İSTANBUL (AA) - Tarihçi Prof. Dr. Cemil Hesenli, 1. Dünya Savaşı'nın sonlarında petrole olan ihtiyacın artması sonucunda hem itilaf hem de ittifak devletlerinin Bakü'yü ele geçirmek için mücadeleye başladığını ifade ederek, ''Almanya İmparatorluğu, Birinci Dünya Savaşı sırasında Kafkasya'yı petrol dışında, Orta Asya ve Afganistan'a doğru uzanan stratejik bir bölge olarak görüyordu.'' dedi.
Hesenli, Türk Tarih Kurumu (TTK) tarafından İstanbul Üniversitesi'nin ev sahipliğinde düzenlenen ''1. Dünya Savaşı'nın Hukuki ve Tarihi Yönleri (Alman-Fransız Penceresi)'' konulu sempozyumda yaptığı "1. Dünya Savaşı'nın Sonunda Kafkas Cephesinde Alman-Türk Rekabeti'' başlıklı sunumunda, 1. Dünya Savaşı sonlarında savaşan devletlerin Kafkasya'ya olan ilgisinin daha da arttığını vurguladı.
Bakü petrolünün, karşı karşıya duran askeri blokların odak noktası haline geldiğini dile getiren Hesenli, ''1. Dünya Savaşı'nın sonlarında petrole olan ihtiyacın artması sonucunda hem itilaf hem de ittifak devletleri Bakü'yü ele geçirmek için mücadeleye başlamıştı. Almanya İmparatorluğu, Birinci Dünya Savaşı sırasında Kafkasya'yı petrol dışında, Orta Asya ve Afganistan'a doğru uzanan stratejik bir bölge olarak görüyordu." diye konuştu.
Almanya'nın Kafkasya'da aktif askeri diplomatik siyasete 1918 baharında başladığını aktaran Hesenli, Almanya'nın Gürcistan'ın bağımsızlığını onayladığı anlaşmayı Bakü'ye doğru hareket etmek için bir araç olarak gördüğünü söyledi.
Osmanlı İmparatorluğu'nun bağımsızlığını ilan eden Güney Kafkasya Cumhuriyetleri ile anlaşma imzalamasının Türkiye'nin Kafkasya'ya doğru hareketine ivme kazandırdığını ve Almanların planlarının bozulduğunu anlatan Hesenli, ''Savaş boyunca müttefik olan Almanya ve Türkiye, Kafkasya ve Bakü konusunda farklı siyaset yürüterek karşı karşıya durmuşlardır.'' dedi.
Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Selami Kılıç, ''1. Dünya Savaşı'nda Kafkas Halklarını Rusya'ya Karşı Ayaklandırma Girişimleri'' başlıklı konuşmasında, Kafkasya'nın zengin demir, kömür, bakır ve manganez yatakları ve Bakü'deki petrolün Almanya'nın savaş ekonomisi için çok önemli olduğunu belirtti.
Almanya'nın zengin yer altı kaynaklarına sahip bölgenin kendilerinin hakimiyetinde olması gerektiğini savunduğunu söyleyen Kılıç, ''Almanya bu hedefini gerçekleştirmek için Kafkas halklarını Rusya'ya karşı ayaklandırma planları yapıyor ve bu çılgın projelerini gerçekleştirmek için de büyük bir mücadele veriyordu.'' şeklinde konuştu.
Afyon Kocatepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sadık Sarısaman ise ''1. Dünya Savaşı'nda İran'da Türk Alman Rekabeti'' başlıklı konuşmasında, dıştan bakıldığında birlikte hareket ettikleri görülen Türkiye ve Almanya arasında ciddi bir rekabet yaşandığını belirtti.
Bu rekabetin savaşın başında Afganistan'a gitmek üzere oluşturulan Rauf Bey Heyeti Seferiyesi'nde ortaya çıktığını aktaran Sarısaman, şunları kaydetti:
"Heyeti Seferiye daha İran sınırına gelmeden Almanlarla Türkler arasında gerginlik yaşandı. Bu gerginlik Halep'ten itibaren daha da artmıştır. Bunun üzerine Almanlar kendi başlarına Afganistan'a gitmeye çalıştılar fakat Türklerin engellemeleriyle karşılaştılar. Almanlar da Türklerin başarısız olması için ellerinden gelen çabayı göstermişler, bazı İran aşiretlerini bu Heyeti Seferiye'ye karşı kışkırtmışlardır. Bütün bunlardan dolayı İran'da geri çekilmek zorunda kalmışlardır. Türkler ve Almanlar arasındaki rekabet ve çekişmelere son vererek, İran'a yönelik faaliyetlerini tek bir elden idare etme zorunluluğu ortaya çıktı.''
Kaynak:
Gelişmelerden zamanında haberdar olmak istiyor musunuz? Google News’te KONHABER'e abone olun.