü eserin tüm hakları Mirajans Medya İletişim Reklam Haber ve Prodüksiyon A.Ş.’ye aittir. Kaynak gösterilerek bile olsa eserin bütünü veya bir kısmı özel izin alınmadan kullanılamaz.

Bu İçeriğe Emoji İle Tepki Ver!

  • 0
  • 0
  • 0
  • 0
  • 0
  • 0
  • 0
  • 0
  • Begendim
  • Kalp
  • Begenmedim
  • Gülen Surat
  • Kalpli Göz
  • Kızgın
  • Şokta
  • Üzgün

Yorumlar (1)

Önemli Not: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir. Yazılan yorumlardan konhaber.com hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
  • AS
    ahmet su
    8 yıl önce

    Gerçekten sizlerden birini babam gibi taniyor ve olumune inanıyorum RABBIM Milletimizin ve Komutan lik vasfini tasiyabilenleri mağlubiyet yasatmasinn saygilar ii


    • Cevapla
    • Begen (0)
    • Begenme (0)
X
Yorum Yazma Sözleşmesi
“Sayfamızın takipçileri suç teşkil edecek, yasal olarak takip gerektirecek,hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, ahlaka aykırı, müstehcen, toplumca genel olarak kabul görmüş kurallara aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde hiçbir yorumu bu web sitesinin hiçbir sayfasında paylaşamazlar. Bu tür içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk yorumu gönderen takipçiye aittir. KONHABER yapılan yorumlar arasından uygun görmediklerini herhangi bir gerekçe belirtmeksizin yayınlamama veya yayından kaldırma hakkına sahiptir. Konhaber başta yukarıda sayılan hususlar olmaz üzere kanun hükümlerine aykırılık gerekçesi ile her türlü adli makam tarafından başlatılan soruşturma kapsamında kendisinden Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 332.maddesi doğrultusunda istenilen yorum yapan takipçilerine ait ip bilgilerini ve yapmış olduğu yorumları paylaşabileceğini beyan eder ”
Türkçe العربية English