Son Dakika Haberler

7 - Selman-ı Farisi ve Hazreti Rabiatül Adeviyye

Eklenme Tarihi: 02.05.2012 - 20:25

Zeytin Dağındaki ikinci durağımız Hazreti Selman-ı Farisi’nin kabri oldu.

7 - Selman-ı Farisi ve Hazreti Rabiatül Adeviyye

Selman-ı Farisi’nin kabri konusunda farklı rivayetler var. Bazıları Irak’ta olduğunu, bazıları Kudüs’te olduğunu bazıları ise Medine’nin 450 kilometre güneyinde bulunan Median’da (en güçlü rivayet budur)  olduğunu iddia etmektedir. Selman-ı Farisi’ye ait olduğu rivayet edilen kabrin üzerine küçük bir cami yapılmış. Burası, Kudüs’e gelen Müslümanların uğrak yerlerinden biri durumunda.  Bir çok kimse, Kudüs’te  bulunan yerin muhtemelen makam olduğuna inanmaktadırlar. Selman-ı Farisi, İsfahan’da çok zengin Mecusi  bir tüccarın oğluyken, hakkı arama uğruna giriştiği mücadele sonrasında, başında geçen bir talihsizlik sonucu, köle olarak Medine’ye gelir. Peygamber efendimizin Medine’ye gelmesi üzerine iman eden Selman; bizatihi Hazreti Muhammet tarafından satın alınarak özgürlüğüne kavuşturulur. Hendek savaşında, Medine’nin dışına hendek kazılması fikri Selman-ı Farisi’ye aittir. Peygamber efendimiz onu kendi ailesinden biri olarak görmüştür. Selman-ı Farisi’nin Hazreti Ali’nin hilafeti döneminde vefat ettiği bilinmektedir.



 Zeytin dağında aynı zamanda Hazreti Rabiatül Adeviyye’nin da kabri bulunmaktadır. Filmlere konu olmuş Hazreti Rabia’nın hayatı ibretlerle doludur. Çok yoksul bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldiğinde onu saracak bir parça bez bile bulunmaz. Gece çerağ yakacak yağları bile olmadığından anası kimseden bir şey istememeye ahdetmiş olan derviş babasına komşudan yağ istemesi için yalvarır.
Dışarı çıkıp hiçbir yere uğramadan geri dönen derviş baba kapının açılmadığını söyler. O gece ağlayarak uyuyan ana, rüyasında Peygamber Efendimizi görerek ondan kızının ümmetten yetmiş bin kişiye şefaat edecek bir kimse olduğunu öğrenir. Ayrıca Peygamber Efendimiz kendisine, bir tek gece salâvat getirmeyi unutan Basra beyine giderek bu ihmalin bedeli olarak Rabia´ya dört yüz dinar vermesi gerektiğini de söylemesini ister. Bunu duyunca ağlayan Basra beyinin o günden sonra ailenin tüm ihtiyaçlarını karşıladığı söylenir.
Rabia büyüdükten sonra ana ve babası ölür. Basra şehrinde kıtlık olur. Zalim bir kimse Rabia´yı esir alarak satar. Efendisi onun sürekli oruç tutup sabahlara kadar namaz kılmasına şaşırır. Bir gün Rabbine yalvarışını duyup başının üstünde duran kör kandilin odasını nasıl aydınlattığını görünce onu azat eder.
Azat olan Rabia, vaktinin tamamını büyük bir şevkle ibadete ayırır.

İHANETİ BAŞIYA ÖDEYEN FİLİSTİNLİ

Müslümanların Selahattin Caddesinin batısında yer alan mahallelerinde İsraillilere mülk satmak yasak. Filistinliler arasında yazılı olmayan böyle bir akit var.  Fakat bir Filistinli bu akide uymayarak evini fanatik bir Yahudi’ye iyi bir parayla satmış. Halkına ihanet eden Filistinli bunun bedelini başıyla ödemiş. Olaydan birkaç gün sonra  cesedine rastlanan Filistinli, ülkesinde lanetle anılıyor. Evi alan fanatik Yahudi’nin ise ilk yaptığı iş 3 katlı evin damına büyük bir bayrak direği yaptırmak. Yılın 365 günü, günün 24 saati, gece ışıklandırılması da yapılarak İsrail bayrağı dalgalandırılan direk, Müslümanların kalbine saplanmış bir hançer gibi duruyor.Zeytin Dağındaki bu ev aynı zamanda Hazreti Rabiatül Adeviye’nin kabrine yakın bir yerde bulunuyor.

MESCİD-İ AKSA’DA HİLAFET EYLEMİ

Ve Cuma namazı için Mescid-i Aksa’dayız. Namaza 20 dakika kala içeriye giriyoruz. İçeride yer buluyoruz ama bahçe de tıklım tıklım dolu. İmam uzun cuma hutbesinde Filistin’den bahsediyor. Her ne kadar lisanını anlamasak da nelerden bahsettiğini dilimize geçmiş Arapça kelimelerden tahmin edebiliyoruz.

Filistinli gençler Kubbetüssahra ile Mescid-i Aksa arasında bulunan revaklara büyük bir pankart asıyor. Cumadan sonra bir eylemin olma sinyalleri anlamına gelen bu hareketliliği dikkatle takip ediyoruz. İsrail askerleri bütün girişlerde önlem almış durumda. Yatsı namazında tek kişinin nöbet tutuğu girişlerde onlarca İsrail askeri var. Bazı yerlerde çift barikat kurmuşlar ve geçen herkesi kontrolden geçiriyorlar. Harem bölümüne kesinlikle Müslümanların dışında kimse alınmıyor. Bizi kimliklerimize de bakarak içeri alıyorlar. TC kimlik kartının geçerli olduğu ülke sınırları dışındaki tek yer Kudüs. “Eee ne de olsa burayı bizden aldılar. Bu kadar da ayrıcalığımız olsun” diyoruz.

Namazdan sonra beklenen oluyor ve gençler bir noktada toplanarak sloganlar atıyorlar. Eylem 20 dakika sürüyor. İsrail askerleri duruma müdahale etmiyorlar. Sonradan eylemin nedenini öğrendiğimizde bir kez daha sarsılıyoruz. Eylem halifelik eylemi olarak yapılmış.

Filistinliler  halifelik müessesesinin yeniden oluşturulmasını istiyorlar. Müslümanların bir asra yakındır başsız olduğunu haykırıyorlar. Halifenin olması halinde Filistinlilerin kendi topraklarında devletsiz kalmayacağını ifade ediyorlar. Bu hafta halifelik konusu Filistin’de işlenecekmiş. Hafta sonu yapılacak olan bir bilimsel panelde de konu enine boyuna masaya yatırılacakmış.  5 günlük Kudüs seyahatimizde tarihimizle yüzleşiyoruz. Bize unutturulmaya çalışılan bütün değerlerimiz, güzelliklerimiz, farklılıklarımız kendiliğinden karşımıza çıkıyor.
 

Yazan: Nurettin Bay                                                    Editör: Ahmet Özer

 

Türkçe العربية English